- 428 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Kaçınca
Tren istasyonları gibi soğuk. Vapur düdüğü kadar keskin. Yol almak içinde bir yerlere. Eğilip sıralı ölümlerin altından geçmek.
Çikolata damlaları var dudaklarında. Pera’nın dar kaldırımlarında yürüyorsun. İzler bırakıyorsun sokak lâmbalarına.
Göl durgunluğunda kelimelerin. Ürkek, telaşlı. Hep sorgulayan. Şafak vakitlerinde kıyama başlıyor döngüler. Saklandığın perdeleri aralıyor, güne bakıyorsun.
Şarap salısı oturuyor karşında. Akılcı pazartesinin yanından geçiyorsun. Tembel pazar gülümserken ruhuna, sen canlı bir cumartesi oluveriyorsun.
Yatılı okuldan kalma ve terkedilmiş cumalar. Perşembelerin iç yarası bir de. Sabun köpüğü kirpiklerinden seğirtip gözlerine ilerliyor. Umursamıyorsun.
Masallar zil ve saç örgüsü. Hele tenceredeki son yaprak sarmasının görüntüsü. Evi hatırlatan her şeyden sakınıyorsun.
Uzamış boğumların boyları. Kaça alınıp satılırdın köle mezatlarına atılsan? Körpeydin dalların kırıldığında. Henüz susmayı beceremiyordun.
Kızdığın hayat mı? Yoksa kızamadığın? İnciniyor yokluğunda incelikler. Kırık aynalar kesiyor avuçlarını. Boşver. Ne geçiyorsa içinden, için ondan yapılmadır. Ürkme hırs ve heyecanlarından. Yarın ona inandığın kadardır. Yarın çarşamba. Odanın duvarlarına çizdiğin öyküden ödünç al hadi onu...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.