- 483 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
DEĞİRMEN
DEĞİRMEN
Sabah ezanıyla birlikte kalktı. Abdestini alarak namazını huşuyla eda etti. Ellerini açarak umutla dua etmeye başladı. Tek ümit ve rica kapısından, O’nun Rezzak isminden rızık istedi. “Amin” deyip, ellerini yüzünde epey bir süre tuttu. Bir taraftan günlerce dua ettiği halde; niçin duasının kabul olmadığını, çevredeki köylülerin buğdaylarını ille de kasabadaki fabrikada öğüttüklerini düşündü, düşündü...
Neden sonra korna sesiyle irkildi. Ve içinde şüpheli bir umut doğarak “herhalde şimdi” diye geçirdi içinden. Kendisinden beklenmeyen bir çeviklikle fırladı ve gacıırt diye yılların kanatlı kapısını açtı. Karşısındaki traktöre sevinçle baktı. “Allahım, şükür sana işte geldiler” diye düşünürken birden içinde bir korku belirdi. Traktörden inen Mustafa’yı seçmeye çalışırken Mustafa sırtındaki buğday dolu çuvalı kapının yanında bir yere koydu ve:
- Osman Emmi, bu çuvalı fazladan almışız, kasabada bize yük olmasın; köye dönüşte alırız.
- ! ?...
Osman Emmi ne olduğunu anlamadı bile. Duygularıyla hesaplaşmayı sonraya bırakarak traktördekileri süzmeye çalıştı. Traktördekiler güneşi karşılarına almış, gözlerini kırpıştırarak kendilerine bakan Osman Emmiye kaçamak kaçamak bakıyorlardı. Osman Emmi bir suçlu yakalayacak gibi , öbürleri de yakalanacak gibi duygu alışverişinde bulundular. ” Şu bakışlarını kaçıran asker arkadaşım değil miydi? Şu buğday çuvallarını kendine siper eden hacı arkadaşım değil miydi? Şu buğdaylarını fakir diye yıllarca bedelsiz öğüttüğüm sıskaların Süleyman , onun yanındaki geceleri beni yatağımdan kaldırıp yalvar yakar buğdayını öğüttüren Kır Bekçisi Deli Hüseyin değil miydi?...”
Osman Emmi bu duygular içinde boğuşurken; bu sözsüz alıverişten habersiz, umursuz gençlerin patırtıları arasından tiz bir sesle irkildi:
- Değirmenci dayı buranın modası geçti, kapat burayı, kapat!
Traktördeki ihtiyarlar hoşlanmadılar bu sözden. Ama gençlere müdahale etme gücünü çoktan kaybetmişlerdi. Gençler her zaman vardı ama şimdiki gençler freni olmayan araba gibiydiler.
Traktör büyük bir homurdanmayla çalıştı. Değirmen ve değirmenciyi tozlar içinde bırakırken, asker arkadaşının söylediği “Hey gidi Osman, zaman bizim gençlerimizi de, değirmenimizi de elimizden aldı, sen ise hala direniyorsun.” sözünü kimse duyamadı. Değirmenci Osman Emmi, kapısının önüne konan emanet çuvala bakarken aklı hep traktördeki buğday dolu çuvallardaydı. Birden döndü, değirmene yıllarca, sabırla akan suya bağırdı: “Neden!? Neden!?” Sonra değirmen taşının yanına gitti Onun kulağına fısıldar gibi yavaşça:
-Sen buğdayları öğüttün de ben insanları öğütemedim...
Selahattin Cansız.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.