- 1810 Okunma
- 15 Yorum
- 2 Beğeni
NEDİR BU VEFASIZLIK?
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği bir kaçgünden beri ölüm orucunda.Astsubaylar ve ölüm...Bu iki kavram aslında hiç de birbirine yabancı kavramlar değil. En azından ülkemizde otuz senedir süregelen terör olaylarında pek çoğunun şehit olduklarını biliyoruz astsubaylarımızın. Yani emekliliği göremeden kara toprağın bağrına gitti pek çoğu. Bu mesleği seçerken de zaten kelleyi koltuğa almışlardı. Yani ölüm hiç de onların yabancısı oldukları bir kavram değildi. Ölümden korkan insanlar olsalardı öyle bir meslek seçmezlerdi zaten. İyi ama sayıları yüz yirmi bin civarında olan bu emekli ya da muzavvaf astsubaylar şimdi ölümden bahsederken karşılarında bir düşman yok. Bir savaşta vurularak şehit olmaktan bahsetmiyorlar. O halde ne için ölümü göze almışlar? İşte bu sorunun tek cevabı var. Onurları için.Çoktan beri var olması gereken hakları için.
Evet emekli astsubaylar ayakta lakin memleket bir kaç gündür bir çocuk ölümüne kilitlendiği için onların sesini duyan olmadı bu kargaşa arasında. Hoş duyan olsaydı ne olurdu orası da ayrı bir soru ya...
Başladık bir yazıya gidiyoruz. Şimdi merak edenler olmuştur. Bu yazı ile yukarıdaki resmin ne alakası var? Yukarıdaki resimdeki şahıs da bir emeki astsubay mı? Yok efendim yukarıdaki resimdeki şahıs bir astsubay değil, bir çavuş. Seyit Çavuş. Kendisine Havranlı Koca Seyit de diyorlar.
Hatırlamadıysanız anlatayım. Hani Çanakkale Savaşlarında iki yüz yetmiş beş kiloluk top mermisini sırtına alıp topun namlusuna süren, daha sonra da attığı tek gülleyle düşman gemisi Ocean’ı Çanakkale Boğazına gömen Koca Seyit’ten bahsediyorum.
Her yıl on sekiz Mart geldiğinde, yani Çanakkale şehitlerini andığımızda Koca Seyit’in adı mutlaka zikredilir. Onun o mucize hareketi anlatılır, hakkında yazılmış şiirler okunur ama hiç kimse Çanakkale Kahramanı Koca Seyit’in o savaşlardan sonra nasıl bir hayat yaşadığını anlatmaz. Anlatamaz çünkü bir utançtır bu millet için.
Şimdi yukarıdaki resme bir daha bakalım. O resimde siz bolluk ve refah içinde yüzen bir insan görebiliyor musunuz? Bolluk ve refahtan geçtim hayatını orta direk tabir ettiğimiz bir şekilde sürdüren bir insana benziyor mu o resimdeki kahraman? Mesela onun savaştığı Avustralyalılar,İngilizler, Fransızlar her sene en şık kıyafetler ve sanki savaşı kendileri kazanmışçasına büyük şaşaalarla Çanakkaleye gelmiş iken Seyit Çavuş’un bırakın Avustralya, İngiltere, Fransa’ya gitmesini hayatının sonuna kadar bir takım elbisesi olmuş mudur? Ne gezer. Atatürk’ün huzuruna çıkacağı zaman bile kaymakam tarafından berbere götürtülüp saçı sakalı kestirilmiş, üzerine -sonradan geri alınmak üzere- bir takım elbise giydirilmiştir.
Peki Atatürk Seyit Çavuş’a ’ Bir isteğin, bir sıkıntın var mı ?’ Diye sorduğunda onun cevabı ne olmuştur: ’ Paşam ben arasıra dağdan odun kesip pazarda satıyorum ama ormancılar müsaade etmiyorlar’ Yani Koskoca Seyit Çavuş hayatını devam ettirebilmek için dağda odun kesiyor ve onları satıyor ama ona bile müsaade yok. Başka?...Zaman zaman da zeytinyağı üreten yerlerde zeytin çuvalları taşıyor sırtında. Geceleri ısınabilmek için o atölyelerin kuru tahtaları üzerinde yatıyor.
