- 2985 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
Benim Kardeşim
Duyarsamalı insan, bazen kapatıp kulaklarını, gözleriyle konuşmayı ve kapatıp gözlerini, yürek açmalı gökyüzündeki ak güvercinlere. Ya da bakınca insan insanın yüzüne; anlamalı kalbinin nasılda çarptığını ve kanatlanıp ruhun nasılda melekleştiğini ve masumane bir çocuğa dönüştüğünü.
Diye düşünürken, göremeyenleri de görebilmeli ve hiçbir zaman göremeyecekleri de düşünmeli. Fakat, bilmeli. Doğunca annesini emeceğini, yumurtadan çıkınca annesinin peşinden gideceğini ve vakti geldiğinde, birisi “hadi!” dediğinde kanatlarını açıp, kendi başına gökyüzünde süzülebileceğini.
Hadi! Hadi! Hadi!, diyor kardeşim. Al eline kalemi ve doğarken bildiklerini anlat bana. Kimsenin öğretisine ihtiyaç olmadan bildiğin, dünyaya seninle birlikte gelen gerçeği ve her şeyi. Derken geçiyor aklın önünden, gözün arkasından ve kalbin tamda içinden.
Hatırlayamadığım bir yerdi, çünkü daha sonra öyle bir yer hiç görmemişdim ki sen, biz mola verirken o dev gibi mis kokan ağacın yemyeşil gölgesinde, kaybolmuştun bir an. Hiç kimse aramamıştı benden başka seni. Herkesin dilinde bir “vakti geldi”. Günlerce miydi, yoksa yıllarca mıydı, yoksa sadece bir an mıydı bilemediğim zaman. Belki de zaman bile değildi, sadece bir an. Ötesi olmayan ve berisinde sadece dağ-taş, bağ-bahçe olan kocaman bir kuyuydu düştüğünü sandığım yer, ve o yerde dolaşıp durmuştum, bulacağımı bilerek.
Ve bir gün;
Derin bir uykunun ardından, uyanamadım her gün uyandığım, her gün gördüğüm suretlerin yanında ve gölgesinde. Gözlerim yoktu sanki, hiçbir şey göremiyor ve garip seslerden başka hiçbir şey duyamıyordum. Ama huzur veriyordu bir şey ve güven. Korkma diyordu sanki duyduğum şarkının melodisi ve korkacak bir şey yoktu da sanki.
Ve bir gün o huzur birden yok oldu, gözlerimi hissediyor ama gözlerimi açılmamaktaydı ve ne ellerimi, ne de ayaklarımı kullanamazken birileri, birilerine bir şeyler diyor ve ben cevap veremiyordum. Korkmuştum, çok korkmuştum ve çok ağladım, çok da yalnızdım ve çok da açtım. Üşüyor ve titriyordum ama hiç bu kadar hislerimi gerçek hissetmemiştim. Ya da her şey gerçek olmuş, hislerim bir hayal.
Dünler geçtikçe günler geldi ve ben her yeni günde tokluğun formülünün ağlamaktan geçtiğini öğrendim. Zati gözlerimi ilk açtığımda da herkesin yabancı olduğu dünya denen sonradan öğrendiğim bir yerdeydim.
Ve sen kardeşim, açıp bakabilsen ruhuna, ya da gösterse bir ayna, ya da çekebilse bir fotoğraf makinesi, işte o ağacın altında kaybettiğimin sen olduğunu anlardın. Nasıl unutulur ki bu tebessüm.
YORUMLAR
Biroll...Sustum. Ne yazsam az şimdi. Son nefesime kadar dersin ya sen . Son nefese son lokmaya kadar diye. böyle bir kardeşe sahip olduğum için ne kadar mutluyum. İyi ki var ve iyi ki bana kardeşsin. Çok şey var söylenecek . çok şey hem de... şimdi sustum...Sevgiler can kardeşime...