- 1507 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
ÇANAKKALE; ÇAĞLARA TAŞINACAK UMUT VE EMANET!
“Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi?/ En kesif orduların yükleniyor dördü beşi.”… Dünya savaş tarihinin ve Türk tarihinin en önemli zaferlerinden biri olan Çanakkale Zaferinin 99 inci yıl dönümünü kutluyoruz. 18 Martta, yiğit iman erlerinin kanlarıyla suladığı Çanakkale destanıyla, kahramanlarımızla, şehitlerimizle bir kez daha kucaklaşıyoruz.
Çanakkale çağlara hükmeden, nesilden nesillere aktarılacak bir umudun, imanın, hürriyetin mücadelesidir... İnanmış, kahraman insanların din, devlet, vatan, millet bayrak aşkına direnerek, yok olduğu sanılan bir milletten "varım" diyebilen bir milletin mücadelesidir. Çanakkale bir kurtuluş mücadelesinin en şanlı, en şerefli zaferidir. Tarihin gördüğü, destanlaşan en büyük bağımsızlık mücadelesinin kurşun, şarapnel yağmuru altında kanlı bir düğünü gerçekleştirenlerin zaferidir Çanakkale…
“Vurulmuş tertemiz alnından, uzanmış yatıyor, / Bir hilâl uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor! Çanakkale, yüz binlerce Mehmetçiğin, kınalı kuzuların, yiğit insanların hayatlarının baharında seve seve şehitlik mükâfatına layık olarak cennet bahçesine girme yarışı içersinde, düğüne gider gibi cepheye koşanların destanıdır…
“Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer/ O ne müthiş tipidir: Savrulur enkaz-ı beşer... Çanakkale savaşı Türk tarihinin dönüm noktalarından biridir. Sekiz ay on dört gün süren Çanakkale savaşı, aynı zamanda mucizeler savaşıdır. Toprağın her bir metrekaresine altı bin merminin isabet ettiği yerdir. Çanakkale zaferi kahramanlığın, Türk devletinin, bu vatanda yaşayanların en büyük ortak değeridir… Çanakkale bütün Türk milletinin nabzının hep birlikte attığı, binlerce şehidin kefensiz yattığı yerdir… Ölüm döşeğinde inleyen bir milletten dipdiri, muzaffer bir millet doğuran davanın, hayata bakışın adıdır Çanakkale… Onun içindir ki, Çanakkale Zaferinin sırrı, büyüklüğü yeni nesiller tarafından tam manasıyla algılanmalıdır.
Çanakkale’de 1915 yılının18 Mart sabahında inancı, azmi, umudu elden bırakmayan kahramanların mücadelesinin zafer şartları oluşuyordu. Ufuklarda bir muştunun haberi, zaferin neşesini taşıyan umut rüzgârının sesi, gök kubbede imanın, zafer nidalarının yankılandığı bir gün doğuyordu... İslam’ın bayraktarlığını yapan şanlı Türk devleti ve milletinin Çanakkale’de var olma yok olma mücadelesinde, düveli muazzama ya karşı kahraman askerlerimizin din, devlet, vatan, millet, bayrak, namus ve mukaddesat uğruna canlarından geçerek yazdığı bir destan oluşuyordu. Gelecek nesillere vatan savunmasının, birlikteliğin, kardeşliğin, kahramanlığın, imanın nasıl yaşandığının da bir göstergesi oluyordu…
İşte onun içindir ki, ‘Çanakkale geçilmez’ bir duadır! Milli, İslâmi diriliş ve var oluş destanıdır! Biz bu destanı söylemeye devam edeceğiz: Çanakkale geçilmeyecektir! Geçilmez! Unutmamalıyız ki, toplumları ayakta tutan, diri kılan, milli şuurlarını oluşturmak, hedef ve idealleri etrafında toparlanmak, milli ruhun nesilden nesile aktarılmasıdır. Çanakkale ruhunu her zaman her yerde taşımak, diri tutmak, vatanın ve milletinin geleceği için şarttır. Bu ruhu Milli hayatımızın, devlet, siyaset hayatımızın, eğitim, kültür, medeniyet hayatımızın tüm alanlarına sokmamız gerekir… Bu ülkenin çocuklarına dinini, tarihini, dostunu, düşmanını anlatarak, dürüst bir tarih bilgisi vererek devlete, millete hayırlı nesiller yetiştirmek, değerler adına bu gün daha çok ihtiyaçtır.
Şehitlerimiz bize bir emanet bıraktılar, bir şey başardılar o da şudur: Bu ülke bir Müslüman ülkesi, bir Türk ülkesi olarak yabancıların işgaline terk edilemez, bu ülke bağımsızdır! İşte neferlerinin şehit ordusunun gazi olduğu yüce milletimizden, şehitlerimizin de razı olması için onların emanetlerine o ruhla sahip çıkmalıyız!
“Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!/ Gökten ecdat inerek öpse o pak alnı değer.” Tarihimize imanınızla destan yazdınız. Ezan susmasın, bayrak inmesin, ocağım sönmesin diye can verdiniz. Geleneğim, göreneğim, milli kimliğim çiğnenmesin diye cennete uçtunuz. Kültürüm, tarihim, dilim, dinim, mabedim, şanım, şerefim kirlenmesin diye hiç çekinmeden ölüme koştunuz. Cephanemiz kıt, silahımız yetersiz, imkânlarımız çok az demediniz; yüksek imanınızı, sarsılmaz iradenizi ortaya koydunuz. Doğulusu, batılısı, kuzeylisi, güneylisi, kadını, erkeği, yaşlısı, genci ve çocuğu bir oldunuz ve Çanakkale’yi geçilmez yaptınız. Namusumuzu çiğnetmediniz; bu milleti yeniden ayağa kaldırdınız. İstiklal Harbimizin ışığı oldunuz. Batı’nın, Haçlı seferlerinin gücünü kahramanca püskürterek Çanakkale’yi yedi düvele yar etmediniz. Kurşun yağmuru altında kanlı bir düğün gerçekleştirdiniz. Sizinle ne kadar övünsek azdır.
Ey Türk tarihinin en büyük kahramanlık destanını yazan, kalbinde iman, sırtında hazır kefeniyle Türk tarihine damga vuranlar! Ey Allahın ve Resulünün övdüğü, Çanakkale tepelerinden yüce makama, cennete koşanlar! Ey kutsal mücadelenizle, hürriyetini terk etmeyen; ezan susmasın, bayrak inmesin, ocağım sönmesin diye can verenler! Sizlere binlerce kez selam olsun.
Çanakkale ruhunda iman, kardeşlik, hak-hukuk, mertlik, yiğitlik, insanlık dersleri vardır. Çanakkale ruhu, şehitlerin emaneti korunacaktır! Unutulmazları unutmayacağız, unutturmayacağız… Yüce şehitlerimizi rahmetle, minnetle anıyor, fatihalar gönderiyor, ruhları şad olsun diyoruz. Onlar, Türk milletinin tarihinde ve kalbinde ilelebet yaşayacaklardır…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.