- 631 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Ademoğlu
Ademoğlu
Havva dahil tüm insanlar, Ademoğludur! Bir yazılım var o da "İnsan" yazılımı ve adı "Adem" nasıl ki insanın erkek ve dişisi var bu ademde de erkek ve dişi birlikte var. Adem’in bedeni bu insan yazılımının donanımı gibi! Ve tüm insanlar "Adem" yazılımından ruhsal olarak çıkar bedensel olarak da ilk insan Adem, Havva’yı çıkarır içinden ve Havva diğer insanları çıkarır! Bu kısmı değişik anlatan olur; "Adem’in eğe kemiğinden Havva çıktı!" falan derler, ya da "Adem erkek, Havva dişi; birleşince..." falan derler ama bakın Ademde iki cins var, Havva dişi; Meryem, buna örnektir kime Adem’e örnektir! Eşeysiz olarak üremesi buna işarettir.
Ademoğlunun ilk aşamalarına bakınca “Evrim” konusu gündeme gelir ki buna “Tekamül” olarak bakıyorum. İnsanın topraktan, sudan ve balçıktan yaratılmış olması konusunda dini ve bilimsel literatürde çok bilgi var! “Hayat suda başlar!” denilebilir! “Evrim Teorisi” olarak pek çok teori üretilebilir, hepsinin de ilk başlangıcı toprak ve suyun birlikteliğinden balçıktır! Toprak dişil, su eril; ikisinin cemi balçık! Evrendeki ikili sistem her aşamada gözlenir! Artı-eksi; pozitif-negatif; madde-anti madde olarak bu boyutta her alanda çalışır! Biri olmazsa diğeri de bilinmez! Evrimci görüş ile dini görüş arasında da çok ince bir çizgi mevcut. İkisi de insanın ilk maddesinde hemfikirdir. Toprak, su ve ikisinin cemi, balçık!
Evrimciler, sürece vurgu yapar ve süreci ayrıntısıyla anlatmaya çalışırlar, elbet kolay olmaz bu! Dini görüşte ise izah çok kolaydır; “Allah insanı, toprak su ve balçıktan birden, aniden yarattı!” denir; aradaki aşamaların ayrıntısına girmeye gerek görülmez! Bakın zaman konusunda yazmıştım; zaman izafidir! Zaman, feleğin dönmesiyle açığa çıkan bir izafiyettir. Yani atomların dönüşleri de galaksilerin dönüşleri de kendi zamanlarını dönüşe ve kütleye izafi belirler! Mikro alemdeki “An”, makro galaksilerdeki milyar yıllara denk olabilir! Buna dikkat edelim! Bu nedenle insanın Dünya serüveni tarladaki tohuma benzer! İlk aşaması hızlı, sonrası izafi olarak yavaşlar. Yani ahiret boyutundaki terakki ile Dünya boyutundaki terakki ayı hızda olmaz! “Dünya, ahiretin mezrası, tarlası!” olması nedeniyle ahretteki terakki de Dünya’dakine göreceli olacaktır! Yani “Ne ekersen onu biçersin!”
Dünya boyutunda üretilenler evrene dalgalar halinde yayılır! Bu bilimsel bir durum! Yani insan, bu boyutta her ne yapmış ise ahrette de onunla karşılaşacak! Yine kendine göreceli “Güzel” şeyler yapmışsa Cennet, “Kötü” işler yapmışsa Cehennem şeklinde karşısına çıkar! İnsanın bu boyutta ses, görüntü, düşünce gibi üretimlerinin tamamı, evrene dalgalar halinde yayılır. Bu dinsel literatürde “Yazıcı Melekler” ile kayda alınma; bilimsel alanda ise dalgalar halinde evrene yayılma olarak bilinir! Bu kayda alınan yaşamsal verilerin toplanması mümkündür! Bilimsel olarak bir makine ile bu veriler toplanabilir, mümkündür! Dinsel olarak da İsrafil “Sur” üfler ve herkesin zatını toplar denilir! Zat konusuna da kısaca değinmek gerek; zat, insanın yani “Ben” marifetiyle evrene yaydığı tüm yaşamsal verilerdir! Ben, ruhu ve bedeni kullanarak “Zat” üretir ve evrene yayılır bu zat! Ruh, yazılım; beden, donanımdır! Zat ne ruhtur ne de bedendir; zat, soyut olarak oluşan verilerdir! Bilgi, data gibidir! “Ben” ise O’ndan Allah’tan verilen bilinçtir! Ben, ruh da değil, beden de değil, zat da değildir! Ben, ruh ve bedeni kullanarak “Zat” oluşturur! İsrafil “Sur” üfleyerek “Zat” toplar!
Bir bina düşünün; projesi, ruh olsun (yazılım); kullanılan malzemeler de beden oluştursun (donanım); bu binayı yapmak isteyen de “Ben” olsun! Bu binanın zatı da bu binada her ne yapılmışsa (Hastane ya da otel ya da alışveriş merkezi) o işlerdir! Bakın binanın zatı; binanın sahibi değil, ruhu değil, bedeni değil o binanın kullanılmasından doğan tüm hizmetlerdir! “Bir ben var benden içeri!” İşte o ben “Zerre küllün aynasıdır, aynısıdır!” hakikatine göre bakalım. “Ben”, O’ndan ve onun aynası, aynısı gibi! Bakın buradaki “Ben”, “Zat” olan ben değilim! Yani yukarıda izah ettiğim zatım, bu ben değil! O halde “Ben” zatım oluşana kadar emanet! Zat oluşunca ise zat da bilgi, datadır! Bu dahi esmanın datasıdır! Bakın zat, somut Dünya hayatında var oldu! Evrene yayıldı! “Ben” ise O’ndan (Allah’tan) olduğu için zatın sahibi oldu ama zat, “Ben” in sahibi olmadı! “Ben” in dahi bu boyuta göreceli iki yönü var; birisi isim takmak için “Ene” diyelim olumlu yanı olsun, diğeri “Nefis” olumsuz yanı olsun! Bu ikisi birbirini gösterecektir! Yani ene olmaz ise nefis de olmaz, nefis olmaz ise ene de olmaz! Bu nedenle bazı alimler “Nefis öldürülemez!” demiştir! Nefis ölürse ben de ölür o zaman zat da oluşamaz! “Şeytan bunun neresinde?” diye sorar iseniz; şeytan, nefsin içinde! Bu ayrıntı iyi anlaşılır ise imanın bilinçli olması konusunda çok yol alınabilir!
Son tahlilde; “insan” denen “Adem” adlı yazılımın milyarlarca kopyası çalıştı ve milyarlarca “Zat” üretildi. Ne ile üretildi? Allah’tan emanet “Ben” in bu “İnsan” yazılımını “Adem” bedeninde donanımında kullanılması neticesinde üretildi! Bu zatlar, sur üflenerek toplanır! Zatı güzel olanlar Cennet, zatı berbat olanlar Cehennem boyutuna sokulur! Yani bu iki boyut da şu an üretiliyor!
Saygılarımla,
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.