- 1655 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Umudunu Yitirme.!
Geçen, çok samimi olduğum bir abim bana telefon etti.
Ablasının kendini bıraktığını, durumunun iyi olmadığını, belki benimle konuşursa moralinin düzeleceğini söyledi.
Müsait olup olmadığı mı, eğer kabul edersem gelip alacağını söyledi. Bende elimden birşey gelirse ne mutlu bana deyip, kabul ettim.
Derken, gelip arabayla bizi aldı. Annem ve ben Evlerine gittik. Beni gördüklerinde, küçük çaplı bir şaşkınlık oldu tabii.
Daha önce, ablasının hastalığının “Liposarkom” olduğundan bahsetmişti. 8 ayda birçok ameliyatlar geçirmiş olmasına rağmen tekrarlamış, bu da onu umutsuzluğa itmişti…
Asuman abla geldi, görüştük. Çok moralsizdi ve içine kapanmış, yaşama küsmüştü.
Biraz ben biraz annem konuştu.
Yaşadıklarımızı anlattık.
Tüm aile dizildi karşımıza oturup bizi dinledi, annem ve ben hastalığımla nasıl savaştığımızı anlattık. Biz anlattıkça, ailenin diğer bireyleri de tasvip ettiler. Merak ettiklerini sordular.
Diğer kız kardeşi hayatla nasıl barıştın” diye sordu.
Annemin ve Dernek arkadaşlarımın çok desteği olduğunu ve en ufak şeylerle mutlu olduğumu anlattım.
Daha sonra, İntihar etmeyi düşünüp düşünmediğimi sordu.
Bende, İlk dönemler yani kabullenme evresinde.
Çatalla intihara kalkıştığımı anlattım, Gülerek.
“Bir insan çatalla kendini nasıl öldürmeyi düşünüyosa artık, evet, ben öyle bir saçmalık yaptım, ah çocukluk; Aklıma geldiğinde bile hâlâ gülüyorum… (:
Sonra, bu yaptığımın büyük bir hata olduğunu fark ettim. Bu pes etmek olurdu, ben kolay pes etmeyi sevmezdim.
Eğer, bu dünya yalandan ibaret ise o zaman, bu hastalıklarda bir yalandan başka birşey değildi.
Bende Yaşama kafa tuttum, bir şövalye gibi savaştım, direndim.
“Hiç bıkmıyormusun?” diye sordu. Asuman abla.
Bende “Her insan bıkar dedim. Ama ben bıktığım zamanlar, uzanırım, penceremin önüne bulutları, o engin masmavi gökyüzünü izlerim, ne zaman tutsak olduğumu hissetsem bulutlar özgür olduğumu söyler bana” dedim.
Sıkılmamak içinse kitap okuduğumu, bilgisayarla zaman geçirdiğimi, dışarı çıktığımı söyledim.
İnsanların bakışlarının, beni rahatsız edip etmediğini sordular, başlangıçta rahatsız ettiğini ve sonraları bunu eğlenceli bir hâle getirdikten
Sonra aştığımı anlattım, şimdi ise bakan insanlara tebessümle karşılık veriyorum.
Kısaca aklınıza gelebilecek herşeyden konuştuk.
Tüm bu konuştuklarımızdan sonra, Asuman ablanın morali düzelmiş gibiydi ki; (umarım öyle olmuştur.)
Ve umarım anlattıklarımla ona örnek olmuşumdur.
Umarım, bunlar iyi bir başlangıç olur çünkü yaşama tutunması gerek! En azından çocukları ve 8 aylık kızı için hayata dört elle sarılması.
"Biraz umut biraz, mutlulukla herşeyin üstesinden gelir insan."
Umudunu yitirmek asla bir getiri sağlamaz insana, tam aksine insanı tüketir, biz farkında dahi olmadan!
Çünkü, İnsan Umudunu kaybedince herşeyini kaybeder. Aslında, umudumuzu kaybettiğimiz zaman, gücümüzün tükendiğini bile hissetmeyiz…
Bir gemi doğuya gider, diğeri batıya esen aynı rüzgârla hangi, yöne gideceğini rüzgâr değil yelken belirler.
İnsan kendi gemisinin kaptanıdır, ister mutluluğa gider, ister mutsuzluğa, ister umuda ister umutsuzluğa! Ama sonuçta gider, Yeterki insan gideceği yeri belirlesin.
İnsanın en büyük düşmanı kendisidir, asıl alt etmesi gereken de odur. Umutsuzluğu yaratan da, insanın ta kendisidir.
Herzaman bir umut vardır.
Mesela; kuşlar nekadar özgürler değil mi?
Ben kuşlara baktığım zaman içimi bir umut dalgası kaplar, kanat çırpışlarını hayranlıkla izlerim. Hayatın bu güzelliklerini
Görmekten umut verici daha ne olabilir ki?
Bir karıncayı örnek almak bile, umutsuzluğun kırıntılarına takılı kalmaktan kurtarır insanı. Karınca yuvasının, etrafındaki yemleri ne kadar dağıtırsan dağıt, karınca hiçbir zaman mücadele etmekten vazgeçmez. Çalışmaya devam eder. Mücadele etmek vazgeçmemek, umudunu yitirmeyişinin, en güzel örneğidir.
Bu en güzel örnek, karıncaların özünde hep saklı kalır. Yeter ki insan umudunu yitirmesin.
Şimdi bu yazıyı neden yazdığıma gelince;
Ben bu yazıyı hastalığını yendiği zaman okuyup torunlarına anlatacağı bir”anı”olması için yazdım.
Ben bu yazıyı, umudunu yitiren insanlara yazdım…
Dilerim, bir an önce sağlığına kavuşur, iyi haberlerini alırız.
Sevgi ve saygılarımla.
“Herzaman dediğim gibi mutluluk daima sizinle olsun.”
Mehmet Ali Güçlü.