Bir Şans Daha (2005, İsrail)
Va, Vis et Deviens
1980’lerin ortalarında Etiyopya’daki kıtlık sırasında ABD ve İsrail, binlerce Etiyopyalı Yahudi’nin İsrail’e naklini sağlar. Oğlunun açlıktan ölmesini istemeyen Afrikalı bir anne, çocuğunun Yahudi gibi davranmasını ister. Çocuk İsrail’e gider ve orada bir Yahudi ailesi tarafından evlat edinilir. Yeni ebeveynleri sevgilerini esirgemeseler de, İsrail’dekiler onu kabul etme konusunda yeni ailesi kadar istekli değildir. Çocuk derisinin rengi yüzünden Yahudi topluluğu tarafından şüpheyle karşılanmaktadır.
Yönetmen: Radu Mihaileanu
IMDb: 7.8 (4241, oy)
Vizyon Tarihi: 14 Ekim 2005 (Türkiye)
Dil: İbranice, Fransızca, Amharic
Müzik: Armand Amar
Kayıtsız kalmanın mümkün olmadığı bir insanlık dramını eşsiz bir sinema dili ile anlatan “Bir Şans Daha”, yakın tarihin gölgede kalmış bir dönemine ışık tutmaktadır. Yahudi yönetiminden görmediğimiz merhameti, sevgiyi, hümanizmi kanuna göre Yahudi olan bir genç anneden görmek düşündürdü beni. Bir çocuğun üç annesinin nasıl bir duygu olduğunu düşünüp durdum. Güzel bir duygu olsa gerek.
Film boyunca din devletine, sağcılara, yobazlara, kan üzerinden siyaset yapanlara sert eleştiriler var. Dünyayı, insanları ve inançların oluşturduğu uçurumları görme fırsatınız oluyor filmi izlerken. Yahudilerin saf bir ırk olmadığını ortada ve siyasi anlayış değişince din de ona göre şekil alıyor demek ki.
En solcu Yahudi’nin bile askerliği yüceltmesine de şaşırmadım açıkçası. Belli bir noktadan sonra herkesin kafası karışabiliyor. Ait olduğu bir toplumu ve devleti var. Belli yükümlülükleri… Afrika’da susuzluktan kıvranmış çocuğun, İsrail’de ilk yıkanmasında duştan akıp giden suyun peşinden ağlamasını trajikomik bir yorumlama olarak mı kabul etmeliyiz?..
Çocuğun aya bakması, yerde çıplak ayakla yürümesi beni derinden etkiledi. Neden mi? Zamanında ben de annemden babamdan uzak yatılı okulda -5.sınıftan sonra- okudum. Akşamları ay çıkınca yatağımdan dikkatlice aya bakar, köydeki evimize de o dakikada ay ışığının vurduğunu düşünürdüm. Aklıma havanın bulutlu olma ihtimali gelmezdi… Hafta sonu yatakhanenin arkasında çimenlerde çıplak ayakla oturur, ilkokula gittiğim günleri düşünürdüm.
Replikler:
‘’Gerçekten Tanrı ve Adem aynı renkte miydi? Beyaz mıydı Adem?.. Hayır, öncelikle bir kelime vardı. Tanrı yeryüzünü yarattı ve sonra hayatı, o kelimeye hayat vererek. Tanrı insanı yarattı. Adem’in adı ‘’adama’’dan geliyor. İbranice dünya demek. Tanrı Adem’i dünya ile beraber yarattı. Kilden ve sudan… Adem kil rengindeydi. Hintliler gibi. Kızıl… İbranicede ‘’Adem’’, ‘’Adom’’, ‘’Adam’’… Bu yüzden görüyorsunuz ki Adem ne beyazdı ne de siyah.’’
‘’Tanrı’ya inanıyor musun?’’, ‘’Hasta iken. Savaş varken. Bilirsin onunla aram iyi değildir. Sadece ihtiyacım olduğunda hatırlarım.’’, ‘’Bir solcu için şaşırtıcı değil.’’, ‘’Asla basit bir olgu olmadı Tanrı. Karşılık beklemeden ufak bir bağ.’’
‘’Kutsal Topraklara gidince beyaz mı olacağız?’’
‘’Ağlama Duvarı’da insanlar neden dilek tutuyor? İsrailler mutsuz mu?’’
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.