- 687 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
KÂRDA MIYIZ?
İşten geldim attım çantayı paltoyu. Evin çalışan, para getiren fertlerinden olmanın ayrıcalığıdır bu. Gelince eşyalarını sağa sola atma özgürlüğün olur. "Öf, çok yorulmuş"sundur. Para kazanmak kolay mı! Sobada demlik kaynıyor,odayı tatlı bir ıhlamur kokusu sarmış, anneannem pencere önündeki sedirde bağdaş kurmuş her zamanki gibi tespih çekiyor. Annem yemek hazırlığında belli, mutfaktan soğan kokuları geliyor. Kravatı gevşetip çöktüm sedire ben de. Tontonum nasıl da sevindi beni görünce. Telaşla elini cebine attı " gel gel bakayım " diyerek kuşağının içine sokuşturduğu bir mendili açtı. Onlarca küçük kağıt rulosu fırladı içinden. Aman, gene biriktirdiği fişleri saydıracak. Yığdı hepsini önüme tek tek soruyor,” Bu ne kadar, bu kaç liralık.”
O yıllarda devlet, esnaftan aldığı vergiyi denetlemek için tuhaf bir yola başvurmuştu. Vatandaşa diyordu ki " sen her alışverişini bana ispatla, belgeni al, ben de paranın bir kısmını sana geri vereyim". Aman efendim çalışanlar, emekliler bir coştular iade lafını duyunca. Memlekette bir seferberlik başladı ki sormayın gitsin. Faturalar, fişler toplanıyor, tasnif ediliyor, özel zarflara tek tek yazılıyor, hesap, kitap...Dedeler, nineler maliyeci muhasebeci oldu, torunlar da katip. Yüzde oranları hesaplanıyor, muhtemel alacak kestirilmeye çalışılıyor. Yeni bir pazar bile oluştu. Fiş takası, zarf yazımı...
Annemin çabaları ile altmış beşinden sonra bir maaş sahibi olmanın şaşkınlığını ve sevincini hala üzerinden atamayan anneannem de, bu "havadan" gelecek ilave paranın takipçiliğini yapıyor, nerede bir fiş fatura görse koynuna saklayıp bana veriyordu.
-Tamam , dedim "sen bunları sakla , biraz daha bulur ekleriz zamanı gelince." Bu komedi ne zaman bitecek!
-Bir de şuna bakıver, dedi upuzun bir kağıt daha çıkardı yeleğinin cebinden. Onu ayrı bir yere koymuş, öyle uzun ki, büyükçe bir alışverişe ait olduğunu düşünmüş. Gözleri sevinçle parlıyor.
-Bu ne kadar, çok para değil mi?
Uzun ince ruloyu açarken bir yandan da merakla okuyorum minicik yazıları.
-Nereden buldun bunu sen?
-Şu çekmecedeydi. Eski mi? Geçmiş mi yoksa zamanı?
Önce tanımadım, sonradan çıkarttım el yazımı. Gözlüksüz okunacak gibi değildi. Kıkırdamaya başladım. Aşağılara indikçe verdiğim bu emeğe hayret ediyor, bir yandan toplam meblağı merakla bekleyen yaşlı kadını hayal kırıklığına uğratacağım için üzülüyordum.
- Ne gülüyorsun hayırsız, söylesene kaç paraymış?
Bir kahkaha attım;
- Hiç para anneanne! Lisede, bir türlü sevemediğim Hidrolik-Pnömatik dersinin sınavına hazırladığım kopya bu! Benim çok işime yaramıştı ama, üzgünüm sana yaramaz.
Ben güldükçe sinirlendi kadıncağız. "Ver şunu!"dedi, geri aldı kopyamı. Bir de ablama gösterecekmiş.
Şule TEK
YORUMLAR
çok erken anladım kopya olduğunu. Dolayısı ile yazı tüm espirisini yitirdi bende. Fakat maziyi belgelemek adına Büyük aile dediğimiz hoş bir konunun samimi bir dille anlatılmış olması ;Ve "Vergi iadesi"saçmalığının vurgulanması açısından güzeldi. Elinize sağlık.
suleteker
yeğinadnan
-Bir de şuna bakıver, dedi upuzun bir kağıt daha çıkardı yeleğinin cebinden. Onu ayrı bir yere koymuş, öyle uzun ki, büyükçe bir alışverişe ait olduğunu düşünmüş. Gözleri sevinçle parlıyor. """
Bu ifade bunu anlamaya yetmiyorsa bende şaşırırdım inanın.:)
Ve bu ifade finalde olsaydı belki etki daha büyük olurdu
Ben sadece samimiyim hepsi bu.
O günlerin çıkışıyla başlayan fiş muhabbetleri devlet hazinesini doldurdukça insanlar daha çok mutlu oldular, öyle ki ülkede hiç yoksul kalmadı, babaanneler torunlarına araba ev bırakırken, babalar evlatlarına ta Avrupa ülkelerinden arsalar alır olmuştu, ha unuttum bebeleri, onlarda şimdi kıtalararası yolculukları beşikle değil de yatlarla yapıyorlar:) Gülünç bir yazı yazamadığım için gülücük ekledim:)