- 1540 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Kabuğundan Çıkmış Da
Konuştuğum şair arkadaşlardan bazıları, geçmişte yazdıklarından utandıklarını onları şiir olarak anmak, ellerine almak istemediklerini söylüyorlar. “Utanıyorum. Bunları ben mi yazmışım? Ben nasıl yazarım bunları?” Gibi kendi kendine kızdıklarını söyleyenler bile var. Kendi adıma söylüyorum, arkadaşım Fikret’le mal otarırken (hayvan otlatırken. 9-10 yaşlarında) yaptığımız basit atışmaları bile çok önemsiyor şiirlerimin ana kaynağı sayıyorum. Oyun oynarken uydurduğum tekerleme vari söyleyişleri şairliğimin girişi ilk sayfaları sayıyorum. Ve ben her şeyin bir ilkle bir temelle oluştuğuna inanıyorum. Değilse her insan oturmaktan sıkıldığında hele bir şiir yazayım der. Ve o zaman insanla şair aynı anlama gelir. Yani şairlik kişisel yetenek, bireysel fark olmaktan çıkar.
O zaman madem şimdiki düzeyimizden çok aşağılarda olduğu için geçmişimiz bizi utandırıyorsa anaokulu aklımıza gelince çıldırmamız, ilkokul ortaokul, lise yâdımıza düştüğünde utançtan insan içine çıkmamamız gerekir. Açıklayayım mı? Üniversite mezunları hiç kabarmayın, hatta utanın. Çünkü bir zamanlar küçücük bebelerle o okullarda okudunuz. Hatta tüm büyükler utanın bir zamanlar çocuktunuz. Hatta unutmayın ki o okula gitmeden bile çocuk diliyle konuşuyordunuz ve şimdi şiirler, romanlar vb. yazıyorsunuz, prof, araştırmacı, arkeolog, bilim adamı olmuşsunuz. Hiç havalara girmeyin dostum, sanki biz sizi tanımıyor muyuz?
Bu gözle bakıldığında eğitim anlamını yitiriyor, gelişim ve olgunluk anlamını yitiriyor. Yaşam etki ve tepkisiyle bilinen anlamından öteleniyor utanç dağlarının ardına. Süreç inkâr ediliyor. Bu günün ve geleceğin dünlerin üzerine yapılanması, realiteye iftira oluyor. Binamızı bile yapmadan önce attığımız temel üstüne oturtmamız çok hoş bir şey değildir. Eğer geçerli ise bu saydıklarımız insan doğası, eğitimin özü, bilim ve tüm boyutlarıyla oluşum tarihi yeniden ele alınmalıdır.
Çünkü ben gelişmeyi sağlayacak başlangıcı suçlu ve saçmalık olarak görmüyorum dostlarım. Utanmak hatadan sonra duyulandır. Bazı olağanlıkları hatalar grubuna sokup ondan utanmak bence dengesiz bir kişilik gelişiminin göstergesidir. Bu ibre o düşünü kayıtsız şartsız savunanların fantastizmden taşıp fanatizm göletinde buzullaşmış beyinlerinde hiçbir zaman sanatsal kişilik oturmayacağını gösterir.
Büyüdüğümüzde “bir zamanlar çocuktuk” luğumuzdan utanacaksak, kitleleri kim oluşturacak? Toplumu oluşturacak yetişkinleri nereden bulacağız herkes “büyüyünce” bir zamanlar “küçüktü” lüğünden utanacaksa.
Buradan birazda, ‘ben artık kusursuz yazan, büyük şairim mesajı veriliyor sanki!
Benzetilir mi, benzetilemez mi? bilmem ama ben yazmışım. Paylaşmak istedim gönül dostlarımla, okuyucularımızla.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.