- 1701 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Suç Ve Ceza
Başlarken;
Üzerinde durulan konu VİCDAN’dır.
Vicdan; insanın yakasını bırakmayan bir karabasandır.
Bıçak yarasının verdiği acı gibi keskin.
Gurur: Benlik yüceltilmesi.Eğer gurur aşırıya kaçarsa kibir şekillenir.
Öneri: Kitap okunacaksa yalnız okunmalıdır. Çünkü sadece baş başa kaldığınız an kitap size kendini açabilir, içini dökebilir. Salt okumak fiilini gerçekleştirmek değildir amaç.
Yer: Rusya, Petersburg
Zaman: Çarlık Rusya Dönemi
Olay: Cinayet sonrası insan psikolojisi, ruhi dalgalanmaları... yalnızlık, gurur, vicdan üçgeni arasına sıkışmış, sıkıştırılmış en büyük azabı yaşayan ruh... Çıkmazdan kurtulmaya çalışan bir gencin hayatı.
YAZI-YORUM:
*Dostoyevski sefilliği iyi anlatıyor. Gerçekçi bir dille her şeyi tüm çıplaklığıyla gösteriyor.
*Raskolnikov eser boyunca anlık duygu seline kapılıp bir deli gibi hareket halindeyken onu anlamak çok güç.Kendinin bile anlam veremediği bir ruh haline okurun anlam bulması kimi zaman çok güçleşiyor.
Bir anda büyük bir coşkunluk duyarken daha sonra dehşet içine düşüyor. Bu duruma genellikle mutsuzluk ve iç karartıcı dereceye varan olayların yarattığı ruh hali sebep olur. İnsan karanlık içinde ışık arar. Saçma da olsa kendini avutacak bir sevgi kaynağı(ışık) bulur. Bu durum ama kısa sürür ama uzun...
Kandırmaca gerçeğin beynin kapısını çalmasıyla son bulur. Umutsuzluk başlar. Sahici olan budur. Gerisi anlık tesellidir.
Bu durumu örnekleyen metin:
“Artık yeter. Bundan sonra delilikler, hayali korkular yok. Hayat var. Asıl olan hayattır. Şimdi aklın ve ışığın vakti. İradenin ve gücün.’’
-Raskolnikov’un bunları mutlu bir anında söylemesi. Yorumla uyuşan cinsten. Olumlu olaylar olumlu düşünceler doğurur.-
‘mum gibi iç çekmek’
*Kahramanın diyaloglarına bağlı olarak merak artıyor. Ağzını bıçak açmayan ,ketum, birinin konuşmaya susamışlığı ilgi çekicidir. Kahramanın tiradları aldığı hukuk eğitimiyle uyumludur.
*Monologlar uzun. Onun düşünceleri hastalıklı bir etki bırakıyor.
*Betimlemelerde ayrıntıya inilmiş. Eğer bir oda betimleniyorsa odadaki her eşyaya ayrı bir özen gösteriyor yazar.
*Eskimiş giysiler ve bıkkın bir ruh haliyle yaşama tutunmaya çalışan genç adam. Onun için mutluluk, yaşam, sevgi gibi kavramlar, buğulu bir camın ardındaki puslu bir geleceğin bulanık, pis halini çağrıştırıyor. Sürekli içinde içinde. Yapmak-yapmamak, gitmek-kalmak, susmak-konuşmak.
*Bir kaldırım taşı, kullanılmış bir koltuk, terk edilmiş bir ev olmak istiyorsunuz. İstenmeyen durumdan kaçma-sıyrılma hissi, saçma ve aynı oranda çaresiz düşünceleri beraberinde getiriyor.
*Derin psikolojik betimlemeler bize kahramanın içsel durumuyla ilişkili geniş bir alan sunmakta.
Bakış açısı: İlahi(hakim) ve gözlemci(3. Kişi).
-İnsanlar genelde varoş mahallelerin en ücra ve mahvolmuş mekanlarında ikamet ediyor.(Dostoyevski ve realizm)
-Cinayet failinin dikkati gereksiz ve önemsiz şeylere takılabiliyor. Basit maddi hisler telaş anında odak noktasına giriverir.
DİNİ YAŞAM:
Çocuğunun ateist olmasını istemeyen bir anne. Hüzün ve korkuya bulanmış mutlulukla, çocuğuna eskiden yaptığı ibadetleri hatırlatarak onu tekrar dine bağlamak, tanrının kucaklayan ellerine bırakmak istiyor.
