- 2621 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
EN EDEPLİSİNDEN AŞK HİKAYELERİ -6-
Evet Aslı çok mu çok edepli bir kızdı ama Victoria Secret Gelinlikleri de çok fazlaydı hani. Tepeden tırnağa safi tesettür olan bu gelinlikler fazla gelirdi bir düğün için. O bakımdan Seray Sultan yine olaya müdahale etti.
-Kızım bak..Baban olacak papaz çok yaşlı. Ha bu gün ha yarın kuyruğu titretir. Adamcağızın son isteğini yerine getir bari.
Kerem de atıldı.
-Gözünü seveyim Aslı Lütfen caz yapma. Yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik. Şunun şurasında gerdeğe ne kaldı. Haydi bir tanem he de de bir an önce işimize gücümüze bakalım.
Aslı ’Gerdek ’ sözünü duyunca yanakları al al oldu mahcubiyetten.
-Ay neler de söylüyorsun sen. Ne ayıp. Neyse öyle olsun bakalım.
Velhasılı kelam Seray Sultan Kerem ile Aslı olayını da bağlamıştı. Ama tabii ki söylemeye gerek yok kader de ağlarını örmekteydi aynı anda.Bilindiği üzere böyle durumlarda hep örer durur.
O ana kadar ağzını açmamış olan Şehzade Berati nihayet konuştu.
-Ulan ana..Herkese iyi kötü birşeyler buldun buluşturdun da şurada kendi öz oğluna bir şeyler ayarlamadın. Ana olacaksın bir de. Yazıklar olsun.
Dürr-i Şahvar Seray Sultan cevap verdi.
-Ulan büyük ablan Aslıhan’ı everdik de ne oldu? Namussuz kızın yine saraydan çıktığı yok. O değil de bir de damat besliyoruz anasını satayım. Şimdi seni evlendireceğim sen de çıkmayacaksın saraydan. İşin yoksa bir de gelin besle. Onunla kalsa iyi. Yapıyorsunuz bir sürü velet, size bunca yıl baktığımız yetmiyormuş gibi bir de veletlerinize bakıyoruz. Yok oğlum yok. Sana kız mız yok.
Şehzede Berati fena halde öfkelendi.
-Demek öyle ha... Demek mesele çocuk meselesi...Ulan ben de memlekette ne kadar leylek varsa toplayıp sarayın bahçesine doldurmazsam...Görürsün sen çocuğu.
Seray Sultan kıs kıs güldü ve içinden ’ Salak şey..Çocukları hâla leyleklerin getirdiğini sanıyor...Hey ya Rabbim bu çocuk kime çekti böyle ?’ dedi.
Onlar böyle konuşurken papaz efendi çoktan gelinliği dikme işine başlamıştı bile. Hatta ilk provasını bile yapmıştı. Sadece bir iki rötuş kalmıştı.
Derkene efendim Leyla tekrar girdi odaya. Seray Sultan’ın önünde diz çöktü.
-Sultanım ölümü öp bu şehzadeyi bana yap.
Seray Sultan Şehzade Berati’ye baktı. Gördü ki bu saf çocuğun gözleri de kalp kalp olmuş vaziyette yani vaziyet fena halde vahim. Leyla’yı bertaraf etmek için önce çantasından çıkardığı biber gazını sıktı. Leylanın ’ Baskılar bizi yıldıramaz ’ Diye edepli bir şekilde fısıldaması üzerine bu sefer bahçede gezinmekte olan Pitbul cinsi Tomaları üzerine saldı ama Leyla yine edep içinde fısıldamaktaydı ’ Şehzade hakkımız , söke söke alırız ’ Artık son çareye başvurmak zorunda kaldı Seray Sultan ve emretti Esrarkeş Recep Paşa’ya
-Paşa bunu alıyoruz. Gereğini acilen yerine getiriyorsun.
Berati’nin ’ Aman, zaman ’ Demesine fırsat vermeden Esrarkeş Recep Paşa hemen oracıkta Leyla’nın kellesini de alıverdi. Oldum olası kan tutan şehzade Berati titreyerek boy aynasının arkasına gizlendi.
Layla da hikayemizin ikinci müteveffası olarak Dar-ü fenadan, Dâr-ü Bekâya üfûl eyleyince Seray Sultan Papaza döndü. Baktı papaz gelinliği bitirmiş.
