- 609 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Düşüncenin Sefaleti
Seçim beyanında “yalana, talana, irtikâpa, yolsuzluğa son”. Deyip te iktidarı içinde yolsuzluğa damardan girdik deyişlerle beyanda bulunup kendi yolsuzluğu ortaya çıkanda; “bu Allah’ın alanına girmektir. Suç işleme özgürlüğünü engellemektir”. diyen hezeyana dönüşmektedir.
Siz; “yollar yürümekle aşınmaz diyebilirsiniz”. Bu söylem söz, güncel bağıntıyla doğru ya da yanlış olabilir. Ama bu söz temelde bir fikirdir. Çünkü yürüme siyasete, siyasetin ürettirme ve paylaştırma tutumuna karşı hukuksuz olduğu söylenen şeye karşı hakkınız olan bir eylemdir.
Siz yöneten oluşla bu yürümeyi ciddiye alıp, eylemin muhataplarıyla görüşürsünüz. Ya da “yol yürümekle aşınmaz” deyip yürüme yapan eylemi görmezden gelirsiniz. Bu yürümenin sonucuna muhatap olup katlanırsınız.
Bu fikir güncel süreç üzerine tartışılabilir. Bu fikrin hem doğru olması hem yanlış olması ortaya konabilir. Tüm boyutlarıyla bu bir fikirdir. Daha uçak icat edilmeden, uçakta suç, cinayet işlemenin “özgürlüğü!” tanımlanamaz ve kimseye verilemez!
“17 Aralık operasyonları; Günah işleme özgürlüğüne müdahaledir. Allah’ın hududuna müdahaledir. Sen günah işleyemezsin diyemezsin. Günahsızlık talep hakkı, insana verilmemiştir. Tövbe hakkı verilmiştir. Tövbe edecek kul yarattım. Hayır, sen günah işleyemezsin deme hakkı yoktur”
Dehşet verici bir söylem. Neresinden tutsanız elinizde kalır bir söz. Ve bilgisizlik. Fikir olmamak, fikir özgürlüğü sayılırsa; bu özgür bir fikirdir! Üstelik te günah işleme özgürlüğünü! ortaya çıkarmanın da bir günah işleme özgürlüğü! olduğunu bilmeyecek kadar dehşet verici söylem.
Fikir nasıl fikir olur? Fikir yanlış olabilir. Fikir doğru olmaya bilir ama yine de fikirdirler. Yukarıdaki söz yanlış olduğu için doğru olmadığı için fikir değildir denmiyor. Aksine fikir olmadığı için fikir değildir deniyor.
Toplumlar ve fikirler bir referans bağıntı üzerine otururlar. Bu söz 17 Aralık 2013 tarihini ifade edişle o günkü toplumsal sürece referans getirilmiş demektir. Böyle olunca sanki fikir gibidir. Fikrin konutlarına bakınca fikir olmak bir yana, toplumsal sürece göre deli saçmasıdır.
Toplum üreten, paylaştıran, yöneten vs. ilişkili bir süreç ortaya koyar. Toplum bu sürecin yaşanmalarını da adım adım kılgın deneyim oluşun dengelerini ortaya koyarak; hem akıl fikirlerini oluştururlar. Hem de o toplumun hukukunu oluştururlar.
Hiçbir akıl fikir önceden verilmemiştir. Ve atalarımız tarafından da akıl bilinemezdi. Söz gelimi elektronik konusundaki akıl fikir bize önceden verilmiş değildir. Bu yüzden cep telefonunun müşerrefliği günümüze aittir.
Atalarımız bu ve bunun gibi akıl fikrin hiç birini bilmezdi. Söz gelimi günümüzden 12 bin yıl önce köleciliği, hırsızlığı, haramı dahi bilmezdi. Ne de olsa kimseye böyle bir akıl fikir, bırakın aklı fikri; gelişmiş bir konuşma dahi verilmemişti.
Einstein’daki, Edison’daki; kısaca insandaki akıl fikir toplumsa gücün ortaya koyduğu bir akıl fikirdir. Bu gün Dünya benzeri 700 gezegen keşfedildiyse bu insana verilen akıl fikirden ötürü değil, toplumsal gücü kullanımından kaynaklı bir akıl fikirdirler. Toplumlar olmasa Einstein’in aklı olmazdı. Eistein pigmeler içinde doğsaydı, Eintein aklı asla bildiğimiz Einstein aklı olmazdı.
Bu bağlamdaki toplumsa gücün kullanımı ÖZGÜRLÜKTÜR. İnsan toplumsa güç sayesinde özgür ve uzayda gezmesini yapar. Yine bu toplumsa güçle ancak özgürlük olası olur. Ve bu gücün kullanımı özgürlüktür.
