- 1811 Okunma
- 19 Yorum
- 2 Beğeni
Bakkal Hakan
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Hakan Anadolu’nun güzel bir köyünde yaşıyordu.
Hakan’ın köyü Sivas’ın güzel ilçesi Kangal’a bağlı bir Türkmen köyü idi. Köy iki yüz haneli, iki de mezrası varmış. Köy kırsal olmakla birlikte kayısı, kiraz, dut, elma ceviz gibi meyve bahçeleri olan sebzenin her türünün yetiştiği bir köydü.
Köy bağ, bahçelik olmanın yanında, tarım ve hayvancılık da başlıca geçim kaynağı idi.
Köy Sivas’a demir yolu ve kara yolu ile bağlantılıymış. Demir yolu Sivas –Ankara, Sivas, Malatya’dan, Tatvan’a bağlanan Güneydoğu demir yolu güzergâhı olduğundan işlek bir hattı.
Yedi sekiz köyün yol çatalının, birleştiği bir noktada olduğundan devlet demiryolu istasyonu varmış. Hakanların tarla ve arazileri de Akgedik Demir Yolu İstasyonu’na çok yakın olduğundan orada da bir evleri bulunuyordu.
Esas bahçeleri bağları köydeydi çok güzel kayısı, dut, ceviz, kiraz bahçeleri vardı. Her türlü sebze de ekiyorlardı: domates, biber, salâtlık, patlıcan, fasulye, pancar, soğan vs.
Hakan Akgedik İstasyonu’nda yolcu çok olduğundan kafasında bir dükkân açmayı düşünür,
Bunu ağabeyi Halit’le de paylaşamaya karar verir. Ağabeyi bir devlet kurumunda işçi olarak çalıştığından gelmesini bekler.
Akşam herkes eve geldiğinde yemekler yenir, içilir ve Hakan, herkese:’’ Biraz susun! Ben bir konu diyeceğim.’’ der ailesine ve şöyle devam der:’’ Halit abi ben istasyondaki eve dükkân açacağım.’’ der, yapacaklarını özetler:’’ Bir odasına üç- dört yatak sığar, çay satarım salonda da beklerler ve tren gelinceye kadar koyarım birkaç sandalye masa… Kışın çok soğukta yakarım sobayı ve bütün yolcular müşteri olur nasılsa senin iş yerine de yakın.’’ der.
Ağabeyi dinledikten sonra becerebilirsen güzel olur der. Hakan’’En azından istasyondaki tarlaya, çayıra yakın olursun.’’ der ve ağabeyinde desteği alır. Ağabeyi, Hakan’a:’’ Tamam. Maaşımı alalım ne gerekiyorsa Sivas’tan alırız. Sen git rafları ve ne tadilat gerekiyorsa yap.’’ Der.
Hakan evin bazı yerlerini söker, tamir eder ve hazırlar. Rafları, masayı, sobayı her şeyi hazırlar. Ağabeyi de maaş günü geldiği için Hakan’la gidip bütün eşyaları alırlar. Alışverişlerini toptancılardan yaparlar ve yeni insanlar da tanırlar sürekli alışveriş etmek için.Hakan sevinç -ten ne yapacağını bilemez.
Gün sonu gelirler, eşyaları indirler ve yorgunluk basar. Köye geldiklerinde herkeste bir heyecan… Çünkü köyde de bir dükkân var başka yok.
İkinci dükkân Hakan’ın dükkânı, o da en işlek yerde, sabah erkenden kalkarlar ağabeyi işe gider Hakan’da başlar eşyaları dizmeye ve güzel bir dükkân olmuştur. Gördüğü eksikleri not alır. Hakan- yeni bir hayat- on altı yaşında kendine dükkân gibi kazançlı bir iş kurmanın sevincini yaşar. Zaman geçtikçe dükkân güzel para kazanır. Bir yıl geçer Hakan’ı da herkes çok sever. Hep yakın köyün tanıdık insanlar artık dedikoduya başlar, şöyle para kazanıyor böyle para kazanıyor diye.
Mehmet isminde köyden birisi daha dükkân açar rakip olarak ama herkes Hakan’ı sevdiği için Hakan’ın bakkalına giderler ve Hakan’ı da çok severler. Saygılı, kusur etmeyen herkesi memnun eden bir yapısı var o genç yaşta.
Bütün müşteriler Hakan’a gidince, Mehmet’te bir kıskançlık başlar, bu zamanla öfkeye döner.
Mehmet içten içe kin gütmeye başlar Hakan’a. Bir gün bir şeyi bahane ederek Hakan’la söz dalaşı eder. Hakan, Mehmet’e:’’ Ağabeysin, benim büyüğümsün!’’ der yine ağır başlılıkla. Cevap vermeden gider.