Artık Kerem ile Aslı’nın düğünü yapıp onları Saraydan sepetlemenin zamanı gelmişti. Gelmesine gelmişti ama ortada bir engel daha vardı. Aslı hrıstiyan, Kerem ise müslümandı.
Kerem’e sordu.
-Evlat..Kız hrıstiyan.
Kerem daha cevap vermeden Aslı atıldı.
-Teferruatlara takılmayın Sultanım.
Neyse efendim bu kısmı uzatmayalım. Sonunda Kerem ile Aslı’nın nikahları kıyıldı. Artık sıra halvet olmaya gelmişti. Kerem şimşek gibi bir dalış yaptı Aslının gelinliğine ama düğmeleri çözmek ne mümkün. Namussuz papaz gelinliği öğle sıkı yapmış ki Kerem ne yaparsa yapsın düğmeler bir türlü çözülmüyor. Oysa Kerem’in de Aslı’nın da ateşi yükselmiş vaziyette. Bir an önce vuslata ermek istiyorlar ama düğmeler öldüm Allah açılmıyor. Kerem artık dayanamadı ve bir offf çekerek aldı sazı eline bakalım neler dedi:
Dam üstünde un eler
Dam üstünde un eler
Tombul tombul memeler
Zalım oy zalım zalım .
Memeler baş kaldırmış
Memeler baş kaldırmış
Çözülmüyor düğmeler
Zalım oy zalım zalım
Türkünün bitmesiyle birlikte ateşi başına vurmuş olan Kerem yanmaya başladı. Aslı hemen yangın tüpüyle olaya müdahale etmeye çalıştıysa da şimdiye kadar nerede görülmüş ki bir yangın tüpünün dolu olduğu. Elbetteki onların odasındaki ve saray koridorlarındaki tüm yangın tüpleri boştu. Zavallı Kerem yana yana feci şekilde kül oldu. Aslı ’ Yazık oldu aslan gibi delikanlıya’ Dedikten sonra her edepli ve aynı zamanda temizlik budalası kız gibi hemen temizlik işine koyuldu. Kerem’in küllerini temizlemek için elektik süpürkesinin fişini prize takmasıyla birlikte 220 volt cereyan tüm vücudunu sarmaya başladı. Zavallı Aslı kendisini o anda Kerem’nin kollarında hissetti ve ’ İçimi titretiyorsun aşkım ’ Diyerek titreye tirtreye can verdi. Kızının elektrik süpürkesine sarılıp ’ İçimi titretiyorsun aşkım ’ Diyerek erotik inlemeler içinde olduğunu gören papaz efendi ’ Aha da kız kafayı yedi ’ Diye onu kurtarayım derken o da elektriğe kapılarak can verdi. ( Böylece müteveffa listesine üç kişi daha eklendi. )
Böylece Kerem ile Aslı Rahmet-i Rahmana, papaz ise nâr-ı cehenneme uçtuktan sonra Seray Sultan kızı Şirin ve Esrarkeş Recep Paşa’yı yanına alarak ’ Bakalım Ferhat ne halt ediyor ’ Diye dağa çıktılar.
Garibim Ferhat elinde kazma kürek deli gibi vuruyordu dağlara taşlara . Bir tafatan da türkü çığırıyordu.
Dağlar seni delik delik delerim
Kalbur alır toprağını elerim.
Türkü güzeldi hoştu ama daha bir karış bile delinmemişti dağ. Seray Sultan öfkeyle bağırdı.
-Ne lan bu? İki saatte bu kadar mı delebildin?
Ferhat cevap verdi.
-Sultanım..Biz molla adamız. Elimiz kalem tutar bizim. Anca bu kadar oluyor.
Recep Paşa atıldı.
-Delikanlı bir de balyozu dene. Kazma ile zor olur.
Ferhat yerden balyozu aldı. Güç bela başının üzerine kaldırdı. Ayakları titriyordu. Tam dağa indirecekti ki artık takati kesildi ve balyozla birlikte dağdan aşağı yuvarlandı ve aşağıdaki kayalara çarparak feci şekilde can verdi.