Devletin Koca Seyit’e verdiği sadece ve sadece üç ödül vardır : 1- İstiklal Madalyası 2- Akciğer rahatsızlığı nedeniyle hastaneye yattığında hastane masraflarının karşılanması 3- Ölümünden sonra kızına bağlanan açlık sınırının altındaki maaş ( Bu günkü raiçle 300 Tl civarında bir şey ki o kadarcık maaş bile çok görülüp daha sonra kesilmiştir. )
İşte bizim ülkemizdeki bu vefasızlığı anlayabilmek mümkün değildir. Dünyanın hiç bir yerinde bir terör gazisi kahramana ’ Senin kullandığın o protezin parası benim vergilerimle ödeniyor ’ Diyebilecek bir şerefsiz çıkabileceğini zannetmiyorum ama bizde çıkabiliyor maalesef. Dünyanın hiç bir yerinde destanı bu kadar çok bilinen bir Seyit Çavuşun daha sonraki sefaletinin söz konusu bile olması mümkün değilken bizde oluyor maalesef.
Bu gün...Emekli astsubaylarımız olmayacak isteklerle devletin karşısına çıkmış değillerdir. İstedikleri tek şey daha adil, daha insanca ve daha Türk Subayına yaraşır bir hayat sürmek. Bu güne kadar hep kulaklarımızı tıkadığımız ya da kafamızı kuma gömüp görmezlikten geldiğimiz bu insanları artık görmenin zamanı gelmedi mi? Bizler sadece ve sadece tabutları al bayrağa sarılı olarak geldiği zaman mı aklımıza getireceğiz bu kahraman vatan evlatlarını?
Bu gün 18 Mart...Çanakkale Zaferinin Doksan dokuzuncu yıl dönümü. Tam zamanı değil mi ? Bu vefasızlığa artık son vermenin, onlara karşı vefa borcumuzu ödemenin tam zamanı değil mi? Seyit Çavuşlar için çok geç ama yaşayanlar için geç kalmayalım bari. Ayıp olur, yazık olur, günah olur, utanç olur bir tek astsubayımız ölüm orucunda hayatını kaybederese.
Bu arada...Can astsubaylarım. Allah rızası için o eyleme başka bir isim bulun. Oruç Allah rızası için yapılan bir ibadettir.İnsan ölmek için oruç tutmaz. Ölüm Uykusu deyin. Açlık grevi deyin. İntihar eylemi deyin; ne derseniz deyin ama ölüm orucu demeyin.
YORUMLAR
Uzun zamandır okumuyordum yazılarınızı.Bugün karıştırmam iyi olmuş. Gerçekten çok güzel bir noktaya değindiniz. Yüreğinize, kaleminize sağlık...
sami biberoğulları
Sizi sayfamda görmekten son derece mutlu oldum.
Selam ve sevgilerimle.
Üstadım en kalbi selamlarımla selamlıyorum sizi. Çanakkalemiz, Sarıkamış'ımız, kurtuluş savaşımız bizleri aynı yöne götürmesi gerekirken bir takım insanları malesef farklı yönlere götürmüştür. Bu gün artık vefasızlığın ötesine geçmiş ihanet boyutuna varan tutum sergileyenleri gördükçe dişlerimizi sıkmaktan başka elimizden bir şey gelmiyor. Bir tek içimize biriken isyanımızı böyle dökmekten başka. Benim en acıyan iki yanımdan biri Çanakkale diğeri Sarıkamış, Hatta son şiirim Çanakkale. Yazınız şiirimi tamamlar nitelikte. Bu vatan için ter akıtan herkesin her daim yanında olduğumuzu belirterek sizi tekrar selamlıyorum kaleminiz daim olsun.
sami biberoğulları
Selam ve saygılarımla.
evet nice savaşlar oldu ama kimileri kendi çıkarlari için bir çok askerlerin şehit olmasına sebep oldu sebep değil de zaten onların alın yazıları yazılmıştı yüce rabbim. O üstekiler hainlik döneklik ve uşaklik yaptılar. O savaşlarda herkes kolkola idiler türkü kürdü lazı zazası hepsi BERABER KAHRAMANCA SAVAŞTILAR AMA ÜSTTEKILER HER DÖNEKLIK YAPTILAR.
sami biberoğulları
Selam ve saygılarımla.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
O yılların bu büyük varolma mücadelesinde nice kahramanların üzerleri kalın çizgilerle çekildi, adeta yok sayıldı. İtibarın gerçek sahiplerine verilmesi gerektiğine inanıyorum. Final kısmına da yürekten katılıyorum.
sami biberoğulları
Selam ve saygılar benden.
