- 892 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
DEHLİZ
DEHLÌZ
( TASLAK )
Bir çocuk bekliyor karanlık dehlizin kapısında. Dehlizin nereye açıldığı ( kapandığı mı demeliyim ) şimdilik muamma. Yeni taşındım bu mahalleye. Yabancıları pek sevmiyorlar. Pantolonları yamalı çocukların bakışlarından okunuyor bu sevgisizlik. Bir gecekondu mahallesi... Söyle bir baksanız evlere ’ köpek bağlasan durmaz.’ ama kalabalık aileler pekala yasayabiliyor tek gözlü sigara kokan odalarda. Zaten oldum olası sevmemişimdir su deyimi...
Söylemiştim, yeni taşındım bu mahalleye. Ancak burayı bulabildim başımı sokmak için. Daha eşyaları taşırken hissetmiştim bu dışlanmışlığı.
Çocuklar oyun oynamıyor, dibinde ecelli bir köpeğin kıvrıldığı yıkık bir duvarın tepesinde oturmuş, bir kaç parça eşyayı taşımamı seyrediyordu...
" çocuklar bir el verin hele. Size dondurma ısmarlarım sonra." eşyaları taşımam çok uzun sürmemişti...
Bir gece iki adam görmüştüm mahallede. Cebimdeki son yüzlükle patlayana kadar içmiştim. Yalpalaya yalpalaya evime geliyordum ki yıkık duvarın dibinde oturduklarını görmüştüm. Karanlıktan seçemiyordum onları ama dizlerinin üzerlerine çökmüş beni süzdüklerini fark edebilmiştim. ’Selam vermeden geçmek olmaz’ diye düşünmüş olmalıydım ki yanlarına gitmiştim:
"selamün aleyküm."
"..."
"aleykümselâm." selamımı alan adam parmaklarının arasında sigara tutuyordu. Tütün bitmişti ama izmariti içmeye devam ediyordu. Cebimden sigaramı çıkarmış ikisine de ikram etmiştim. İkisi de ısrar etmeme bırakmadan almıştılar sigarayı. Tam dönüp gidecektim ki biraz ileride; duvarın önümde, bir kaç gün önceki ecelli köpeği görmüştüm.
" bu it ölmüş mü yav!" selamımı almayan adam önce bana sonra köpeğe bakmıştı. Eğilip yerden irice bir tas almış, köpeğin karnına nişanlamıştı. Köpek hiç tepki vermemişti. Adam bana dönüp basını sallamıştı:
"ölmüş..."
Dehlizi anlatacaktık değil mi? Demin söylediğim gibi çok garip bir mahalleydi. Boğucu bir havası vardı. Sanki hiç sabah olmuyor, hiç güneş doğmuyordu bu semte. Çocuklar mahallenin çeşitli yerlerinde öbek öbek toplanıyor, aralarında konuşup diğer gruplara diş biliyordu. Hep bir gerilim bir huzursuzluk vardı. Sanki benden, varlığımdan rahatsızdı bu mahalle...
Dehlizi anlatacaktık! Mahalleyi büyük bir uçurumun yamacına kurmuştular. Uçurumun üstünden yol geçiyordu. Yolun diğer tarafı da bilinen şehir İstanbulcu... İste deminden beri bahsedemediğim bu dehliz de bu uçurumun içine acılıyordu. Kapı gibiydi, içinde sonsuz bir karanlığı saklayan bir kapı...
Bir de çocuk bekliyordu kapıyı. On yaslarında kara kuru, çirkin bir çocuk... Çocuğun dişleri o kadar büyüktü ki ağzı kapalıyken bile dudaklarının arasında parlayan sarı şeyleri görebilirdiniz. Favorileri kalındı ve saçları gözlerini gizliyordu. Her sabah dehlizin ağzında oturuyor, elindeki sopayla toprağa anlamsız şekiller çiziyordu…
Bir sabah uçurumu tırmanırken merakım bastırmış, dehlize doğru yürümüştüm. Çocuk beni görür görmez yerinden fırlamış dehlizin ağzını kapamıştı.
" çekil ulan."
"girmek yasak."
" kim demiş?"
"ben diyorum. Yasak, hadi git."
" ne var lan orada? Doğru söyle lan ne saklıyorsun içerde?"
" duayı saklıyorum ağabey. En güzel dileği... Sen bilmezsin, ölümü esir tutuyorum burada."
"hali lan oradan... Ööf, ne halin varsa gör lan! Deli midir nedir?" merak etmiyor değildim ama Allah var korkmuştum çocuğun bakışlarından. Gözlerinin önüne düsen saclarının arasından Dim dik bakmıştı bana. Sanki yüz yıllık bir göze bakmıştım...
Sabaha karşı uçurumu zorla inmiş eve yetişmeye çalışıyordum. O an yine fark etmiştim dehlizi. Çocuk yoktu kapıda. Fırsat bu fırsat deyip dalmıştım dehlize. Karanlık kör etmişti beni. Nefesimdeki rakının kokusunu alabiliyordum. Kibriti çaktım, bir odanın içindeydim. Sonsuza kadar sürdüğünü sandığım, rüyalarıma giren dehliz küçük bir odaydı demek. İçinde hiç bir şey yoktu. Yerlere atılmış çöpler, duvar diplerinde kurumuş insan dışkıları, isten kapkara olmuş duvarlar. Ama duvarların birinde kocaman harflerle bir yazı yazılıydı. Kibrit çöpü elimi yakmıştı. Yeni bir kibrit yakmış ve duvardaki yazıyı görmüştüm:
" öyle bir ölsem,
Öyle bir ölsem ki çocuklar
Size hiç ölüm kalmasa..."
SON
Yunus ÖKLAV
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.