Şirin Uçurumun başına gelip Ferhat’ın nereye düştüğüne bakayım derken onun da ayağı kaydı ve uçurumdan aşağı Ferhat’ın yanına düştü. ( İşte o tarihten sonra literatürümüze bir söz daha girmiş oldu: ’ İnsanın başına ne gelirse ya meraktan ya da kayaraktan gelir ’ Gelir diye...Şirim merakının kurbanı olmuş ve kayarak çok feci bir şekilde ölmüştü.
Tüm bunların müsebbibi Esrarkeş Recep Paşa ise kıs kıs gülmekteydi çizgi film kahramanı Değerli adlı köpek gibi. Seray Sultan dayanamadı artık. Uçurumın başında kıs kıs gülen Recep Paşanın tam arkasında konuşlandı ve kıçına şiddetli bir tekme sallayarak onu da uçurumdan aşağı postaladı.
-Geberr namussuz herif.
Daha sonra Sarayına döndü Seray Sultan ve hiç bir şey olmamış gibi aynanın karşısına geçti.
-Ayna ayna, güzel ayna..Söyle bana..Bu kainatta benden güzel var mı?
Hâla aynanın arkasında olan Şehzade Berati öfkeyle bağırdı.
-Ne güzelliği ulan. Dünyada senden daha gudubet, daha zalim, daha taş kalpli bi karı var mı ki.
Seray Sultan afalladı.
- Ne diyorsun ulan sen. Parçalarım seni.
Berati artık yılların öfkesini alıyordu Seray Sultandan.
-Sen kendini güzel mi sanıyorsun? Yetti be...
Seray Sultan Aynaya doğru yürüdü zorlukla. Eline bir şamdan alarak aynayı tuzla buz etmek istiyordu. Şamdanı kaldırdı tam aynaya vuracağı anda hasodabaşı Zencefil Ağa da elinde sazı ile içeri girdi ve söyledi bakalım ne söyledi:
Güzelliğin on para etmez
Şu bendeki aşk olmasa
Eğlenecek yer bulaman.
Gönlümdeki köşk olmasa.
Dürr-i Şahvar Seray Sultan şaşkınlıklar içindeydi. Senelerdir karşına geçip ’’ Ayna ayna ’’ Dediği aynanın arkasından oğlu Berati’nin çıkmasına oldukça şaşırmıştı ama asıl şaşkınlığı Zencefil Ağa idi. Arabistandan getirilmiş olan bu hadım Arap’ın kendisine ilan-ı aşk etmesi Seray Sultanı daha da şaşırtmıştı.
Artık dayanamadı ve o da aldı eline sazı ve söyledi bakalım neler söyledi:
Efendim bu kısımda Zencefil Ağa ile Seray Sultan arasında bir düet oldu tabii ki. Şimdi o düeti izliyoruz:
Seray Sultan:
Ben bir avuç darı olup
Yere dökülecek olsam
Goy beni nice neylersin balam
Sen beni nice neylersin
Zencefil Ağa
Sen bir avuç darı olup
Yere serpilecek olsan
Ben bir güzel toyuk olup balam
Seni de yersem ne dersin
Seray Sultan
Ben bir güzel ceylan olup
Dağa da çıkacak olsam
Goy beni nice neylersin balam
Sen beni nice neylersin
Zencefil Ağa
Ben bir güzel avcı olup
Peşine gelecek olsam
Seni de vursam neylersin balam
Seni de vursam neylersin
Seray Sultan
Ben bir güzel elma olup
Sandığa girecek olsam
Goy beni nice neylersin balam
Sen beni nice neylersin
Zencefil Ağa
Ben bir güzel açar olup
Sandığı açacak olsam
Seni de yersem neylersin balam
Seni de yersem neylersin .
Seray Sultan edepli bir şekilde sordu:
-Zencefil Ağa sen hadım değil miydin?
Zencefil Ağa cevap verdi?
-Sultanım..Sizin gelişen teknolojiden haberiniz yok sanırım. Merak buyurmayın. Hallettim ben o işi.
O ana kadar suskun duran Şehzade Berati artık iyice küplere bindi.
-Ulan kendine bile buldun. Bana hâla bulacaksın...Defolun lan sarayımdan. Gidin nerede kim kimi yiyecekse yesin.
Zencefil Ağa Seray Sultanın kulağına eğildi.
