- 924 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
MAHZUN...
“Ben size demedim mi” diyen çığlıkları arasında, o zamanlar çok az evde olan telefona sarılıp polisi arayan baba, bilse, eğer yakalanırsak, polis tüm kışlık kömürünü ve odununu kırdırıp bodruma taşıtacak ve kalan zamanda da siyasilerde kullanacağı bütün dayak pratiklerini üstümüzde deneyip, vücudumuzun görülmeyen yerlerini mora, suratlarımızı kırmızıya çevirip salıverecek, eminim telefon etmekten vazgeçerdi.
* Öykümde kullandığım fotoğraf/resim bana ait değil, internetten alıntıdır.
YORUMLAR
merhaba
yazılarınızda gözlemlediğim yorucu ve uzun cümleler, gereğinden fazla kullanılmış tamlamalar bu anı ve öykü tadındaki yazınızda da öne çıkmış. cümlelerinizi okumak denizin hırçın dalgalarıyla boğuşmak gibi, biz boğuşurken batan güneşin o güzelim kızıllığını göremiyoruz. tabiki bu öykü Borges'in Düellosu kadar okuru derinden sarsamaz, öyle bir gayesi olmamış, ancak gözlemlediğim kadarıyla safsata yapmaktan kaçınıyorsunuz, insanlara bir şeyler anlatmayı diliyorsunuz. o halde herkese seslenin.
nitemtran
Çok hoştu gerçekten.
Ne güzel tariflenmiş eski İstnbul
Benim de bir İstanbul hikayem var, yazayım onu buraya.
Heveslendirdiniz beni.
Bol bol paragraf yapıp, yazıyı biraz rahatlatsanız var ya,
doyum olmayacak yazdıklarınızı okumaya.
nitemtran
Kalın sağlıcakla...