Leblebi Tozu
Güneşin kızgın sıcaklığından korunmak için yine güneş etikisiyle merdivenlere vuran çatının gölgesinde oturmuş annelerinin oyalanmaları için verdiği leblebi tozu ile eğlenmeye çalışıyor ve hasbelkader bunu becerebiliyorlardı.Gülüşmelerinin dolayı, ağızlarından fırlayan leblebi tozu parçacıkları,annelerinin tavuklara su vermek mahiyeti ile merdivenin hemen yanıbaşına koyduğu yarısı çamura batmış içinde buharlaşmaya yüz tutmuş su bulunan tasın içine kadar gidiyor ve suya ulaştıktan sonra tekrar parçalara ayrılıyor ve tasın dibine oturuyorlardı.Bu tasın dibinde bariz şekilde belli olan birikinti onların yaklaşık olarak iki saattir burda oturup bu işi tekrar tekrar yaptıklarının bir göstergesiydi.
Artık zaman epeyce ilerlemiş velhasıl güneş yakıcılığını bir nebze de olsa hafifletmiş.İçeriden son yarım saattir annelerinin açtığı radyodan arada kesilmelerine rağmen hoş bir melodi yükseliyordu.
Bir ara kardeşinin boğazına kaçan leblebi tozu parçası nefes alma yetisine kısa bir süre ambargo uygulamıştı yahut ona öyle gelmiş olacak ki nefes alamıyor arada derin öksürüyordu.
Bu durumdan telaşlanan ağabey annesinden bir bardak su istedi ama müziğin büyüsüne kapılan anne çocuklarının kendisine seslendiğini duymuyordu bile.Artık bu durumdan daha fazla tedirgin olan ağabey ses tonunu yükselterek annesine seslenmeye başladı ,su istiyordu ’Kardeşim ölüyor’ gibi nidalar atmaya başladı sonunda büyünün etkisinden bir bıçak darbesi almışçasına kurtulan anne o sözleri idrak etmeye başladı ve ne olduğunu anlamak amacıyla var gücü ile koşmaya başladı.Ayağı kapının eşiğine takıldı,nahoş bir durum olacağı belliydi,soludukları havada acı bir koku vardı ve oldu,anneleri hızını alamayıp takılmanında etkisiyle çocuklarına doğru ayarsız bir hızla ilerliyordu,onlara zarar vermemek için son bir kıvrılma hareketi daha yaptı ama bu sefer kendisi mükemmel bir acı içinde buldu kendisini.Dokuz basamaktan baş aşağı uçar şekilde düşmüş ve kafasını çamuru örtmek için kapıya dizdikleri taşlardan büyük ve beyazımsı olan taşa çarpmıştı.Hiç hareket etmiyordu,çocuklar bir süre ne yapacakları konusunda kararsız kaldılar ,üç beş saniye sonra küçük olan ağlamaya başlamıştı bu durum daha bir bunaltmaya başlamıştı havayı.Ağabey hemen yerinden kalkarak annesine doğru koştu ama çarpmanın etkisiyle annelerinin kafasından akan kanı görünce bir an sendeledi sonra gözü annesinin başını çarptığı taşa ilişti ve dişlerini sıktı çünkü taşın üzerinde annesin kanı ve saçı vardı.Anne hızla kan kaybediyordu ve şuurunu yitirmişti baygın yatıyordu, bir an evvel kalkıp yardım çağırması gerekirken onu yapmıyor ve olan biteni izliyor anlamaya çalışıyordu.Kardeşinin ağlama sesleri git gide yükseliyordu ve bu ses onun ruhunu bedeninden itiyordu sanki.Sonra başını bir an yere eğdi ve o sarsıntı da kim tarafından devrildiği belli olmayan tavukların su içtikleri demir tasa gözleri ilişti.’Leblebi tozlarını kim koydu buraya’ diye düşünüyordu onların ağızlarından sıçrayan parçacıklarla bu birikintinin oluşabileceğini idrak edemiyordu.
....
YORUMLAR
Devamı olacak herhalde.
Meraklandık şimdi.
Umarım anneye bir şey olmamıştır.