Gündönümü - 4
-Sonra?
-Sonra bileğimde bir kelepçeyle hastanedeydim işte.
-Hmm, oraya kadar herhangi bir şey hatırlamıyormusunuz?
-Hayır...tamamen karanlık.
-O halde kızıl saçlı genç avukatımızın yani M.’in öldüğünden de haberiniz yok öyle mi?
-...a-ama nasıl olur...nasıl...soğuktan mı ölmüş...düşürdüğümde kafasını mı vurdu, ahhh kahretsin nasıl olabilir bu?
-Maalesef. Bıçakla boğazı kesilmiş ve vücudundaki tüm kan çekilmiş. Bunun nasıl olduğu konusunda otopsi sonrası bilgi sahibi olacağız.
-Olamaz, yoksa o cadı mı, B.’mi yaptı bunu? Onu orada baygın bırakmamalıydım. Kahretsin, Allah kahretsin.
-Aslına bakarsanız bıçakta sizin parmak izleriniz çıktı.
-Benim mi? Hayır hayır mümkün değil, o bıçağa hiç dokunmadım. Kadına vurduktan sonra bıçağın nereye düştüğünü bile görmedim, hemen uzaklaştık oradan.
-Hikayenizde anlattığınızın aksine sizi ve M.hanımı göldeki kayalıkların üzerinde bulduk. B.hanımdan ise eser yoktu. Köpeğin cesedi de yanınızdaydı. Kızın elbiseleri paramparça bir şekilde kayalıkların üzerindeydi. Arabası orman yolunda bulundu. Ne tesadüftür ki direksiyonda yine sizin parmak izleriniz vardı.
-Hayır hayır olamaz, şaka yapıyor olmalısınız, olamaz bu hayır, bu nasıl mümk...aa evet o kadın yapmış olmalı bunları, o yapmıştır. Başka nasıl olabilir.
- Yani 70 küsür yaşında bir kadının düştüğünüz yerden sizi önce arabaya taşıyıp parmak izlerinizi bıraktırdığını ver oradan ikinizi birden kayalıklara taşıdığını mı söylemeye çalışıyorsunuz.
-Eve..aa..bilmiyorum...off..ama başka nasıl açıklanabilir. Başka birinden yardım almış olamaz mı? Allah’ım bu nasıl bir şey. Memur bey anlattıklarım doğru. Yaşadığım şok ve travmalar nedeniyle eksik veya az da olsa farklı yerleri vardır belki ama ben orada ne yaşadığımı biliyorum. Bana inanmalısınız.
-Beyefendi ben sadece delillere inanırım. Elbette size inanmak istesem de durum bu. Şimdi asıl ilginç kısma gelelim. Kasabada ne turtacı H.bey, ne eşi B.hanım, ne arkadaşınız olduğunu söylediğiniz C.bey, ne köpeğini öldürdüğünüz Z.hanım, ne esnaf, ne çiftçi hiç kimse sizi tanımıyor. Oturduğunuzu söylediğiniz evin yerinde bir harabe var. Kimliğinizi bulamadık. Olduğunuzu söylediğiniz kişi olup olmadığınızı bilmiyoruz. Açıkçası güzel bir hikaye anlattınız. Ha bütün bu deliller olmasaydı, anlatımınız gayet gerçekçiydi, size inanabilirdim sanıyorum. Ancak ne sizi tanıyan, ne bir görgü tanığı, ne de lehinize bir delil var. Sadece cesetler, parmak izleri ve siz.
-Bu kadarı da olmaz, bu bir komplo, evet komplo olmalı, tüm kasabalı bana bir oyun oynuyor olmalı. Nasıl tanımazlar, nasıl. Iki senedir ilkokullarında öğretmenlik yapıyorum. Her haftasonu turta yiyorum, işe gidip gelirken esnafla temas halindeyim. Okuldaki çocuklar, aileleri. Bakın K.Üniversitesi mezunuyum. Burası ilk görev yerim. 2 yıldır buradayım. C.ile konuştuğunuzdan eminmisiniz.
-Merak etmeyin. Herkesi tek tek sorguladık. Az önce de dediğim gibi, tanınmıyorsunuz. Bakayım, evet otopsi raporunu da getirdiler. Herhangi bir tecavüz, darp ve zorlama görünmüyor. Ayaklardaki aşırı morarma soğuktan. Boğazından tek hamle ile kesilmiş. Kesikten, kesme esnasında direnilmediği ve hareket edilmediği görülüyor. Büyük ihtimal baygındı. Vücuttaki tüm kanın ise ters bir şekilde asılarak veya bir aletle çekilerek boşaltılabileceği söyleniyor, yalnız bunlara dair herhangi bir iz yada delil mevcut değil. Bu arada konuşmamız esnasında bizi aynanın arkasından bir psikolog izliyordu. Dosyanız ve kayıtlar bilirkişiler tarafından incelenecek. Delilleri başkent kriminal dairesinde tekrar tetkik ettireceğiz. Mahkeme süreci de var tabi. Mahkemede de sorgulanacaksınız ardından hakimin kararıyla tutuklu yada tutuksuz yargılanacaksınız. Bu süre zarfında sizi misafir etmek zorundayız.
-Tutuklumuyum yani?
-Evet, tutuklusunuz. Arkadaşlar götürelim.
-Memur bey, lütfen, lütfen bana inanın, o kadını tekrar sorgulamanızı istiyorum. Mutlaka beni haklı çıkaracak bir delil olmalı, size yalvarıyorum bir kez daha anlattığım yerlere bakın, yalvarıyorum. Bu gündönümü olayı tamamen gerçekti ve ben bizzat yaşadım. En azından bir sonraki gündönümünde dediğim yerlere bakmanızı istiyorum. Çünkü belki de ancak böyle haklılığım kanıtlanabilir.
