- 660 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
"KURBAN"
“KURBAN”
İki kadın, kanepeye sıkışmış fısıldaşıyorlar
-Yazık pek de küçük Hayriye abla,
-Şşt yavaş, duyar içerden. Sırf bu değil, dört çocuğu daha var, onlar büyük.
-Baksana, adın ne senin ? Ay gömülmüş elindekine, duymuyor da… Sana diyorum!
“Sesler geliyor uzaklardan, bir çığlık, ağır kanatların çırpınışı. Tapınağın merdivenleri ıslak. Dağın yamacında başlayan basamaklar, zirveye uzanıyor. Henüz ortasında, yolu daha uzun ve yükü gittikçe ağırlaşıyor.”
Çocuk kitaptan başını kaldırıp belli belirsiz gülümsedi. Soruyu soran, kadın heyecanla tekrarladı
-Adın ne?
-Rahat bıraksana çocuğu!
“Sesler yaklaşıyor, çabuk olmalı. Basamaklar, yukarıya çıktıkça kayganlaşıyor. Sislerle kaplı tepeler korkuyu gizliyor. Omuzlardaki yük kurşun gibi ağır şimdi. Bu tören bir an önce bitmeli. Merdivenlerin başında bıraktığı kalabalığa dönüp bakıyor. Umut ve minnetle dolu gözler buradan bile seçilebiliyor. Devam, yukarı!”
Kırmızı yazmasını indirmiş boynuna, erkek yok nasılsa.
-Abla,kaç ay olmuş adam gideli? Yazık değil mi bunlara?
Ev sahibinin içeri girişiyle toparlanan kadınlardan genci, kahve fincanını kenara bırakıp uzatılan bohçayı aldı sevinerek. Açıp inceledi.
-Ayy şahane olmuş valla. Bak bizim teyze kızı da nişanlanıyor. Çeyiz lazım. Geliriz artık sık sık.
-Buyrun bekleriz. Hayriye, senin ne vardı?
-Ben de perdeleri getirmiştim ya abla, kenarına piko çekilecekti.
-Hatırladım, bitti, bekle getireyim.
Kapıdan çıkmasıyla fısıltılar başladı.
-Kız ne de güzel kadınmış, yazık valla! Becerikli de.
-Sorma sorma!
“Tepede rüzgar daha sert esiyor, soğuk ve ıslak. Sis değil bu bembeyaz dumanlar, bulutların içindeyiz. Tanrım ne kadar yüksek! Karşı dağın ardından çığlıklar yaklaşıyor gittikçe. Kahraman, yükünü sunağın orta yerine bırakıp geri çekiliyor.”
-Al bakalım, buydu değil mi?
-Evet, eline sağlık Sevgi Hanım. Buyur, konuştuğumuz gibi.
-Rica ederim, yine bekleriz. Üstünü getireyim.
Tekrar çıktı odadan. Bir türlü bitiremediği kahvesini gene aldı eline, genç olanı. Vazgeçmiyor,
-Şşt, çocuk, söyle bakalım anneni mi seviyorsun yoksa babanı mı?
“Gizlendiği kayanın ardından olup biten her şeyi görebiliyor. Sunağa terk ettiği kurbanın acıyla kıvranışına tanıklık ediyor, bundan garip bir haz duyuyor. Çığlıkların sahibi dev kanatlı bir ejderha. Tepesinde döndükçe çırpınan kurban üstünü başını yırtıyor ,fakat bağlarından kurtulamıyor. Canavar süzülerek yanına konuyor kurbanın, bir gaga darbesiyle koparabileceği başının hizasına eğiliyor.”
-Ay sizin ufaklık kendinden geçmiş, adını sorduk duymadı bile!
Fincanı şöyle bir sallayıp dibini sıyırdı ,
-Ne şanslı kızlarınız var. Bizim gibi para dökmeyecekler çeyize. Öğrenir, kendileri işler artık.
Sevgi hanım kızıyla göz göze gelip gülümsedi,
-Hayır! Onlar okuyacak!
“ Birden beklenmedik bir şey oluyor. Tıslayarak kurbanın etrafında daireler çizen ejderha, tekrar havalanıyor, çığlıklar atarak uçup gidiyor! Kurban aklını kaçırmış çırpınıp duruyor.
Kahraman hemen yanına koşuyor kadının
-Tamam geçti, sakin ol!
Birlikte iniyorlar gerisin geri, soğuk merdivenleri. Puslu zirvedeki sunağın taş zemininde çırpınan, kırmızı bir yazma kalıyor geride.”
Şule TEK
YORUMLAR
Sanki bir roman başlamışta sahipsiz kalmış gibi;
"Dedi kodu" nun; Başını yediği ekseri güzel hanım ve kızların teşbihlerle sarmalanmış enfes öyküsünü her ne baltaladı ise; İyi etmemiş.
Nefsimizin ejderhasına kurban ettiğimiz sunaklar ve umursuzluğumuz ne güzelde işleniyormuş oysa....
"-Yazık pek de küçük Hayriye abla," Merhametiyle başlayan yakınlaşmanın "Terk edilmiş kadın esprisi" ile toplumun hunharca harcamasına terk edilişi "kurbana "atfen yürürken okurunu da alnından çeke sürük götürüyordu sahi ne oldu ?????
Nedense sunakta çırpınan yazma parantezi kimse kimsenin sırrını bilmez sığlığına terk edildi.
Ne yalan söyleyeyim.
"" Ne yazıcam lan ! Zaten anlamayacaktınız" modunda kaldım...... iyi. Olsun bakalım.:)
suleteker
yeğinadnan
Tam meseleyi alnından yakaladığınız kanaati hakimken
-Ayy şahane olmuş valla. Bak bizim teyze kızı da nişanlanıyor. Çeyiz lazım. Geliriz artık sık sık.
Cümlesinden sonra topluma ayna tutacak...derken için için onu iyilik leriyle aşağılayan akıl okumaları da olsa sanıyorum tadından yenmezdi. Siz bunu bizim tahayyülümüze terk etmişsiniz oysa hepimizin kapasitesi buna kafi değildir.
Ejderha benzetmesiyle verdiğiniz Toplum; Ve o toplumun gereksiz kurallarının bağladığı insanların kamu oyu yüzünden yaşadığı çaresizliği hissettirecek bir kaç cümle Erdemli insanı kırmaz maksatsız olanıda uyarıcı bir etkiyle onarır kanaatindeyim.
İnşallah çok olmuyorum dur.Daha sonraki okumalarda yorumları farklı yapmayı deneyeceğim.
İnşallah sizin duygu dünyanızdan aldığım güzellikleri yine sizin hoş görünüz nispetinde detaylandırmak nasip olur.
Bu arada tembellik etmedim kardeş 4 ay kadar neti iptal edip kendimi nadasa bıraktım fenada olmadı sanki. Selam ve dua ile.:)