- 623 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
ALLAH
ALLAH: Öteki isimlerin hepsinin cemidir. Diğer isimler bir sıfat veya bir fiili kapsarlar. El Kuddüs Allah’ın isimlerinden biridir denilir de, tersi denilemez. İsm-i A’ zamdır. Sıfatları bize akseder ama kamil manada değil, hep eksik kalır. ÖRN: Allah merhametlidir; insanda merhametli olmalıdır. Ama hiç Allah’ın merhametiyle kıyas kabul eder mi? Kıyaslama insanlar arasındadır. Burada da tabi ki Peygamberimiz en başta gelir. Ve diğerleri... İnsan noksandır, yaptığı işler noksanlarını kapatmak içindir. Allah noksanlıklardan beridir. İhtiyaçtan da beridir. İnsanın kendisine yapacağı en büyük ihanet Allah’ın sıfatlarını kendinden bilmesidir. İnsanın en büyük ziyanı Allah’tan gafil olmasıdır. Gafilliğin nedeni Allah’ı tanımama, O’nu idrak edememedir. Allah’ı idrak etmenin bir yolu da Esma-i Hüsna’yı kavramaktır.(güzel isimler) "Esma hüsna ancak Allah’a mahsustur. Siz O’na onlarla dua ediniz." El-Araf-180 .... Yetkinlik ve kusursuzluğa dair nitelikler, -yalnızca- Allah’a aittir. Esma bu niteliklerin isimlenmesidir. İnançlarımızın ve ibadetlerimizin ana gövdesinde,amacında Allah’ı tespih ve takdis etmek O’nu ululamak vardır; Allah’ın hakkı -O’na ait- olan isimleri sadece O’na teslim etmektir. Allah’a ortaklık koşmamak kuru kuruya açık bir ortaklıkla beraber; O’na ait niteliklere ortak olmamak anlamında. Yoksa Fravun’da da Allah inancı vardı, ama ortak oluyordu. Allah’a ait olanlara göz koymuştu. İnsanlar açık bir ortaklık iddiasından kaçınmışlardır. Müslüman olup ta yanlış bir benlik geliştirenler bilmeyerek de olsa bu tuzağa düşüyorlar. Bu insanlar her şeyin Allah’tan olduğunu söyledikten sonra hayatın akışı içinde isimlerden kendilerine ne denk düşüyorsa onu kendilerinin bir özelliğiymiş gibi davranıyorlar. Ve böbürleniyorlar. Bu o kadar masum ve sinsi bir karakter oluşturmuş ki; insanlar hem böyle davranırlar gerçek hatırlatılınca -samimiyetle- hayır öyle değil derler. Hayat akışının sıcaklığında -öyle-olduğunun farkına varamazlar. Zaten farkına varsalar hayatları kesinlikle şimdiki gibi olmayacaklar. Hayatlarını gerçekten yeniden anlamlandıracaklardır. Şimdi hiç anlamlandıramıyorlar. Çünkü insan hırsı gereği kendisinin ne olduğunun ispatı gayretinde. Kendisinin ne olmadığını anladığı an yeni bir hayata başlayacak... Örneğin: Ticari hayatında çok para kazanan biri, hikâyesini anlatırken nasıl para kazandığını, nasıl -becerdiğini- övünerek ve gururla anlatırda bir sefer demez ki "bu zenginlik bana Allah’ın lutfu" Gerçi bunu diyememenin başka psikolojik nedenleri de var. Kazancının meşruiyetinden şüpheli olduğu içinde -şüpheli kazançla-, Allah’ın lûtfunu bir arada telaffuz etmekten korkabilirde.. Ama işleri ters gittiğinde "ne yapalım nasip böyleymiş" der.
İş ve oluşun içinde olan, edip eyleyen Allahımız (C.C) ol demeden bir yaprağın dahi kımıldayamayacağı Allahımızı; hayatımızın bazı anlarında hatırlayıp bazı anlarında unutmak olmaz. O zaman Allah(cc) hayatımızın hep önündedir. Özeldeyse her işimize karşılık gelen esması bizim hayatımızın önündedir. Dolayısıyla bir anlamda hayat Allah’tır. (cc) (Hay) Hayat zikirdir. Bütün mahlukat zikir içindedir. Özelde insanların yaptığı zikirdeyse, dilden çıkan söz kalbe giden bir yol bulmalıdır. Dilin söylediğini kalp hissetmelidir.
Allah (CC) iş ve oluşun her zaman içindedir.
S.C
Ali Osman Tatlısu’nun kitabından faydalanılmıştır. Güncellenmiştir.