Bu husumet Mehmet’te iyice kine dönüşür ve Hakan’ın sevilmesini bir türlü hazmedemez.
Bir gün Mehmet atını getirir Hakanların biçilmemiş çayırına bağlar. Hakan da gider atı bırakır çayırdan. Mehmet:’’ Ben bunu senin yanına bırakırsam, seni öldürmezsem adam değilim!’’ der.
O yaz biter ve kışın büyük bir kış olur dışarıdaki kış kıyamet gibidir. Malatya’dan gelen bir yolcu, kardeşi başka bir köyde öğretmen olduğundan kardeşinin yanına gitmek için istasyonda iner. Kış olduğu için istasyonda bekleme salonunda kalır. O arada istasyon müdürü girer. Yalnız olduğunu görünce:’’ İleride dükkân var. Orada yatak var, çay var, orası bakkal gece orada kalırsın. Kış yavaşlayıp tipi dinince de aynı yöne giden çıkarsa beraber gidersin.’’ der
Hasan doğru istasyondan bakkala gidene kadar donmuştur. Gider bakkalla selamlaşırlar. Hakan’la ısınır çay falan içerler. Orada Hakan’ın da bir köylüsü Ahmet vardır. Ahmet karşı bakkalın sahibi Mehmet’le de uzaktan akrabadır.
Fakat oraya gelişi hiç de hayır değildir. Karşıki bakkal Mehmet Ahmet’i oraya Kafsındaki hain planı uygulamak için yollamıştır çünkü içindeki nefreti ve kıskançlığı bir türlü atmamış ve Hakan’ı öldürmeye karar vermiştir.
Ahmet gece içerden kapıyı açmak için bilerek gönderilmiş ve tabi Hakan’ın bundan haberi yokmuş. Ahmet de hem komşusu hem de çocukluk arkadaşı olduğundan hiç şüphelenmemiş ve ona ikramda bulunmuş.
Konuşup eğlendikten sonra yatmışlar. Ahmet’le Hakan bir yatmış Hasan başka bir yatakta yatmış.
Ahmet uyur gibi yapmış ama uyumamış, herkesin tam uyuduğundan emin olduktan sonra
Gidip dükkânın dış kapısını açmış, Mehmet’i beklerken Mehmet oda sağdaki soldaki istasyondaki insanları kollar tam emin olduktan sonra herksin yattığı bir zamanda bakkala gider
Hakanın kafasına av tüfeği ile sıkar Hakan ölür. Hasan tüfek sesine sıçrar, onun hesabında Hasan yok ama bir aksilik Hasan da oradaymış. Mehmet’in maksadı Hasan’ı öldürmek değil. Hiç tanımadığı birisi ama şahitlik eder korkusu ile onu da öldürür.
Hakan’ın hayalleri üç yıl sonra on dokuz yaşında bir Şubat kışında bir çekememezlik yüzünden sona erer ki Hasan’da yirmi yaşlarında genç deli kanlı oda hiç bilmediği bir yerde bilmediği insanlar tarafından suçsuz yere ağabeyini görmeden toprağa düşer.
Hasetliğin ve kıskançlığın iki genci nasıl da heba ettiğini ne kötü bir olay olduğunu bir kez daha anlamış olduk
SAYGILARIMLA
Bekir Akbulut
17.03.2014
YORUMLAR
sanırım yaşanmış bir olaydan yola çıkılmıştı
kutlarım güne gelen yazarı
selam ve saygılarımla
Ozan İhlasi (Bekir Akbulu
güzel bir hikayeydi üstadım hem ders dolu hem akıcı ve Ülkemden manzaralar vardı.
kaleminiz daim olsun
Ozan İhlasi (Bekir Akbulu
Güzel ders veren bir hikaye olmuş.Ellerine sağlık.Ayrıca Günün Yazısı seçildiği için de kutlarım.
Selamlarımla..
Ozan İhlasi (Bekir Akbulu
Kıskançlık, çekememezliğin ölüme kadar giden durumunu öyküleştirmişsiniz.
Çok, çok acı.
Allah herkesin rızkını çalışma gücüne göre vermiş.
Böyle yappmayı düşünmekten çok,
kendine ve dükkânına çeki düzen verseydi,
kendisi ve ailesi için daha hayırlı olurdu.
Tebrikler, Bekir bey,
anlamlıydı,
selâmlar..