-Pekala bunun için uğraşacağım. Götürebilirsiniz....
Editör Notu: Olayın faili 04 Ocak 1979 Perşembe günü yerel mahkemece tutuklandı.
Yapılan araştırmalar, bilirkişi ve kriminal incelemeler sonucu mahkeme 24 Nisan 1979 Salı günü zanlının müebbet hapsine karar verdi. Ancak devlet tarafından atanan avukatın itirazı sonucu, tekrar inceleme ile zanlının tam teşekküllü bir akıl hastanesine yatırılmasına karar verildi. Zanlı 03 Mayıs 1979 Perşembe günü ..adada bulunan Sanatoryum’a yatırıldı. Emniyet sorgusunu alan amirin ise aynı yıl haziran ayında bir trafik kazası sonucu hayatını kaybettiğini polis kayıtlarından öğrenmiş bulunmaktayız. Olayın geçtiği kasabaya gönderdiğimiz muhabirimiz, bahsi geçen turtacının halen faal olduğunu ve B.hanımın kızının işlettiğini(zanlı bir kızları olduğundan bahsetmemişti), kasabanın, gölün, kayalıkların aynı anlatımdaki gibi olduğunu ve anormal bir durum görünmediğini bildirmiştir.
Zanlı ilerleyen yaşına rağmen hala masum olduğunu iddia etmekte ve halen aynı sanatoryumda "paranoya şizofreni" teşhisiyle tedavi görmektedir. Hastane yönetiminden güçlükle aldığımız izin sayesinde kendisiyle görüşmemizde gayet mantıklı konuştuğunu ve kendinden emin tavırları olduğu dikkatimizden kaçmadı. Ancak doktorun açıklamasına göre bunlar bahsedilen hastalıkta gayet normal olan durumlar. Zanlı bize yaşadıklarını tekrardan anlatmayı reddetti. Bütün gününü kitap okuyarak geçiriyor.
Bu yazı dizisi emniyetten aldığımız izinle zanlının tapelerinin metne dökülmesi sonucu oluşturulmuştur. Destek ve yardımları için Ç.Emniyet Müdürlüğüne, Belediye başkanına ve kasaba halkına şükran borçluyuz.
YORUMLAR
Bu yazının ilk ve ikinci kısmını okuduktan sonra
"Böyle bir hikayeye aşina gibi miyim yoksa anlatımın mı gerçekçi ve samimi bilemedim ama müthiş bir tat aldım." demiştim.
Ben serini bitirdikten sonra nasıl bir tat aldığımı buldum. "Blair Cadısı" filmleri vardı. Bu cadı bir çok filme konu olmuştu hatta. Hatta bir tanesinde yolunu kaybeden gençler vardı. Bir harabe bulup sığınmışlardı. Cadı bunların ruhunu ele geçirip tek tek kendilerini öldürmelerini sağlamış ancak çocuklardan birinin kamera görüntüleri ortaya çıkınca çocukların yaşadıklarının aksini gösterip, sanki katil kendileriymiş gibi gözükmüştü. Cadı madı yok gibi yani. :)
Anlatamasam da öyle bir şeydi işte.
Yani yıllara konu olan ve efsaneye dönen bu saçma filmlerden, çok daha iyi bir iş çıkartmışsın.
Zaten yazılarında samimi dili yakalamışsın. Bence sende büyük bir ışık var bunu sürekli alıştırmalar yaparak taze tut, derim.
Tebriğimle.
grafspee
destina*mltm
Birde blody marry var, aynaların korkulu cadısı. :)
Bayağıdır okumak istiyorum anca vakit buldum. Gözümün önünde duruyordu öykünde, seri beklemeyi de sevmiyorum biliyor musun?
Uyanıklık ettim, toplu okudum. :)
Şakası bir yana, iltifatta değil. Yazıyorsun, güzel yazıyorsun..
grafspee
grafspee
Zanlı bize yaşadıklarını tekrardan anlatmayı reddetti. Bütün gününü kitap okuyarak geçiriyor...
Tesadüf oldu yazınızı okumak, edebiyat sitemiz çokça kalemlerle dolu, yetişediğimizden bence...
Diğer bölümleri okumadım, kaleminizin izlerinde kaldım...Tebriklerimle...
Saygılarımı bıraktım....
Oya gedik tarafından 3/5/2014 10:19:47 AM zamanında düzenlenmiştir.
grafspee
Gerçekten güzeldi, adamın bu olayı lehine çevireceğini düşünerek okudum..Kalemine sağlık Fatih.. Senin yazılarının müptelası olmak üzereyim haberin olsun. Yeni yazılarını bekliyorum..
grafspee
grafspee
3. ve 4. Bölümü birlikte okudum. Kafam allak bullak oldu. Bu yazı şimdi gerçek bir olaydan nakil mi yoksa tamamenm kurgu mu?
Gerçek bir olaydan nakilse oldukça ilginç bir olay. Kurgu ise de müthiş kelimesi bu hikaye için çok basit kalacak.
Öyle ya da böyle. Edebiyat dünyamızın çok usta bir kalemisin diyebilirim sana rahatlıkla. Tebrik ederim.
Selam ve sevgilerimle.
grafspee
Mistik bir tape hikayesinde böylece sona gelmiş bulunmaktayız.Bu hikayedede tanıdık bir kurgu var.Esas suçlular elini kolunu sallayarak gezerken esas mağdur akıl hastası olmakla suçlanıyor belki o da artık kimse inanmadığı için pes edip kitaplarına gömülüyor.Yeni bir seride yine yeniden okumak dileğiyle Fatih kalemine sağlık.