Meryem ( Bir Atalay Taşdiken filmi)
Epey zamandır, epey dediğim bir aydır, eli yüzü düzgün bir film izleyememiştim. Kendi kendime ‘İmparatorluk doğal sınırlarına kadar genişledi’ diye bir fikir attım ortaya. Yeryüzünde şu an itibariyle zevkle izleyeceğim film kalmamış, demektir bu. İşte tam kendi kendime böyle düşünürken yaklaşık beş altı aydır, PC’de öylece duran ‘’Meryem’’ adlı filme bakmaya karar verdim. Benim aklımda Hz. Meryem filan vardı…
Bilirsiniz bizde son dönem sinemasında -Yeşilçam sonrası-, birkaç tür sinema var… Siyasi yönü ön planda olan berbat Kürt filmleri, popüler film sektörünün ortaya çıkardığı boktan filmler, bir de bir elin beş parmağını geçmeyen yönetmenlerin çektiği kaliteli filmler var. Burada es geçtiğimiz bir sinema var: Yeni nesil kabul edeceğimiz yönetmenlerin çektiği düşük bütçeli filmler. İşte ‘’Meryem’’ bu sinemanın ürünü.
Filmin yönetmeni Atalay Taşdemir, yüzde yüz Türkiye yapımı, 2013 yılı, tür: Dram. Oyuncular: Zeynep Çamcı (filmdeki performansını çok beğendim, roman kahramanları gibi bir karakter, Leyla ile Mecnun adlı TV dizisinde de oynuyormuş, ne yazık ki Recep İvedik-2 ve 3’te de, Beni Böyle Sev TV dizisinde), İsmail Hacıoğlu (adamı öfkelendirecek kadar bir iyi oynuyor rolünü), Zerrin Sümer ( bunun da oyunculuğunu beğendim).
Konusu:
17- 18 yaşlarında, güzelliği ile tüm kasabanın ilgisini çeken Meryem’e, aynı kasabada yaşayan ve oğulları İstanbul’da çalışan bir aile talip olmuş ve 10 gün içerisinde nişan, kına gecesi ve düğün yapılmıştır. Meryem ‘in Kocası Mustafa, düğünden ancak bir kaç gün önce gelmiş ve 6 gün evli kaldıktan sonra “Bir düzen kurar, seni de İstanbul’a alırım” diyerek yaşadığı şehir olan İstanbul’a dönmüştür. (Klasik bir konu ama iyi işlenmiş bence). Kayınvalidesi ve kayınpederi ile yaşamaya başlayan Meryem, bir yandan hasret çekerken, bir yandan da umudunu korumaktadır. En önemlisi de evin her türlü hizmetini görmeyi görev saymıştır kendine. Çünkü o evde gelin olarak bulunmasının asıl nedeni iyi hizmet etmesi içindir.
Kayınpederi Süleyman, ölen babasının çocukluk arkadaşıdır. O eve gelin olarak seçilmesi de Süleyman’ın arkadaşına olan vefasıdır! Meryem, zaman zaman umutsuzluğa kapılır. Ama annesi hep sabır öğütler. Çünkü gelenek böyledir. Koca evine girdin mi, oradan dönüş yoktur. (Yine klasik ama Orta Anadolu’da bir gerçek). Meryem bir yandan da çocuk yapamadığı için üstü örtülü bir dille suçlanmaktadır. Bu arada beklenmedik bir gelişme olur. Askere gitmeden önce Meryem’e âşık olan Murat, terhis olup gelir. Ama gelen Murat, giden Murat değildir. Askerde yaşadıkları ona ağır gelmiş, uzun süre psikolojik tedavi görmüştür.
Ve bu haliyle Murat, Meryem için ciddi bir tehdit unsurudur. Meryem bu durumu kimseyle paylaşamaz. Ama kasaba küçüktür ve hiçbir şey gizli kalmaz. Kayınpederi Süleyman durumu öğrenince bir çare düşünür. Tek geçim kaynakları olan ineklerini satar ve parayı ev tutması için oğlu Mustafa’ya yollar. Sorun çözülmüş, Meryem kurtulmuştur. Yol hazırlıkları başlar. Çuvallar yapılır. Bulgur, tarhana, erişte vs. Allah ne verdiyse… Meryem, yola çıkar. Ama o, herkesin beklediği sona gitmeyecektir.
Filmde deli spastik özürlü rolünde oynayan oyuncuyu da anmak lazım. Tıpkı benim edebi metinlerimde geçen özürlülerin hareketlerine benzer hareketleri var. Ve Meryem’in zavallı ile olan diyalogları da bana edebi metinlerimde geçen Yasemin- Kemal diyaloglarını anımsattı. Ve bu çok hoşuma gitti. Filmi anlamlı kılan zaten bu iki oyuncudur.
Klasik Anadolu örf-adet-törelerini anlatan filmlere karşı önyargısı olan benim gibi biri, bu filmi beğenmişse bu işte bir iş vardır… Genelde film hakkında olumsuz eleştiriler yapılmış izleyici tarafından. İMDb: 7.2 eleştirilere rağmen.
