- 1676 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
ATATÜRK SEVGİSİ
Yıl : 1988- Lisenin son sınıfında pansiyonda yatılı olarak okuyordum.Babam rahmetli olduktan sonra, pansiyon parasını zengin hayırsever bir iş adamı üstlenmese okulda okuyamayacaktım. Okul idaresi de bu özel durumumu biliyordu. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersinde, sınıf arkadaşlarımdan bazıları hem de ders öğretmenimizin sınıfta bulunduğu sırada Ulu Önder Atatürk’ün gıyabında özel hayatıyla ilgili çok çirkin hakaretlerde bulundular. Dayanamayıp, ağlamaklı bir şekilde şiddetle karşı çıktım ve Atatürk’ü savundum. Hem de ne savunma. Babamın bana öğrettiği şekilde. Şöyle demiştim. ’ Siz, sobanın içindeki ateşi elinizle alabilir misiniz? Eliniz yanar. Maşaya ihtiyaç duyarsınız. İşte Atatürk, ateşi tutmak için kullandığımız maşaya benzer. İçki içtiğinden ve sarhoş olduğundan ve karısını boşadığından söz ediyorsunuz. Derim ki, Atatürk her şeyden önce askerdir, özel hayatı yalnızca kendisini ilgilendirir.’ Ramazan ayının içindeydik ve sınavlarımız çok zorlu geçiyordu.Oruç tutmuyorum, camiiye gitmiyorum, Atatürk’ü savunuyorum gerekçesinin üstü kapalı şekli olan ’ okulda huzursuzluk çıkarmak ’ bahanesiyle, mezun olmama 40 gün kala okuldan uzaklaştırıldım ve kendime başka bir okul buldum.
O günlerde çektiğimi ben bilirim. Hiç bir okul 40 gün kala beni kayıt etmek istemiyordu. İşin ilginç yanı, disiplin cezam yoktu ve notlarım TAKTİRNAME almama yetiyordu. Sonunda yalvara yakara ve ağlayarak, Yenimahalle’deki bir okula kaydımı yaptırdım. Anamın göz yaşlarını da asla unutamam. ’Neden böyle oldu oğlum? neden attılar seni okuldan.Kötü bir şey mi yaptın yoksa? diyordu. Anneme durumu anlattım, ’ Sana ne oğlum, sana mı kalmış Atatürk’ü savunmak, bak iyi mi oldu şimdi? ’ dedi.Ben de cevap olarak dedim ki : ’ O savunmasın, şu savunmasın, peki kim savunacak? Şimdi olsa, yine savunurum. Çünkü babam bana böyle öğretti. Savunmasaydım, babamın kemikleri sızlardı.’ Orucu da, ders notlarım düşmesin diye tutmadım.’ dedim. Ben, yıllar önce bunları yaşadım. Atatürk’ün değerini en iyi bilenlerdenim.Koşullar ne olursa olsun inandığınız davadan vazgeçmeyiniz. Gerekirse tüm dünyayı karşınıza alınız ama haklı düşüncelerinizden asla taviz vermeyiniz. Çünkü babam bana Atatürk sevgisini öğretti.
Vecdi Murat SOYDAN
Hatıralarım
24.02.2014
YORUMLAR
Yaşanmamış Aşkların Şairi
Kısa ama Atatürk sevgisini çok güzel anlatan bir yazıydı.
Öncelikle bu karşı duruşundan dolayı kutluyorum seni.
Ben de olsan senin gibi davranırdım.
Benim babam da Atatürk'ü severdi. Okulda da Atatürk sevgisini hissettik yüreklerimizde.
Benim de halamın kocası Atatürk'ü karalayan sözler söylerdi. İçin için kızardım ona. Büyük olduğu için
bir şey söyleyemezdim. Çocuklar babalarının düşünceleriyle büyüyorlar ve onun yolunda gidiyorlar çoğunlukla.
Halamın çocuklarının üçü babalarını dinlediler, biri hariç. O belkide eşi ve çevresi dolayısıyla Atatürkçü oldu.Annelerinin söylediği şu sözü de dinleselerdi keşke: Atatürk kurtla kuzuyu yanyana yürütürdü.
Bugün de gerçek sorunumuz bu değil mi? Kurtla kuzu yanyana yürütülmüyor. İçimize ayrılık tohumları
ekmek istiyorlar. Milletçe bu oyuna gelmeyeceğiz. Çünkü biz, kürdüyle Türk'ü Lâz'ı Çerkez'iyle bir bütünüz.
Bunu kimse unutmasın..
tebrikler Murat,
anlamlıydı yazın,
selâmlarımla..
Yaşanmamış Aşkların Şairi
Saygılar,,, sevgiler.
Hep başörtüsü mağduriyeti oynayan siyasiler ya da onlara oy verenler Atatürk'ü seven liseli bir gencin hayatını geleceğini karatma girişimlerine ne derler ?
Hep böyle yürekli kalın
Yaşanmamış Aşkların Şairi
Yüreğinize sağlık... Ülkemize ve Atamıza sevgilerimiz hiç bitmesin...sonsuza..dek...sevgiyle kalın..
Yaşanmamış Aşkların Şairi
Devrinin her döneminde sonsuz sevgiler her daim onunladır...
Saygılar...
Yaşanmamış Aşkların Şairi
Sağlıcakla kalınız.