Leblebi Tozu- 2
...
Uç kısımları çamur tutmuş kürek bu seferde yılmış bir görüntü sergileyen babalarının eline geçt ki babaları heybetli,güçlü,kuvvetli bir adamdı.Babasını böyle görmek onu gönlünün en iç kısımlarından vurdu ama babalarının güçsüz düşmesinden ve küreğin çamur tutmuş olmasından dolayı içini bir nebze de olsa rahatlatan bir durum vardı; annelerinin üzerine atılan toprak miktarı bir avuçta olsa az olacaktı...Çocuktu ama büyüktü ince hesaplar yapıyordu.
Aslında gücü yetse kim varsa orda dağıtacaktı çünkü annesi uyuyordu,ölemezdi.Konuşamıyordu da,konuşsa kelimeler boğazına takılacak ve ölecek gibi hissediyordu, ama içinden kelimeler durmadan tekerrür ediyordu ’ Toprak atmayın! Annem çamurdan nefret eder... ’
Nefes alamıyordu,kafasını yukarı doğru kaldırdı derin bir nefes almak için, gözleri erkeklerin arkasında feryat figan ağlayan kadınlara ilişti,hemen sonrasında sesleri duymaya başladı; kardeşinin ağlayışı bunu çıldırtıyordu çünkü bu durumun en büyük sebebi kardeşiydi ona göre...
Bağırdı bağıracaktı artık akabinde gözleri doldu ve bir anda ne olduğunu anlamadan dizlerinin bağları çözüldü,diz üstü çöktü.Dik durmak istiyordu kimse öyle görsün istemiyordu onu çünkü anneleri ne olursa olsun asla kimse sizi çaresiz görmesin demişti,öğüt tutuyordu ama bu kutsal kadının verdiği öğüdü tutamadı diye gönlü bir defa daha ama başka bir yerinden bıçak yarası aldı.Canı acıyordu ama ne acı...
Sadece bakıyordu, gözlerinden akan pınar hiç kuruyacak gibi değildi...Eline bir parça toprak aldı,sıkmaya başladı.
İzliyordu..Herhalde bitirmiştiler mezarın onlara basit ama çocuklara yıllar gibi gelen işlerini çünkü artık üstüne ve kenarlarını süsler gibi taşlar diziyorlardı.
Gidecek olmalarının fikri bile ağırdı,annelerinin orada tek başına bırakmak istemiyordu.Bir an hocasının ’Allah rızası için El Fatiha’ cümlesi ile irkildi.Fatiha duasını okulda öğrenmişti evet evet bu o duaydı.Hemen başladı duasını okumaya amin dedikten sonra elini yüzüne sürecekti ki elinin kanadığını fark etti,az evvel eline aldığı topraktan olmuştu ama o beyasımsı taşı düşündü annesinin saçının ve kanının üzerinde kaldığı o beyaz taşı...
Dualar okundu kalabalık yavaş yavaş dağılmaya başlamıştı bile...Babası ona doğru geliyordu az evvel güçsüz görünen adam sanki bir devmiş gibi göründü gözüne,korktu.Kucağına aldı babası onu yaş akan gözlerinden öptü.’ Göz yaşına kurban olduğum hayat böyle’ dedi.
Yolda ilerliyorlardı onun yüzü mezara dönüktü hiç ayrılmak istemiyordu oradan ama güçsüzdü ve mecburdu.Sonra çocuk aklı işte masumane bir uğurlama oldu annesine yaptığı ’ Elini öptü ve baybay edercesine el salladı.O ana kadar hiç konuşmamıştı ama o an bağırdı birden ’ Seni seviyorum anne ama hayat böyle.Babam söyledi hayat böyle’...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.