- 951 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Kare Çikolata
Zaman zaman geçmiş takılır gözlerime. Hani sokaklarda akşamladığımız, annemizin akşam ezanı okununca eve zor aldığı ve en çok da büyümek için sabırsızlandığımız günler. Öyle şimdilerde olduğu gibi her köşe başı marketlerin olmadığı olsa bile önünden leblebi tozu almak için geçtiğimiz günler.
Memur bir ailenin dördüncü çocuğuyum. Durumlar ne çok parlak ne de kötü. Kendi yağımızla kavrulan, borca harca düşmeden geçinebilen bir aileydik şükür ki.
Memur demek ayın on beşine mahkum olmak demek ve memur çoçuğu olmak da öyle. Ayın on beşi olduğu zaman akşam olmasını ve babamın eve dönmesini büyük bir sabırsızlıkla beklerdim. Ama benim derdim elbette ki tüp parası, evin kirası, faturaların hesabı değildi. Babam eve geldiğinde elinde evin aylık ihtiyaçlarının olduğu poşetler olurdu ve o poşetlerin birinden mutlaka bir adet kare çikolata çıkardı. Bu babamın her ay bize yaptığı en güzel jestti ve bu yüzden sabırsızlanırdım. Nihayet o çikolata poşetten çıkar, o an gözlerim kocaman açılır ve babam onu televizyonun üzerine bırakırdı akşam yemeğinden sonra yenmek üzere.
Nihayet o çikolata poşetten çıkar, o an gözlerim kocaman açılır ve babam onu televizyonun üzerine bırakırdı akşam yemeğinden sonra yenmek üzere.
Bir an önce o yemeğin yenmesini isterdim ama ne ben ne de diğer kardeşlerim elimizi uzatamazdık. Ve nihayet yemek yenir ve iple çekilen o vakit gelirdi. Babam hepimize tek tek paylaştırırdı çikolatayı ve o anın mutluluğu hiçbir şeyde yoktu.
Yıllar geçti, hepimiz büyüdük. Evin en küçüğü olan ben bile otuz küsur yaşıma geldim. Şimdi bende ayın on beşini bekliyorum. Bende faturalarımı ödüyorum ama artık çikolata almak için bir ay beklememe gerek kalmıyor. Ne zaman canım istese önüme gelen ilk markete dalıyorum ve çeşit çeşit marka ve tattaki çikolatalardan alabiliyorum. Hemde bir tane bile değil birkaç tane. Üstelik paylaşacak kimse de yok. O koca çikolata şimdi bir bana ait.
Ama niyedir bilmiyorum, şimdiki çikolatalarda o eski lezzeti bulamıyorum. Acaba paylaşmadaki mutluluk mu vardı onlarda. Yoksa babamın elinden almanın mutluluğu mu? Bilmiyorum.
Şimdi kardeşlerimde uzakta babamda bir çikolatalar yakın. Onlarda artık eskisi gibi mutlu etmiyorlar.
Çikolatalar daha azdı eskiden ama biz daha mutluyduk…
YORUMLAR
Çikolata denince akan sular durduğu için midir nedir bende ilgimi çekti yazınızın başlığı ve okudum bütününü keyifle.
Herşeye çokça sahip olmak mutlu etmiyor insanları sanırım ; onların elde edilişi esnasındaki duyulan heyecan yaşanılanın tadını belirliyor.Direkt sonucu çalışma yapmadan elinde bulan, istediği an canının istediğini bulabilme ve yiyebilme gücü olan, eskiden yasak olan sınırlamaları kabul etmeyip bunu hergün farklı tadlarla yaşamında heyecan haline getirmeye çalışan bizler şunu unutuyoruz ki yaşamda sevdiğimizi düşündüğümüz sonuçlar aslında bize o kadar da zevk vermez; sadece o sonuçları elde etme aşamasında yaşadıklarımız sonucun değerini arttırır.istenilenin elde ediliş süresi uzadıkça veya sunumda paylaşım oldukça ( çikolata gibi) hisler doruklara ulaşır. Bu süre kısaldıkça, ( marketten canının istediği an çikolata almak gibi )sonuca çabuk gidildiğinden arzu edilene ulaşıldığında hissedilen tutku ve tad azalır...
Özetle
Suç günümüzdeki çikolata da değil bence :)
Sevdim yazınızın beni ulaştırdığı yerleri...
Yüreğinize sağlık
Saygılarımla
sessizliğe haykırış
Sevgilerimle...