Mutsuzluk...
Sevdiğim karıncalar olurdu küçükken, çimlere oturduğumda pantolondan içime girip sağımı solumu doldurup vücudumun muhtelif yerlerinin telif haklarına göz dikerekten ısırırlardı. Hanginiz yaşadı o duyguları? Yoksa sizlerde mi? Ya aptalım ya da gereğinden fazla duygusal. Ama yanlış giden bir şeyler var bunun farkındayım. Duygularımıza aklımızla gem vurmaktayız. Makineleşen çağdan, robotlaşan insanlara doğru bir akım aldı başını gidiyor.
Sakız hanım ve mahur beylerin yaşadığı alanlar yok artık. Gençleri yeriyoruz yaşlılar ne âlemde acaba. Geçirdiğim bir entelektüel krizdir herhalde. Bende robot bir insanım sonuçta. Yazsam yazsam nereye kadar… Gelişen çağa ayak uyduramamanın verdiği rahatsızlık galiba. Zira zevkler değişti. Kadınlar; suratlarında akan makyajlarla övüyorlar güzelliklerini, nereye baksam tiksinir oldum.
Çalıkuşunun müziğiyle buluyorum kimi zamanlar kendimi. Unutmak istemediğim zevkler var bir köşede öylece duran ve aklıma gelip dokunmaya cüret edebildiğim zamanlar orada kalsınlar diye mücadele ediyorum. Bencillik olsa gerek biraz veya bencillik dışı bir şey benimkisi. Bakınıyorum çevreme ve o robotlaşan insanların arasından sıyrılmaya çalışan isyan eden yaşıtlarımı görüyorum. Evet, bir umut var diyorum ve artık bende isyan edebileceğim bir ortamdayım buyurun diye sesleniyorum...
YORUMLAR
tebrikler kaleminizi kutlarım