MUSA’YI BEKLERKEN-10
Saçlarınla öyle oynayıp cilve yapma döverim! Sevmem öyle şeyleri… Burnunu karıştırabilirsin belki, daha samimi olur, daha sıradan, daha verimli… Evet, antikayım, itirazın varsa neden buradasın! Evde olman lazım. Ben de caddede yürürken yere tükürür, tespih sallarım. Tespih salladığımı görmediysen ne yapayım yani! Belki de sallamalıyım bir şeyleri…
Elinle boynunu öyle tuhaf şekilde elleme! Saçlarını bir tarafa doğru yatırıp okşama… Burada şampuan reklamı veya film çekmiyorum. Medeniyetsizce konuşuyoruz altı üstü. Sigarayı nasıl içeyim? Başka sigara içme şekilleri olabilir, evet. Sigaranın dumanını yüzüne doğru üflemedim. Sen yüzünü bana yaklaştırdın… Sigara içen birinin kokusu berbat mı oluyor yani! Senin baban da sigara içiyordu. Demek tam düşündüğün noktaya değindim… Evet, ben senin baban değilim.
Hayır, sen kaşar bir kız değilsin, kaşar ötesisin! Ben teşekkür ederim! Doğru bazı ‘’kaşar’’ kızlar evlenince evinin kadını olur, şaşar kalırız. Tabi ki evlendiği kişi hayalindeki erkek ise. Ve erkek sabırlı ise… Evet, başımı yumuşak göğsüne koymak isterim. Yani Allah aşkına oluşturmak istediğim duygusal havayı dağıttın. Hayır, öyle yapmak istemiyorum. Tamam, özür dileme… Özür dilediğin için de özür dileme. Fazla film mi seyrediyorsun sen?
Bu iş için başka birini bulabilirsin! Sinirlenirim! Mutfak masasının konumuzla alakasını ne! Kötüsün gerçekten kötüsün Allah sana kızacak, cehennemine atacak! Hayır, Allah meraklı değil, seni cehenneme atma konusunda. Sen çok meraklısın!
Evet, Firdevs ‘’Bizler cehenneme gidecek miyiz?’’ diye bir soru sormuştu Musa’ya. Musa da şöyle karşılık vermişti hatırladığım kadarıyla, evet tam hatırlamıyorum: ‘’Ben büyük ihtimalle cehenneme gideceğim, ama sen belki cennete gidersin. Cennet ile cehennem arasında bir yerde buluşuruz o zaman.’’
‘’Sen cennete niçin gelmiyorsun Musa?’’
‘’Ben gelemem sen git! ‘Firdevs’ cennet anlamındadır biliyorsun. Firdevs cennetleri, kavramı geçer Kuran’da.’’
‘’Ama neden gelmiyorsun? Biliyorum!’’
‘’Din âlimlerin öyle karar vermiş çünkü. Biliyor musun yüz bin kişiden sadece biri cennete gidecekmiş. Bu demektir ki İstanbul’daki insanlardan sadece 150 tanesi cennete gidebilecek! Kontenjan bu kadar.’’
Anladın mı güzelim! Musa’nın bazı tahtaları eksik! Hayır, ben Musa’ya katılmıyorum bu konularda… Ya, öyle düşünmek zorunda mıyım? Musa’yı öyle konuşturdum diye Allah beni cezalandırmaz saçmalama! Sadece edebiyat, hem düşünce özgürlüğüne aykırı…
Evet, Kopenhag kriterlerine de aykırı. Ne diyorsun sen! Bunların ne anlamı var öte tarafta? Demek espri yapıyorsun… Ne olursa olsun bazı kriterlerin olması iyi. Düşünsene Tanrı zalim olsaydı ne yapardık! Allah şükür, tek Tanrımız olan Allah yeterince adaletli bize merhamet eder, eğer içimizde iyilik varsa… Allah’ım çıldıracağım, geceleri yatarken bazen sana şükür ediyorum, bazen etmiyorum. Aklıma bir şey takılıyor, diğer günün planları filan. Sen sus, sesli dua ediyorum.
Canım sen, damarlarında kan akan harika bir canlısın. Gerçekten harikasın, bir balık veya inek gibi. Sana hakaret etmiyorum ki… İnek mükemmel bir canlı, sütü filan var. Çok güzel geviş getiriyorlar… Gerçekten çok tatlı canlılar. ‘’Hayvan’’ deme hayvanlara, bana hayvan demen hoş! Hele danalar. Bazen siz kızları gördüğümde aklıma inekler geliyor. Hayır, kafayı yemedim, samimice konuşuyorum burada. O açıdan baktığımda siz kadınlar erkeklerden üstünsünüz bence, daha ruhani, daha karmaşık, daha iyi, daha verimli…
Dünya Kadınlar günün de kutlu olsun canım. Bu tarz günleri sevmem ama yine de adet yerini bulsun diye kutlamış olayım. Harika bir canlısın!
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.