- 894 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
Yazmaktan Sıkıldım
YAZMAKTAN SIKILDIM
Yazmaktan sıkıldım sanırım. Kimse yazamaz. Kendinde o cesareti bulamaz. Ama ben kendimi bildim bileli hep yazarım. Temiz bir sayfa gördüm mü, üzerini çiziktirmeden rahat edemem. Hele ki bir defter olursa tadından yenmez. Biraz da kahve İşte kimse çiziktirmiyor. Kimse yazmıyor. Başından geçenleri, yaşadığı iç çatışmaları yazmıyor. İlk aşkını, ilk heyecanını, ilk gördüğü şeyleri yazmıyor Âdemoğlu. Yazmayı bırakın artık kimse doğru düzgün bir kitap açıp okuyamıyor bile. Romanlar, hikâyeler, masallar yığın oldu. Okunmayı, keşfedilmeyi bekliyor. Kimse cüret edip, üzerindeki tozları üfleyip okumuyor.
Neyse ne diyordum; yazmaktan sıkıldım ben. Okumayı seven, kitapların üzerine toz kondurmayan birisiyimdir. Dediğim gibi, gözlerimi açtığımda önümde bir defter ve bir kalem gördüm. Zamanla işlevlerini öğrenip çizmeye, yazmaya başladım. Herkesin okuması için değil ya da bu yazılarımla bir yerlere gelebilirim belki umuduyla da değil, sadece kendim için. Kendimi daha iyi hissedebilmek için. Kendimi daha iyi anlamak için.
Ben her şeyi yazarım. Dalındaki çiçeğin duruşunu sevdim mi yazarım. Yağmurun, toprakla buluşmasını ve yaydıkları o muhteşem kokuyu yazmaya çalışırım. Bembeyaz çarşafı andıran karın üstündeki, kirli ayak izlerini yazarım. Gerçeği yazarım. Öyle ballandıra ballandıra da anlatmam. Gördüğüm gibi; net ve açık. Kalem bu, güven olmaz. Kavramları alt üst etmişliği bile vardır.
Yazmaktan sıkılırım demiştim, sanırım konumuzdan biraz saptık ha, ne dersiniz? İnsanlar okumaktan sıkılıyor, ben ise yazmaktan. Durup durmadan yazarım. En çok geceleri yazmayı seviyorum. Herkes uyuyorken. Sessiz sedasız bir kenara çekilir, yazmaya başlarım. Dünyayı dolaşırım yazdıklarımla. Sevgilinin yanından ayrılır, tropik ormanlara sığınırım. Yağmurdan kaçar; karın, hafif taneleriyle saldırıya uğrarım yazdıklarımla. Eski yıllara inerim. Kuyudan su çeker ya da çektiririm. En çok eski yılları yazmayı severim. Yılların eskitemediği eserlere özenirim. Onlar gibi yazmaya çalışırım. O zamanlarda ki gibi. Gizli saklı. Mum ışığında. Elimde bir kalem ve sararmış bir defter. Yazdıkça yazarım. Her şeyin üstüne yazar, çizerim.
Sanırım konumuzdan bayağı koptuk gibi. Yazmaktan sıkılırım demiştim ya; yazarak tekrar yazmayı sevmeye başladım desem inanır mısınız? Belki de inanmazsınız. Türlü türlü kitap okuyanlar beni anlamazlar, yazanlar ancak benim ne demek istediğimi anlayabilirler.
Madem bu yazımın konusu yazmaktan sıkılmaktı, o zaman bende bu konu üzerinden yazımı bitireyim.
Ben yazmayı seven biri olduğumu yukarıda defalarca bahsettim sanırım. İnsan yazdıkça yazası gelir. Aklını en çok kurcalayan bir şeyi yazmak ister bazen. Neyse konuyu burada kapatsak daha iyi sanırım. Çünkü gerçekten de yazmak gibisi yoktur dünyada.
Eğer yazmaktan sıkıldığınızı düşündüğünüz-ki düşünmeyeceğinize adım gibi eminim- zaman bir kalem alıp, yazın. İşte o zaman benim ne demek istediğimi çok iyi bir şekilde anlayacaksınız.