Kurtuluş savaşımızda nice Seyit Onbaşılar - tabi ki bazılarının yeri çok başka - savaştılar, gazi, şehit oldular. Dönebilenler de, dönemeyenlerin geride bıraktıkları da - çoğu - sefaletten kurtulamadılar. Hepsinin de haklarını hel3al ettiklerinden kuşkumuz olamaz. Benim dedem de oniki yıl askerlikten sonra yaralı olarak dönmüş, sefaletten kurtulamamış ve eşini verem hastalığına kurban vermiş. Hepsinin ruhu şad olsun. O zaman tabii ki ülkenin imkanları öyleymiş. Ya bu gün ; bu günküler imkansızlık değil, kaynakların savurganlığı, insan kayırma ve sömürü maalesef. Aslında milletin çoğunun durumu içler acısı. Öylesine içler acısı ki, çok değerli astsubaylarımız alınmasın, yanlış anlaşılmasın lütfen, onlarınki biraz hafif kalıyor. O yüzdendir hak ettikleri ilgiyi ve desteği görememelerinin nedeni. Elbetteki en güzel imkanları, en insancıl yaşamı hepsi de hak ediyor. Fakat bu ülkede hala neredeyse yatak odalarından alınarak lüks otolarla en güzel okullara taşınan öğrencile varken, suyu, tuvaleti, yakacağı, öğretmeni olmayan, defteri, kitabı, önlüğü olmayan, karda kışta yürüyerek okullarına gitmeye çalışan nice çocuklar da var. Şehitlerimize rahmet dilerken, gerek astsubaylarımız ve yoksul milletimiz için, Allah bizi yönetenlere insaf versin diyorum.
sami biberoğulları
Evet Allah bizi yönetenlere insaf versin diyelim. Bu cefakar insanlar böyle bir hayatı hakketmiyorlar.
Selam ve sevgilerimle.
Seyit onbaşının yaşamak zorunda olduğu hayatı(özür diliyorum zorunda değildi kesinlikle, terk edildiği o hayatı) ülkemize bu kadar yararlı hizmetlerde bulunmuş bir vatansevere reva görmek ciddi bir ayıp,suç gerçekten ! Ki günümüzdeki astsubaylarında dediğiniz gibi haklarını araması haklarıdır ama atalarımızın içimizi burkan hikayelerini okuyup, birde günümüzde geldiğimiz duruma bakınca acaba onlarda görseydi bugünleri, biz ülkemizin bugünlerini görmek içinmi kanımızı döktük diye kemikleri sızlardı büyük ihtimalle.Günün anlam ve önemine yakışan,günede hakkıyla düşen güzel bir yazıydı hocam kalemine sağlık.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
Daha adil bir dünya, sanırım başka tarafta. İnsanın hükümran olduğu muhitte adalet görecelidir.
Kutluyorum.
Saygılarımla
sami biberoğulları
İnsanın hükümran olduğu muhitte adalet görecelidir hep.
Selam ve sevgilerimle.
hocam yazı çok anlamlı ve iç burkucuydu gözlerim dolu dolu okudum gerçekleri evet çok yazık ediyorlar hak edenlere asıl hak edenler sefalet içinde ömür tüketir etmeyenlerse bolluk zevku sefa içnde geçirir hayatlarını umarım bu yazıyı dikkate alan olurda o astsubaylarımızın sesine kulak verirler diyorum kutlarım engin kaleminizi saygılarımla selamlar
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
Rahmetlik dedemde kurtuluş savaşında verilen maaşı almadan,almadan demek yerine istemeden göçtü gitti.
şimdi bazıları ölen babalarından maaş alabilmek için formalite eşinden boşanıyor onu alabilmek için nereden nereye.
Tebrik ederim saygılarımla.
sami biberoğulları
Önemli bir yaraya da parmek basmışsın bu arada. Teşekkürler. O konuda da bir şeyler yazmak lazım .
Selam ve sevgilerimle.
İçime işledi buruk yazınız,hissederek okudum.Çok söze gerek yok
vefa kelimesinin yüküne yazık değil mi.? Oysa;vefa ne güzel bir duygudur.
Susmak ya da yazmak neyi değiştiriyor ki.Yine kalem güçlü,anlam derin ve
tarihten aldığı güçle sergilemiş özünü günün değerince...Ayrıca;Çanakkale
zaferi,Vatanseverlik,fedakarlık,cesaret gibi yüksek faziletlerin kahramanca
sergilendiği bir destandır.Başta Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk olmak
üzere,silah arkadaşları,Seyit çavuş ve tüm şehitlerimizi saygı ve minnetle
anıyoruz.Ruhları şad olsun.İçten,duygulu,duyarlı,manidar yazınızı kutluyorum.
Saygı ve selamlarımla.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.