- 1568 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
Dua Çok Kıymetli Bir İbadettir
Allah’a dua etmek insan için çok büyük bir nimettir. İnsanın hiç bir aracıya ihtiyaç duymadan Rabbiyle bağlantı kurması, Rabbi’ni zikretmesi, tevbe etmesi, verdiği tüm nimetler için Rabbi’ne şükretmesi, sıkıntısını Rabbi’ne bildirmesi, bunun için Rabbi’nden yardım istemesi, kolaylık dilemesi... Bir insan için bundan daha kıymetli bir güzellik olamaz. Halisane bir kalple Allah’a dua edilirken hissedilen coşku, insanın başka hiç bir şeyden alamayacağı bir lezzettir. Allah’a yakın olabilmenin, O’na ulaşabilmenin en güzel yoludur dua.
İnsanın aczinin farkında olarak, bütün benliğiyle Allah’a yönelmesi Allah’tan yardım dilemesi en kıymetli ibadettir inşaAllah. İnsan sonlu bir varlıktır ve acizdir. Hayatının her anında Allah’a muhtaçtır. Bu yüzden insanın yardım isteyebileceği tek mevkii Allah’tır. Tamamen Allah’ın kontrolünde olduğunun bilincindeki insan, sadece Allah’tan yardım diler. Başka hiç bir gücün Allah’ın dilemesi dışında ona yardım edemeyeceğini bilir. Bunun aksini düşünürse şirk koşmuş olacağının farkındadır. Yüce Rabbi’miz Allah da bunu bir ayetinde açık bir şekilde bildirmiştir.
Eğer onlara dua ederseniz, duanızı işitmezler, işitseler bile size cevap veremezler. Kıyamet gününde ise, sizin şirk koşmanızı tanımayacaklardır. (Bunu herşeyden) Haberi olan Allah gibi sana (hiç kimse) haber vermez. (Fatır Suresi, 14)
Dua etmek, mümin için bir güven kaynağıdır. Çünkü Allah’ın dilemesi dışında hiç bir şeyin gerçekleşmeyeceğini bilir. Bu da mümine ferahlık verir ve tüm olayları Allah’a havale eder. Sonunda ne olursa olsun hayırlı olacağını bilerek Allah’a tevekkül eder. Allah’ın, kendisine en hayırlı şekilde icabet edeceğini bilir. Ama burada şunu da unutmamak gerekir. Dua sadece zorluk zamanlarında, sıkıntı zamanlarında yapılan bir ibadet de değildir. Bir insan sadece zorluk zamanında Allah’a dua etmesi gerektiğini düşünürse bu hiç samimi bir davranış olmaz. Allah’a dua etmek, O’nunla sürekli bağlantı halinde olmak tüm hayatımızı kapsamalıdır.
İnsana bir zarar dokunduğunda, yan yatarken, otururken ya da ayaktayken Bize dua eder; zararını üstünden kaldırdığımız zaman ise, sanki kendisine dokunan zarara Bizi hiç çağırmamış gibi döner-gider. İşte, ölçüyü taşıranlara yapmakta oldukları böyle süslenmiştir. (Yunus Suresi, 12)
İnsan, tüm güç ve kudretin Allah’ın elinde olduğunu unutmadan gönülden katıksızca Allah’a dua etmelidir. Allah’tan başka yardım istenilecek bir güç olmadığını bilmek ve sadece Allah’a ibadet etmek insanı şirk koşmaktan da korur. Dolayısıyla samimi bir mümin yalnızca Allah ’a dua eder, yalnızca Rabbi’nden yardım diler.
Biz yalnızca Sana ibadet eder ve yalnızca Senden yardım dileriz. Bizi doğru yola ilet; Kendilerine nimet verdiklerinin yoluna. Gazaba uğrayanların ve sapmışlarınkine değil. (Fatiha Suresi, 4-7)
Bediüzzaman Hazretleri de Allah’a dua etmenin güzelliğini Risale-i Nur’da şöyle ifade etmiştir.
Duanın en güzel, en lâtif, en leziz, en hâzır meyvesi şudur: Dua eden adam bilir ki, birisi onun sesini dinler, derdine derman yetiştirir. Onun kudret eli herşeye yetişir. Bir Kerim Zât var, ona bakar, ünsiyet verir. Bu kişi Onun huzurunda kendini tasavvur ederek bir ferah, bir inşirah duyar, dünya kadar ağır yükü üzerinden atıp ‘Elhamdü lillah’ der. (24. mektubun 1. zeyli, 4.nükte)
Bediüzzaman Hazretlerinin de belirttiği gibi, Allah’ın kendisini duyduğunu, dinlediğini bilerek dua etmek insana inşirah ve mutluluk verecektir. Allah her insanın duasını işitir ve ona en hayırlı şekilde karşılık verir. Dua eden kişi de duanın en hayırlı şekilde karşılık göreceğine iman etmelidir.
O, Hayy (diri) olandır. O’ndan başka İlah yoktur; öyleyse dini yalnızca Kendisi’ne halis kılanlar olarak O’na dua edin. Alemlerin Rabbine hamd olsun. (Mü’min Suresi, 65)