- 1640 Okunma
- 3 Yorum
- 1 Beğeni
… GÖZLERİN DENİZ FENERİ GECELERİME…
sen ürperirken gecenin koynunda
ben sende alev alıyorum
sen sararken cümlelerinin üstünü gülüşünle
ben dize dize kahroluyorum.
…
Akşam oldu, canımın diğer yanı da karanlıkta kaldı. Bir sessizlik çöktü dualarıma. Bu acılı sessizliği bozar mısın avuçlarınla ? Canımın diğer yanı iyice çöktü gitmenin ağırlığından. Gel/e/medin. İçinden çıkamayacağım bir sensizlikle ne yaparım ben ? Nereye giderim bu miâdı dolmuş aşkla? Yağmurlu bir bahar günü sislenen camların ardından buğulu bir sesle fısıldadım arkandan; aramızda kilometreler olduğu halde. Duymadın. İçimde koyulaşıp ,katılaşmış hatıraların çözüyorum düğmelerini bir bir... Kendimde yer arıyorum senin için ,en ücra köşelerimde. Boğazımda koca bir düğüm … Ne diyebilirim ki ? Tıkırtılar… Derinden derine gelen, ilk anda ne olduğunu pek çıkaramadığım bir hüzünlü müzik… Bir sigara mı yaksam acaba ? Göz kapaklarıma yıldızlar iniyor. Sükûtum yerleşiyor dudaklarımın kıyısına . Kısa soluklu nefeslerimde arıyorum seni şu an. Şu gecenin lekesiz yüzünü kirletmeden korkularımdan kaçmalıyım . Kaçmalıyım ama, sessiz bir nar çatlağından kızıl-mavi bir karanlık akıyor yavaş yavaş ruhuma. Bana kaçmayı öğretmiştin. Teşekkür ederim . Yavaşça giriyorum buz gibi yatağıma. Dikiyorum gözlerimi tavana. Gözlerim üşüyor. Dönüyorum sırtımı sana, sanki yanımdaymışsın gibi. Kırgınım, küsüm çünkü… İçimin bayırlarına gidiyorum. Pembe-mavi mineli çiçeklerin etrafını otların iyice çevrelediği yüreğime birkaç harflik gülümseseydin n’olurdu sanki ? Binmeyi bile unuttuğun bisikletle gezseydin üzerimde yalpalayarak. Bak ! Üşüdü zaman içimin koridorlarında sensizlikte. Suratım asılıyor. Bir anda kendimiz şehrin beton duvarları arasında buluyorum. Boyu göğe değen evlerin kasvetleri sarıyor ruhumu bir cendere gibi. Sen gelmedin. Hiç değilse , Güneşin içinde oynadığı bir ince belli bardakta sıcacık çay olsaydı şimdi. Üzerime bulaşıyor dalgınlığım. Sokak lâmbasının hafif ışığından tüllenen gölgeleri altında eğiyorum başımı gönlümün darağacına. Biliyor musun ? Yıldızlar kaç gecedir pırıl pırıl. Kırılmışlığım kanatıyor sesimi. Sızım sızım sızlıyor sensizliğim, anlıyor musun ? Sıkıntı içimde kapkara, kocaman bir yumak oluyor, büyüyor, büyüyor ve boğazıma doğru yükseliyor. Yükseldikçe nefesim kesiliyor hızlıca. Bu karanlık, ah bu karanlık, ah içimin mavi kelebekleri…peki size ne oldu ? Neden birer kanatlarınız kopuk ? Neden yerde çırpınıyorsunuz can hıraş bir vaziyette ? Kim/ler yaptı bunu sizlere ? Neden ellerim titriyor ve üşüyor ? Neden su yürüyor gözlerime ? Sızlıyorum. Sona doğru hızla yaklaştığımı hissediyorum. . Şizofren, bitmeyen baş ağrılarım tutuyor gene. Dar gelmeye başladı bu yatak ve düşünceler. Ter içindeyim. Derin nefes alıp vermelerde rahatlatmıyor beni.
…
Susuyorum çığlıklarımın sessizliğinde
Dardayım
Zordayım
Anlayışsız bir mavinin kıskacındayım
Hasretin uçurumuna park ettim
Seni bekleyişimin adı ; mavi
Keşke, çıkıp gelsen…
Yapışsan ağıtlarımın yakasına
Sürükleyerek götürsen beni yanında
Keşke…
Keşke…
…
Gözlerin deniz feneri gecelerime
Süleyman altunbaş…Bafra…saat:00:22…28 şubat 2014
YORUMLAR
Sayfanızı ilk ziyaretim çok etkilendim , mükemmel bir anlatım.
Kutlarım.
ılıkyağmurlar
oldukça uzun süredir bu bölüme girmemiştim.Umarım bu yazım ulaşır size.Çok değerli yorumunuz için teşekkür ediyorum..
saygılarımla
ılıkyağmurlar
motive edici yorumunuz için tşk ediyorum..
tebessümlerimle