- 1084 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
PROZAC TOPLUMU
Bütün hayatımız bir anlama ya da anlama çabası içinde geçer. Ve insanlar birbirleriyle didişir durur. Gelin kaynanadan tutunda her kesimde sürer bu didişme. Bugün milyonlarca insan PROZAC denen bir antideprasan ilacı kullanıyor. O kadar yaygın ki, ‘PROZAC TOPLUMU’ diye adına kitap yazılmış. Anlamamanın payı büyüktür bunda. Temelde de bakış açısı kısırlığından kaynaklanır bu didişmeler ve kavgalar sıkıntılar bunalımlar. El Kabz isminin devreye girmesi.. Bunun temelinde de sabit bir zeminimizin olmaması. İşte bu sabit zeminde bir ayetin büyük rolü olduğunu düşünüyorum.
Hep şikayet ederiz, “anlamıyor anlamıyor” diye. Acaba söyleyemediğim, ya da güzel anlatamadığım bir şey kaldı mı diyorum. Yine kendi sorumluluğum açısından diyorum bunu çünkü ben iyi anlatmış olsam da anlamayabilirler. Henüz çok gerilerdeler diyorum. Bunu onları küçümsemek için demiyorum. Çünkü anlamama ve bakış açısının kısırlığı bir hakediştir, bilinçli bir cezadır. Bak; “Allah’ı unutup da Allah’ın da kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın onlar, yoldan çıkan kimselerdir. Haşr. 19” Şimdi bu ayet çiziyor benim sınırlarımı. Demek ki anlamak için Allah’tan gafil olmamak gerekir. O halde müslümanın görevi de hayatıda şekillenmiş oluyor. Niye anlamıyorlar deyip hırçınlaşacağına niye Allah’tan gafiller deyip öyle yaklaşmalı.
Anlamak için bakış açılarından bahsetmiştik. İşte Allah (CC) kendisini unutana doğru bir bakış açısı vermiyor. Ve o da fotoğrafın görebildiği kadarıyla gerçek bu deyip debelenip duruyor. Kendini bilecek ki Rabbini bilsin ama kendini kendine unutturmuş Allah (CC). İnsanların kendileri olamamasını, kendilerini tanımamasını, kendilerini bulamamasına şaşıp kalıyoruz. Ve milyonlarca insan bu durumda. Zor iş diyoruz kendini bilmek. Elbette zor iş Allah murad etti mi kendini kendine bile unutturur insanı. Yoksa biraz konuşunca evet evet doğru söylüyorsun der insanlar kendileri olma konusunda. Ama bakarsın ki yine kendisi olamamış. Onun doğru kabul etmesi yeterli değil, aklını Allah’a ısmarlaması yeterli. Sen O’nu unutursan kendinde unutulursun değil.(bu da var da başka ayette) Çok ilginç; kendin kendini unutursun. Mükemmel bir rövanş. Yani Allah’ı (CC) unuttuğunda başlıyor kendinden uzaklaşman. Ne mükemmellik, ne bağlayıcılık. Ne ilişki ve anlayana ne lütuf. Yani onsuz bir hayat senin hayatın değil. Başkalarına öykünmen, başkaları için yaşaman hep bu yüzden. Allah sana dostluğunu da sunmuş oluyor işte ne güzel.
Yarabbi ne seni unuttur, nede bizi kendilerini unutturduklarından eyle.
Selahattin Cansız
YORUMLAR
antideprasan kullanımı ülkemizde gittikçe yaygınlaşmaktadır. Bazı hastaların kullanması da gerekiyor gerçekten. Yoksa o sıkıntılı süreci atlatması gerçekten zor ve sancılı olabilir. İntihar gibi bir tehlike var kullanmayanlar için. Geçen gün benim tanıdığım biri intihar etti. Bilmiyorum ilaç kullanıyor muydu? Ben de kullanıyorum.
Zararı mı fazla yoksa yararı mı bilmiyorum. Tek bildiğim ilaçlara başlamak da bırak da sancılı oluyor. Bırakırken hayatınızda daha önce yaşamadığınız sıkıntılılar, rahatsızlıklarla karşılaşabilirsiniz. Baş ağrısı, kulak çınlaması, mide ağrıları, yüksek tansiyon, bedende karıncalanma, uyuşukluk, içsel sıkıntı, kalbin daralması vb.
Bizim kullandığımız antideprasanlar: Mirtaron 30 mg, Redepra 30 mg, Xanax, Tolvon, Paxera vb. Prozac kullanan duymadım çevrede...
selahattincansız
sayfama konuk olduğunuz için teşekkür ederim.
selam ve dua ile kalınız.
İnsan ömrü ne hal ! Ezel ve ebedi zaman arasında kalmış bir varlık.Kimileri yaşayarak doldurdu bir toz tanesi bile olamadan,kimileri doğarken öldü bir göz yaşı olamadan.Sırası geldiği gün doğarken ağladık bile bile.Neden geldik bilmeden.Giderken de ağlıyoruz,nereye gittiğimizi bilmeden.
Tanrısız Ahlak
(( Yaşadığımız hayatın bir alternatifi olduğunu düşünürsek, yaşadığımız hayatı ne kadar sürdürebiliriz?Daim ve hain suçluları,suçlarından ötürü ne kadar cezalandırabiliriz ki?Elleri kana bulaşmış,yüzlerinde utanç izlerini taşıyabilen kaç kişiye selam verebiliriz ?
Her dünya için bir dünya feda edilirken,son dünyasını yaşayan,kendisinden başka neyi feda edebilir ki?Mecbur olduğumuz hayatı yaşarken,mahkum olduğumuz beden,ölümü her daim reddedecektir.İşte Tanrı, her bir düşüncemize şahitlik ederken,hiçbir eylemimize müdahale etmeyecektir.))
Bu düşündürücü güzel yazınız için teşekkürler Değerli Hocam.
Saygılar
selahattincansız
"Her dünya için bir dünya feda edilirken" bu müthiş bir tespit. bu tespit senin için ne ifadeediyor bilmiyorum ama benim ufkumu açtı.
İkinci olarak; " Yaşadığımız hayatın bir alternatifi olduğunu düşünürsek, yaşadığımız hayatı ne kadar sürdürebiliriz?" bu da çokgüzel bir tespit.yani heralde şunu demek istedin: inandığımız ve istediğimiz bir yaşam biçimi var ne ki istemediğimiz bi yaşam biçimine mahkumuz. bu da kelimenin tam anlamıyla gerçek bir mahkumiyet. çok güzel tespitler bunlar
Resimdeki sensen benden bir hayli küçüksün. ama kalemin çok büyük.
Ya işte böyledir bu işler, millete ders vermeye çalışırken dersini alıp oturursun. tebrikler.
Saygılar, sevgiler ve dualarla kal.