Yönetmen Atalay Taşdiken’in diğer bir filmi ‘’Mommo’’dur (2009, ‘’Kız Kardeşim’’). Bu filmini henüz izlemedim. Ama izlemeyi düşünüyorum. ‘’Mommo’’yu çok övüyorlar bakalım, yakın zamanda izleriz…
Bu arada ‘’dul’’, ‘’yalnız’’, ‘’güçsüz’’, ’’namusuz’’, ‘’namuslu’’ kadın söylemi üreten topluma ve erkek egemen dünyasına yazıklar olsun. Filmi izledikten sonra bunu haykırmak istedim.
Bu filmi izleyen Sonbahar, filmini de izledi.
İyi seyirler!
YORUMLAR
Bu sayfada filmler hakkında ve yönetmenlerle ilgili analizleri alıyor olmamdan çok memnunum.
Fakat film eleştirmeni olmak çok zordur ve özelikle ülkemizde eleştirmenlerin çoğu kişisel-öznel- yorumlar yaparken bazen rendice olmaktan-etmekten- kaçınmazlar.
Dünyada ticari(popüler filmler) kim ne derse desin kazandırıyor ve kazandırırken de siyasi boyutunu barındırmaktadır. Amerikan filmleri hepsi nerdeyse siyasi boyutlu filmlerdir kısmen de olsa Hıristiyan propagandası içermektedir. Avrupa filmleri kısmen hümanist kısmen de sanat filmleri olup çok farklı boyutlar barındırmaktadır.
Örnekleri vermek isterdim fakat uzun olur...
Bir eleştirmen bana göre filmleri analiz ederken objektif olmalı, yapıcı olmalı; asla caydırıcı olmamalıdır diye düşünüyorum.
İnsan varlığı, varlığıyla gelen sorunsalları ve hayatı icabı sistematik olarak siyasidir eğer bunun filmi yapılıyorsa; fakat bir çok unsuru içinde barındırabilirler...
İran filmlerini çok seven, takdir eden Sevgili kardeşim Cumali, acaba bu filmlerde hangi unsurları içermektedir sorusuna ben cevap vereyim: siyasi kimlik, kadın sorunsalı, din, siyasi, beşeri ve var olmanın filmleri yapan İran yapımcıları ve senaristleri bunu güzel yapıyor da Kürt filmleri yapanlar siyasi hatta kimlik arayışı yaparken neden *oktan oluyor?
Peki "Züğürt ağa" filmin anekdotları ve bağlam analizleri hiç okudun mu veya ne amaçla çevrildiğini veya özet olarak hangi boyutla Türkiye en başarılı filmi olmuştur? Siyasi boyutuyla ve bana göre Türk filmlerinden siyasi boyutuyla bir DEVRİM yapmıştır. Daha yeni yeni yeraltında çıkan Kürt filmleri belki görsel olarak başarılı olmayabilir fakat bir kimlik arayışı içindedir, gerçek bir eksikliği doldurmak üzere yeni yeni yapımlar yapılmakta ve ülkemizin kültürel mozaiğin bir parçası olmaya adaydırlar.
Zaten filmlerin çoğu siyasi boyutu yoksa melodram olur.
Anladığım kadarıyla Sevgili Cumali, sanat filmlerinden yana beğenin vardır, eyvallah...
Son dönem Türk ve Kürt filmleri başarılara imza atıyor ve sanırım dünya sinemasında yerini alacaktır. Kötü filmler olmazsa iyi filmlerin olduğunu nasıl anlarız?
Teşekkürler...
ccelayir
Fakat sorun şurada kardeşim sen bu kadar film çekmişsin, derdini anlatmışsın, toplumuna öncülük etmişsin... Bari biraz da sinema sanatının güzel bir örneği olacak bir film çekmeyi düşünseydin, o yönde çaba harcasaydın. Yine ideolojini filan aktar, yine belli bir hedefin olsun toplumsal manada.
Milyonlarca insanın izlediği bir film çekiyorsun, ama içi boş...
Sonbahar filmi mesela, siyasi ve ideolojik yönü olan bir film. Fakat kötü bir film değil, demek ki sorun başka yerde. :)
Saygılar!
DemAN
Ülkemizde iyi filmlerin yapılmamasına en büyük engel SANSÜRDÜR! ikinci engel, kaliteli, seçici film izleyicinin olmaması Üçüncü engel alımgücünün yetersiz olması; paralelinde KORSANCILIK'tır...
Bir şey daha söylemeliyim, burada bunları yazıyor olmanız çok faydalı buluyorum...
Yüreğine, emeğinize sağlık Cumali kardeşim:)
Sonbahar filmi harikadır. Unutulmayacak güzel manzara çekimleri ve müzikleri ile tekrar tekrar izlenebilir. Sessizlik çok şey anlatır o filmde...Senin değerlendirmene göre buda güzeldir bence. Senden alıp izlemeli :)
memak23 tarafından 3/11/2014 11:22:39 AM zamanında düzenlenmiştir.
ccelayir
meryem..sevgli cezayir.öncekile selamlarmı sunuyorum..güzel bir paylaşım olmuş..yani tam bir flim.eleştirmeni olcak iliği ve alka seizmledim..meryeme gelince sonunu merk ettim murtla kavuşmuşlrımı yada kocası gelmemişmi..köyüne..