Üreten ilişkiniz ve üreten teknolojiniz yokken, hiç kimse size araba kullanma aklını vermez. Traktör gaz pedalını da kimse akıl ve bilgi diye size ifade edemez. Özel mülkiyet ilişkiniz olmasa, ne hırsızlığınız; ne gaspınız, ne günah işleme(!) özgürlüktü hezeyanınız olmazdı.
Üretim ilişkilerinden ve üretim araçları üzerindeki çarpık ilişkilerden ötürü yaşantılarsan ahlaksızlık, günah dediğimiz şey ve akıl bu sürecin bağıntı ilişkilerini okuyuşla, sürecin öznel yansıtılmasına fikir diyoruz.
Başata ne üreten ilişkileriniz vardı, ne bunların çarpık ilişkili yansıması olan suç ve günahlar vardı. Bütün çarpıklığına rağmen ne bu günkü üreten ilişki saltıktır. Ne de günah işleme (!) özgürlüğü denen safsata akıl fikir oluşla saltıktır. İnsanlık bu bağlamda hiç günah işlenmeyen ortaklaşa yaşamın içindeki bir süreçten geliyorlar.
İhale süreçleri ortaya konmadan kimse size ihale irtikâplarını ve ihale özgürlüğünü (!) öngöremezdir. Kısaca süreçler oluşmadan onların çarpık bağıntıları ortaya konmadan günahın işlenip işlenmemesi, bize önceden söylenmiş bir özgürlük(!) değildir. Üretmeden özgür olamazsınız. Üretirken de köleleşirsiniz.
Günah işleme özgürlüğü var denişin mantığına göre! Siz günaha engel olursanız Allah’ın hudutlarına giresiniz, denişle; teröristleri, katilleri niye deşifre edipte cezalandırıyorsunuz? Size vaki tecavüze niçin engel oluyorsunuz? Demeyeceğim. Bırakın adamın günah işleme özgürlüğü gerçekleşsin; deme salaklığını bile göstermeyeceğim.
Böyle olsaydı her Mazhar Osmanlıkların söylediği bir fikir olurdu. İnsanın aklının işleyişine baktığınızda toplumsal yaşam biçimlerinin pek çok ipuçlarını hep görürsünüz.
Yeryüzünde hiçbir toplum suç işleme özgürlüğü üzerine ne ittifak eder, ne suç işleme özgürlüğü üzerine kurulur. Öyle olsaydı hukuku olmazdı. Hukuku olursa dürüstlükler suç olurdu. Tecavüz etmeme, çapul yapmama, insan öldürmeme vs. suç olurdu!
Toplumlar zorunlu üreten ilişkilerini, bunların düzenlenmesi, üretimin paylaşım şeklini, can güvenliğini ve yönetilme gibi süreçleri esas alan ittifaklar nedeniyle bu ittifakların akıl olmasıyla, bugüne gelmişlerdir.
Toplumun bozuk gelir dağılımı hırsızlığın kaynağı oluşla hırsızlık ve cezası tanımlanmıştır. Siz; “hırsıza ceza vermeyelim çünkü hırsızlığı toplumun bozuk gelir dağılımıyla, işsizlikleri yaratıyor” derseniz bu fikirdir. Yanlışta olsa, referansı, yaşantılaşması toplum oluşla fikirdir.
Ya da; “hırsız hırsızlığın cezasını çekmelidir. Çünkü çalışan kazanır. Hırsız çalışmamıştır. Çalıştığını da çarçur etmiştir. Bu nedenle aç kalınca hak etmediği ve emek vermediği bir elde edişte bulunmuştur. Bu da suçtur. Suçun da cezası olmalıdır” demeniz de bir fikirdir. Yanlışta olsa, doğru da olsa fikirdir. Akıl, fikir güncel düzlem içinde toplumsal işleyişlere referanslı oluşla fikirdir ve tartışılırdırlar. Yukardaki absürtlükler toplumsal yansıma öngörülü olmayışla fikir ve düşünce değil, öylesine bir beyin ifrazıdur.
Toplumlar olmadan önce, kimse kimseye akıl vermiyor. Akıl da kimseye verilmiş değildir. Toplumun geleneği göreneği uzun süre toplumların hafızası ve deneyim zenginliği oluşla akıl toplumdan kişilerine yansıtılmıştır. Toplumsal olmayan akıl her şeyde vardır.
Özgürlük önceden tanımlanmış insanlıkta bu tanıma göre inşa oluyor değildirler. Bu nedenle referansı yere basmayan bağıntısı yaşam ilişkisinden çıkarılamayan akıl fikirler, kadük düşüncesizlik oluşla düşünememenin sefaletidirler.
06.03.2014
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.