Ozan İhlasi (Bekir Akbulu
Saygıdeğer toprağım yazınızı okudum ve çok üzüldüm keşke olmasa böyle şeyler ama malesef bunun önüne geçilmiyor herkes aynı olmuyor,her birimizin yakınında da var ne yazık ki.. Buradan bu zihniyet de olanlara da güzel anlamlı bir mesaj olmuş kaleminize sağlık.
Selam ve Sevgilerim sizinle...
Ozan İhlasi (Bekir Akbulu
Güne gelen diğer yazıda ruhunuzla sevin, karşılıksız sevin in altını çiziyor yazar bu yazıda ise ruhunu kaybetmiş bir insanın bir hatta bir kaç hayatı nasıl kararttığını okuyoruz.Düşünüyoruz ruhumuzu nerde kaybediyoruz acaba ? Huzur, mutluluk arayan insanlar değilde çıkar, menfatta uğruna ruhunu şeytana satan insanlar olmak bu dünyaya ne kadar huzur,mutluluk getirebilir ? Yazık oldu gencecik Hakan ve Hasan a ve onu öldüren insanda ömrü boyunca huzur ve mutluluğu yakalama şansını yok etmiş oldu.Kim kazandı, kimse ! Nefsimize yenilmemek insanlığımızdan vazgeçmemek dileğimle güne gelen bu güzel,anlamlı hikaye için teşekkürler.
Ozan İhlasi (Bekir Akbulu
Hüzünlü bir yazı, kalemin daim olsun Bekir Usta.
Inancımızdan kültürümüzden uzaklaştıkça böyle olaylar olacak.
Eskiden dükkan sahipleri komşusu siftah yapmadıysa müşteriyi ona gönderirlermiş.
Ozan İhlasi (Bekir Akbulu
Güzel insan.Güzel yazı.Kutlarım.
Sevgi ve selamlarımla..
Ozan İhlasi (Bekir Akbulu
Ozan İhlasi (Bekir Akbulu
Kinin insanı ne hale getirdiğini aktaran. ders çıkarıcı dizelerdi.Eğitim ne kadar önemli olduğu bir kez daha ortaya çıkıyor..Kalemin var olsun. Abim..Teşekkürler paylaşıma.Selamlar..
Ozan İhlasi (Bekir Akbulu
Şu lanet hasetlik.Midelerine tencere tencere yemek sığar insanoğlunun bazılarının yaş et bas gitsin..ama yüreklerine bir gramlık insanlık sığmaz.Koca bir yürek yapamazlar yüreklerini ..Hala bu tür insanlar var çevremizde Bekir kardeşim güne düşen ve bu güzel yazınızı kutlarım.Saygı ve selamlarla.ema
Ozan İhlasi (Bekir Akbulu
güne gelen yazıyı
ve
yazarını kutluyorum
keşke
anlattığınız olmasa
olmasa ölümler
Ozan İhlasi (Bekir Akbulu
ersinbaşeğmez
favorimdesiniz
ama
sanırım yazı/hikaye
ya bana gelmedi
ya da geldi
farkında olmadan sildim
güne gelmeseydi
es geçecektim
Yıllar evvel bir haber okumuştum gazetede.
Fransa,da insanlar tesadüfen ölüyormuş.O da ecelden kaçış olmadığından.Biz de ise tesadüfen yaşıyormuş.Her an kör bir kurşuna hedef olma olasılığının mümkün olduğundan..
Her geçen gün biraz daha inanır oldum bu habere.
Yine içimizden di hikaye.
Kutlarım kardeşimi.
Ozan İhlasi (Bekir Akbulu
Bekir hocam tebrikler kalemın daim olsun cok güzeldii,herdem saygımdasınız..
Ozan İhlasi (Bekir Akbulu
Bu nasıl bir vahşilik ,Bekir hocam çok etkilendim,içimden en kötü sözleri söylemek geldi
Yüreğine sağlık,selamlar.
Ozan İhlasi (Bekir Akbulu
Dünyanın en kötü hastalıklarından biri olan hasede zannederim tamamen gerçek olan bir olayla bizlere aktarmışsın. Üzüntü ile okudum . Genceceik insanların böyle sebeplerle öldürülmesi her zaman üzücüdür.
Güzel bir yazıydı. Verdiği mesajı da güzeldi. Kutlarım.
Selam ve sevgilerimle.
Ozan İhlasi (Bekir Akbulu
Ozan İhlasi (Bekir Akbulu
Ozan İhlasi (Bekir Akbulu
Allah korusun.İnsanlar akıllarını başlarına toplasınlar.
Ne yazıkki insanlar bilinçsiz bu gibi olaylar çok oluyor malesef. konu güzeldi ders alınması gereken bir konu.
kutlarım Bekir kardeşim kalemin daim olsu .Güzel şeyler yazsın inşallah selamlar