- 634 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
İltifatın Gücü (öykü)
İltifatın Gücü
Artık Genç için çarşıda yürümek dayanılmaz olmuştu. Gözleri sığınacak bir yer arıyordu. Boş bir dükkân, kafe, lokanta... Yakıcı güneşten ve tüketim canavarlarından kurtulacağı bir yer, sığınak.
Sonra gözü birden, caddeye dizilmiş, içi dolup taşan kıyafet dükkânlarından farklı, küçük bir yere takıldı. Yaklaştıkça orasının, camında “kitapçı” yazan bir dükkân olduğunu anladı. İçerinin boş olduğunu görünce de direk daldı.
Malları açısından mütevazı olan bu yer, duvar diplerinde rafları, Köşelerinde kutulara dizilmiş kitapları olan geniş bir odadan ibaretti. Birde girişin sağındaki masanın arkasında, gülümseyen, mavi gözlü kasiyer kızdan. O mavi gözleri şimdi yeni müşterisine çevrilmişti. "buyurun, ne istemiştiniz?".
Genç, bu sorunun cevabını düşünmemişti, telaşa kapıldı, hemen aklına bir bahane getirmeliydi, "Sıcaktan bunaldığım için geldim" diyemezdi sonuçta. "şey… Ben…”diye geveledi. Durakladı. Müşterisinden düzgün bir cümle bekleyen kız sabırsızlanıyor, gencin telaşı daha da artıyordu. Neyse ki saniyeler sonra aklına bir bahane geldi “çizimle alakalı bir şeyiniz var mı diye soracaktım"
Gülümseyen kız kafasını salladı, kutuların yanına çömeldi, bir kaç kitap çıkardı. Sonra onları hakkında bol bol açıklamada bulunarak tanıtmaya başladı. Ama Ne yazık kafası dağınık olan genç, dinleyecek durumda değildi. Hem güneş ve kalabalık onu bunaltmış, hem de şu sıralar ailesiyle yaptığı ciddi tartışmalardan yorulmuştu. Ailesi ısrarla onun mühendislik okumasını, gencin isteği olan çizim bölümlerini bırakmasını istiyorlardı. Gençte artık ailesinin dediğini yapacaktı, çünkü bu tartışmalar son günlerde çekilmez bir hal almış, yaşıtlarından çizim konusunda da geri kalmıştı.
Kasiyer, gencin uzaklara dalan gözlerini fark edince muzipçe gülümsedi "hey, dinliyor musun?"
Genç yine biraz durakladıktan sonra dinlediğini ve şu üstünde çizim yazan kitabı almak istediğini söyledi “evet şu ikinci gösterdiğin”. Kız kitabın üstündeki yazıyı okudu “yeni başlayanlar için. Demek çizime yeni başlıyorsun"
"Aslında hayır, çocukluğumda çok çizerdim. Şimdi tekrar başladım… Ya- bir süredir çiziyorum."
Kızın gülümsemesi arttı "Çalışmalarını Görmek isterim"
Utanarak da olsa telefonunu çıkarttı, çektiği çalışmalarının fotoğraflarını açtı, kıza uzattı.
Telefondaki resimlere bakan kasiyerin deniz mavisi gözleri irileşti "vaaov, bunlar mükemmel"
"Yok canım pek beğenmiyorum” dedi genç. Yüzü kızardı ”Çok daha iyi yapanlar var"
Hayrete düşen kız "Saçmalama" dedi "Bak daha iyi yapanlar olabilir. Ama senin bu çizimlerin bile çok iyi bir geleceğin olduğunu gösteriyor."
Genç afalladı.
Hazırlıksız yakalandığı bu basit ama güçlü sözler karşısında öylece kalakalmıştı. Bir şeyler söylemek, teşekkür etmek, karşılık vermek istedi ama içindeki ani mutluluktan doğan heyecan o denli yükselmişti ki tek kelime edemedi. Ama senin bu çizimlerin bile çok iyi bir geleceğin olduğunu gösteriyor
Genç o gün ani duygular içindeyken, söylemek istediği onca şey olmasına rağmen sadece “sağ ol” diyebildi kıza. Eve gelip kendini yatağa bıraktığında artık yepyeni bir insan olduğunu hissetti; eskisine nazaran, huzurlu, mutlu, gelecek hakkında güzel hayaller kuran, kendine güvenen bir insan. Basit bir cümlenin onu bu kadar etkilemesinden dolayı bir hayli şaşkındı. Ama senin bu çizimlerin bile çok iyi bir geleceğin olduğunu gösteriyor
O’nun için Milat olan günün ardından, bütün sorunlarını unutup az daha bırakmak üzere olduğu çizime odaklanmaya karar verdi. Her gün temposunu biraz daha arttırdı, kurslara gitti, ressamlarla tanıştı, aktivitelere katıldı. Zorluklar çekti, eleştirilere maruz kaldı. Ama o her böyle durumda, kendine mavi gözlü kızın içine işleyen bakışlarıyla söylediği sözleri hatırlatıp, inancını tazeledi. Ama senin bu çizimlerin bile çok iyi bir geleceğin olduğunu gösteriyor
Ve En sonunda güzel sanatlar Üniversitesine girmeyi başardı. Kendine güveni iyice gelen genç için bu henüz başlangıçtı. Tempoyu bırakmadı ve sonucunda üniversiteyi birincilikle bitirdi. Bu onun ilk başarısıydı ama son değil, zamanla sevdiği işte çalışmanın mutluluğuyla yüzlerce uluslar arası ödül kazandı. Artık onun ismi bu dalda altın harflerle yazılmıştı.
Bütün bunların ardından gazeteciler, ona başarısını kime-neye borçlu olduğunu sorduğunda “yıllar önce rastgele karşılaştığım hayata pozitif bakan bir kıza” dedi. “Onunla karşılaştığım gün, hayattan bezmiş, ne yapacağımı bilmez haldeydim, tutkularımın peşinden gitmek istiyordum ama kendimde bu yoldan gidecek güvenim yoktu. Sonra o kurtarıcı melek gibi çıktı karşıma. Ve bana bazı sihirli sözcükler söyledi. Bu sözcükler o kadar güçlüydü ki, bulunduğum kötü ruh halinden bir anda çıkıp, hayatımın dönüm noktasında doğru seçim yapmamı sağladı.
O sihirli sözcükler gerçek bir iltifattı. Bu yüzden hiç kimsenin bana inanmadığı bir zamanda, bu basit ama güçlü sözleri söyleyip bana inanma ve güvenme cesaretinde bulunan kıza çok şey borçluyum.”
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Günlük hayatımızda kullandığımız küçük iltifatlar, bazen fark etmeden çok büyük sonuçlar doğurur, yaraları kapatır, hayatı daha yaşanabilir kılar. Siz yaptığınız iltifatı unutsanız dahi karşınızdaki bu güzel anıyı daima hatırlar. O yüzden sizi bu sonsuz kaynağı kullanmaya, etrafa yeni umutlar, mutluluklar saçmaya çağırıyorum.
Mehmet Tayfur, 2014