Okuyan herkes dinsiz mi oluyor? Okumak dinden kopmak mıdır? Dini reddetmek midir? Neden dinle ilgilenmeyen insanlara kuşkuyla bakar bu insanlar. Tanrı korkusu diğer insanların da dindar olmasını öğütlüyor olmalı. Dinin içinden olmalı tanıdıklarımız. Yoksa Tanrı dışlar. Paranın dışladığı gibi. Şunu unutmamak gerekir: Din doğru olduğu için inanmayız ona. Öyle öğretildiği, kafaya vura vura kalıplar içindeki bilgiler ezberletildiği için inanırız.
Ateistler dışlanıyor. Onlara bitmez kin duyuluyor. Özgür düşüncenin olmadığı bir ortamda zaten ateist hakkı diye bir şey olamazdı. Bir haksızlık şehri burası (Petersburg)
SOSYO-GERÇEKLİK:
Mahkumlar prangalarla dolaşıyor. Pranga zincirlerinin çıkardığı ruhu delen ses insanı çıldırtır. Nerede olduğunu hatırlatır insana Pranga.
*Her şey az. Huzur az, para az, mekan dar, arkadaşlar ve arkadaşlıklar sığ ve alelade, sevgi yetersiz, dışlanmış.Çok olan tek şey ebedi boşluk olan ‘YALNIZLIK’. Her yer renksiz, soluk, mat. Alabildiğine gri ve siyah tonlamalı.
Sonsuz ve boğucu bir alacakaranlık vaktinde hiç renklenmeyecek bir hayatı vardı Raskolnikov’un. Karanlık düşünceler, kıç kadar hücreyi andıran bir oda, bulutlu bir yaşam.
*Sözcükler insanda farklı duygular yaratır. Her sözcük ayrı bir duygu taşır. Hep o ilk tanışıklık akılda kalır. O ruh hali, çevre, kitaptaki durum. O sözcükle ne zaman karşılaşılsa aynı etkiyi bırakır zihinde. Bu yönüyle sözcükler şarkılara benzer. İlk duyuş önemlidir şarklılarda. İlk hissedişle beynimizde beliren duyguları hatırlatır bize tekrardan dinlediğimiz şarkılar.
‘hazırlop bir anlayış’
*Raskolnikov, gelişigüzel yapılmış bir resmi anlamlandıramayan bir ressam gibi iç karartıcı bir kararsızlıkla hareket ediyor. Nizamı yok. Dağınık ve fevri düşünceleri onun mantığına kimi zaman ket vuruyor. Lakin Raskolnikov kimi durumlarda uzun konuşmalara girebiliyor şaşırtıcı bir biçimde. Hiç de öyle basit cümlelerle çıkmıyor karşımıza. Sarf ettiği sözlerin hepsi ince elenip sık dokunmuş. Konuşmaları yaratıcılık kokuyor. Bu koku okurun onu -raskolnikovu-
daha iştahla okumasını sağlıyor. Olaylara bakış tarzıyla, olaylara bakış şekliyle hayran olunmayacak biri değil kesinlikle.
*Söz oyunlarıyla birlikte zihninin karanlığında olan her şeyi açığa çıkarmak istiyor. İnsanı sıkan sinir bozucu bir sessizliği var. Konuştuğu zaman ise zekice kurduğu cümleler, şizofrenik senaryolar şimdiye kadar okuduğum cinayet romanlarına aykırı ve aşina olmadığım türden. Aykırı bir genç. Her şeyiyle olağandışı.
MARAZİ DÜŞÜNCELER, MARAZİ HEYECANLAR, MARAZİ BİR DÜNYA, MARAZİ BİR OKUYUCU YARATIR MI?
*Kahramanın suskunluğunu bozup konuşmaya başlaması utku kazanmış bir hava yaratıyor bende. Kimi durumlarda haykırırcasına, içini boşaltırcasına konuşuyor. Raskolnikov süt dökmüş kedi misali...
*Anında ters köşe olabiliyorsunuz. Bu Dostoyevski’nin kanında var. Alaysılık, ironi, mizah, edebi oyunlar... Paragraf ‘a’ harfiyle başlar ve sonunda çözümü olmayan bir denkleme dönüşür kelimeler.
*İnsanın aklı başka yerdeyse konuşulanlar sesten ibarettir. <Göçebe bir dalgınlık.>
Son...
Kalpleri günahla, zihinleri parayla bulanmış lanetli insanlar görüyoruz her zaman.
Buradaki insan tipi (raskolnikov) canlıların en acizi, en zavallısı konumunda.
Mantık ve duyguların dinmeyecek çatışmasını anlatan bu kitap belki de en iyi psikolojik romandır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.