- 1019 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
AVRASYA’YA SELAM
“SELAM
Sabahattin ALİ
Yatağın içinde dönerek güneşin yüzüme vurmıyacağı bir köşeye kaçtım. Faydasız! Birkaç dakika sonra keskin bir ışık beni olduğum yerde buluyor ve yüzümü, ensemi yapışkan bir tere boğuyordu. Bu sırada yattığım otelin altındaki kahvenin gramofonu da uykuya devam yolundaki son irademi kırdı. Boğuk sesli bir hanende avaz avaz:
Gözlerine sürme çek,
Kına yak parmağına!
diye bağırıyordu.
Kalktım, giyindim ve beni bu küçük kasabada alıkoyan serseriliğe için için güldüm.
Bursa’da bir ahbabı görmek ve bir müddet edebiyattan başka mevzularda konuşmak için yola çıkmıştım. Yalova’da oldukça rahat bir kamyona yerleşmiş ve bir sürü tehlikeli ve güzel kıvrımlardan sonra Orhangazi "namı diğer Pazarköy"e gelmiştim. Bu küçük kasabaya inerken uzaktan gördüğüm İznik Gölü beni garip bir cazibe ile kendine çekti. Hiç sebep yokken otobüsü kaçırdım ve burada kaldım. Muayyen kaide ve mantıklara tabi olarak geçen hayatımda bu güya mühim bir kahramanlıktı.
Fakat menfaatlerin, ince hesapların emir kulu olmaktan kurtulmanın ve aklıma eseni yapıvermenin verdiği rahatlık ve gururun ömrü uzun sürmedi. Daha uğrunda yolumdan kaldığım İznik Gölü’ne giderken canım sıkılmaya başladı. Göle yaklaşınca yolu şaşırarak sazlıklar, bataklıklar arasında kayboldum. Güç hal ile ulaştığım sahil de bana fevkalade bir manzara arzetmedi. Her büyük su kıyısı gibi bir miktar kum, bir miktar çakıl ve rüzgarın şiddetine göredalgalanan manasız bir satıh! Yegane yenilik bu suyun tuzsuz olduğunu bilmekten ibaretti.”
İlk kez bir alıntı ile yazıma başlıyorum. Yazımın başında neden bir alıntı ile girdiğimi yazımı okuyunca anlıyacaksınız. Ben bir Orhangazi’liyim Orhangazi’li olmak nedir bilirim. Tarlada karasabanda çalışıp alnının terininin karşılığını alamadan borç batağında yüzen köylünün halini bilirim. Aldığı zeytin parasını bar pavyonda bir gecede harcıyan zavvallıların kanına nasıl girildiğini gördüm. Her gece nasıl başkasını tuzağa düşürüp cebindeki paraya konacağız diye fikir yürütenleri gördüm. Cumartesi alemlerini kuytu köşelerinde şaman ayini yapar gibi sabahlayanlara şahit oldum. Bunları neden yazdım biliyormusunuz? Durun söyleyeyim; Sabahattin ALİ’yi nasıl bilirsiniz, benim bildiğim solcu Türk komünist’i,Hatta bazı sağcılar tarafından mükemmel Türkçe’ci olarak bilinir. Bende size bilmediğiniz bir yönünü anlatayım. Sabahattin ALİ aslında Aynı çhe Guevera gibi alkol ve esrar kullanan bir kişidir. Başlık ile yazının ne alakası var diyebilirsiniz. Ama sabırla okursanız anlayacaksınız. Bilindiği üzere Avrasya terimi ilk kez medyada yer alması Rus-Çeçen çatışmalarının olduğu dönem Avrasya feribotunun kaçırılması ve Uğur Dündar’ın Kahraman gazeteci nidasıyla feribota inip röpörtaj yapması ile başladı. Bizim Türk Çhe’leri Çeçenistan’da devrim yapmak istiyor,ancak dünya medyası bu dramı görmüyordu. Hikaye buydu ancak Abdli silah tüccarları cayır cayır silah satışı yapıyordu. Orhangazi’den yola çıkmamın en başlıca sebebi Orhangazi’nin tarih boyunca jeopolitik konumu çok farklıdır. Kaçakçılık yollarının en belli başlıları buradan geçer. Eski ipek yolununda geçtiği ilçemizin önemini saymakla bitiremeyiz. Osman Sınav’ın dizilerinde anlatmaya çalışıpta beceremediği zihin kontrol operasyonunu yöneten Avrasyacı cuntanın başında kim olduğu bilinmez ancak Aleksandır Duglin’den Nursultan Nazarbayev’e uzanan zincirin Türkiye ayağında hangi kurum ve kuruluşların olduğu tartışmalıdır. Cemaatcıların elinini kolunu sallıyarak gezdiği coğrafyada Aşkenazi yahudilerine hizmet eden büyük isralin içimizdeki maşaları milletin kanını emmekte olduklarına şahit olmaktayız. Bu Avrasyacı gruhun etnografya ve yerel tarihçilik,arşivcilik gibi adlar altında kayıt tutmaları kolay yoldan para kazanma adam kayırma ihalelere fesat karıştırma gibi maharetlerinide göz önünde bulunduracak olursak amaçladıklarının ne olduğu ortadadır. Yazımın başında ki alıntıyı yapmamdaki amaç ise çok ustaca edebiyatımızın içerisine kadar sızan bu akımın İznik gölü sazlıklarında ne aradığı aşikardır. Esrar ve zevk peşinde gezen günümüz Çhe’leri milletin huzuruna ve devletin bekasına göz diktikleri şu günlerde Cemaat ve Chp’nin başı çektiği bu akımın nerelere kadar uzandığını siz okuyucularıma aktarmak benim bir vatan borcumdur.
Ruzi Nazar,Banu Avar gibi isimlerin tenik destekler ile destekledikleri bu akımın finansörleri ise Mustafa Koç,Rahmi Koç,Aydın Doğan gibi isimleri görmek sizleri şaşırtmasın. Hatta Ergenekon tutanaklarına yansıyan Yalova-Bursa Güney köy üçgeninde dönen olaylar zincirinde Şeyhin kabrinde biten sohbetleri yazmakla bitiremeyiz. Kıbrıslı Şeyh Nazım El Hakkani’de son bulan halka hiçbir zaman kırılamadı. Şeyh Nazım El Hakkani (Ks) Şeyh Şerafüddün’ün öğrencisidir. Halifesidir,sırlar zincirinin son halkasıdır. Yılda İki üç kez ziyaret ederek onurlandırdığı Yalova Güney köy’de bakanlar ve devlet erkanı hiç eksik olmaz. Ne hikmetse bu günlerde köyde bazı şia gruplar görülmekte ve seyredilmektedirler. Bu ilişki yumağında Turancı akımlarıda görmek hiç rastlantı değildir. Bu bağlamda Avrasya bir çıkış yolumu tuzakmı olduğu ciddi manada kafaları kurcalamaktadır. Kazak ve Türkmen Doğalgazı için ağzının suyu akan batılı ülkeler çeşitli adlar altında Orta asya’ya sızmanın peşindedir. İsrail ise sıkı bir su savaşına girmiş durumdadır. Bu bağlamda AVRASYA’YA SELAM yola devam ediyoruz…
İLHAN ERDEM
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.