- 621 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Yazıcı
YAZICI
Ahraz emmimizdi o bizim. Sağır ve dilsizdi anadan. Adı Mustafa’ydı. Mustafa Canyakar. Soyadının Canyakar olduğuna bakmayın siz. Karıncayı incitmezdi. Ağlayanla ağlar,gülenle güler. Herkesin işinin bir ucundan tutar. Böylesine bir güzel adamdı Ahraz emmi.
Asıl adını çokları bilmezdi. O yüzden hece taşına adı yazılırken kızı Nezaket yenge “Ahraz” sözcüğünün de hece taşında yer almasını istedi. Şimdi Oğulcuk’taki mezarının hece taşında “Ahraz Mustafa Canyakar” ibaresi yazılı. Mekanı cennet olsun.
Ahraz emmi Ganime bacıyla evliydi. Ganime bacı Horanlı. Horan’a dünür gidildiğinde Gıroğlan (Mevlüt Ünal)’ı götürüp damat diye taktim etmişler. Ganime bacı da “Peki” demiş. Oğulcuk’a gelin gelmiş. Damat bir başkası çıkmış. Ganime bacı da yarı gönüllü yarı gönülsüz razı olmuş. Sesini çıkarmamış.
İki çocukları oldu Mustafa-Ganime çiftinin. Bir kız, bir oğlan. Nezaket’le Hilmi. Nezaket küçük yaşta nişanlandı İsmet (Şahin) abiyle. İsmet abi Adana’da mensucat fabrikasında çalıştı uzun süre. Giyimi kuşamı tiril tiril. Konuşması şeherli gibi. Konuşurken dil gırıyor. Ahraz emmiyle Ganime bacı damatlarını çok seviyorlar. Ahraz emmi bir eliyle kalem tutup öteki elinin ayasına bir şeyler yazıyor damadını anlatırken. “Yazıcı” diyor hal diliyle. Ganime bacı da “Doktor” diye çağırıyor damadını.
İsmet’le Nezaket kısa bir nişanlılık sonrasında kaçtılar. Düğünü beklemediler. İsmet abi Almanya’ya gitti. Nezaket kaldı Oğulcuk’ta kayınbabasının evinde. Peruz (Fatma)’ya bacı oldu. Geçti bir zaman. Gün geldi. İsmet abi Nezaketi de götürdü Almanya’ya. Birlikte çalışıp çabaladılar. İzmir’den ev aldılar. Emekli olunca İzmir’e yerleştiler.
Nezaket ilkokula bile gidemedi. Ama Almanca’yı kısa sürede konuşur oldu. Almanya’daki ev sahipleri bir bayanla geldiler köye. Nezaket tercümanlık yaptı. Görenler:
“Ahraz’ın gızı bi Alamanca gonuşuyo İsmet’in gavırıyla. Vallaha diline gıl dolaşmıyo...” dediler.
Nezaket, Alamancı olduktan sonra Ahraz emmiyle Ganime bacı Boğazlıyan’a göçtü. Boğazlıyanlı oldular.Nezaket bir ev kiraladı. Her ihtiyaçlarını karşıladı. Ahraz emmi Hakk’ın rahmetine kavuştuktan sonra Ganime bacı yalnız kaldı. Nezaket yenge aldı götürdü anasını İzmir’e. Son nefesine kadar baktı. Eledi beledi Ganime bacıyı.
Nezaket yenge, hayatının son dört yılını hasta geçiren İsmet abiye de aynı ihtimamla baktı. Hastanelerde refakatçi olarak. Evde bir hasta bakıcı hassasiyetiyle. İlacını veriyor. Doktor- hastane götürüp getiriyor. “Öf!” demeden. Mükemmel bir hayat arkadaşlığı.
İsmet abi hasta yatağında diyor ki:
“Nezaket! Sağ ol. Benim her sıkıntıma katlandın. Allah senden razı olsun.”
Taktiri ilahi. İsmet abi göçtü öbür dünyaya. Nezaket yenge şimdi yalnız kaldı. Eşini kaybetmiş bir kuş gibi. Tek tesellisi hayat arkadaşına karşı tüm görevlerini yapmış olması. Onun rızasını almanın verdiği iç huzuru.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.