-Sultanım..Arabistan’a gidelim mi? Benimle gelirsen sana ağırlığınca altın veririm valla.
Sonra durdu bir an ’’ Ulan geri zekalı, ağırlığınca altın ne demek. O kadar altını nereden bulacaksın şapşal...Tamam saray hazinesinden baya tırtıkladın ama ..Yok yok, başka bir şey teklif edeyim ’’ Dedi hemen. O tam ağzını açacaktı ki Seray Sultan cevap verdi.
-Bak Hacı...Sen hacı, ben bacı olmaz bu iş. Başka bir çare bulalım.
Zencefil Ağa Seray Sultan’ın en hassas olduğu konudan girdi.
-Sultanım...Sen de hacı ol...Gel benim zevcem ol...Birlikte hacca gidelim.
Velhasılı kelam Seray Sultan ve Zencefil Ağa önce dünya evine girmek, sonra da birlikte hacı olmak için Arabistan’a doğru develeriyle birlikte yola çıkarken fonda bir ilahi çalmaya başladı.
Kabe’nin yolları bölük bölüktür.
Benim yüreciğim delik deliktir
Dünya dedikleri bir gölgeliktir.
Canım Kabe’m varsam sana
Yüzüm gözüm sürsem sana
Eşim dostum yüklesinler yükümü
Komşularım helal etsin hakkını
Görmez oldum ırak ile yakını
Canım Kabe’m varsam sana
Yüzüm gözüm sürsem sana.
İki sevdalı develerini Arabistan çöllerine doğru sürerken Şehzade Berati aldı sazını eline ve bu hikayenin finalini yaptı işte şu türküyle:
Giderim kırağınan lili halili halili fincanlım
Gül yoldum orağınan
lili şanguk şerili güllük perili silfanlım
Gül mevsimi tez geçer lili halili halili fincanlım
Kavuşak sağlığınan
lili şanguk şerili güllük perili silfanlım
Giderim dur diyen yok lili halili halili fincanlım
Kebab oldum yiyen yok
lili şanguk şerili güllük perili silfanlım
Ayrılık gömleğini lili halili halili fincanlım
Benden başka giyen yok
lili şanguk şerili güllük perili silfanlım
Giderim gidişimdir lili halili halili fincanlım
Yollarım ibrişimdir
lili şanguk şerili güllük perili silfanlım
Eğil bir yol göreyim lili halili halili fincanlım
Belki son görüşümdür
lili şanguk şerili güllük perili silfanlım
Ne alaka demeyin. Zavallı çocuk şaşkınlıktan ne dediğini biliyor mu?
Neyse efendim. Bu hikaye de böylece biter. Gökten üç elma düşmez tabii ki. Amasya gibi bir yerde sadece üç tane elma ayıp olmaz mı biraz? Elma yağdı adeta...Eh artık her kim seviyorsa onun başına.
NOT: Resimde Esrarkeş Recep Paşa’yı Ferhat’ın ve Şirin’in ölümüne kıs kıs gülerken görmektesiniz ki bu en son resmidir.
YORUMLAR
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle
Hocam, helal olsun.
Bir şey ettin, bir punduna getirdin,
bağlayıverdin hikayeyi.
Gerçi herkesiz kırdın geçirdin ama,
ne de olmasa ölümlü dünya diyoruz,
bağrımıza basıyoruz sonucu artık.
Valla sana kalsaydı,
bu destanların hiç biri yazılmazdı.
Aşk hikayesi, destan değil,
entrikanın daniskası vallahi.
Güzeli.
sami biberoğulları
Zavalli hikayelerin kahramanları hikayelerin bu hale geldiğini görseler her halde bir kez daha ama bu sefer kahırlarından ölürler.
O bakımdan öteki alemde hakkımızda şikayetçi olmasınlar diye hep varlıkları kesin olarak bilinmeyen kahramanlar kullandım.
Entrikalarla dolu tarih dizileri izleye izleye bizim kalen de bozuldu sanırım)))))))))))))
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Dilerim tüm günlerin hep gülerek geçer.
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
Sütümü içtim hikayeyi yani masalı diyecektim okudum yatabilirim artık.Rüyama girmez inşallah o okuduklarım..
Tebrik ederim hocam saygılarımla.
sami biberoğulları
Sen yine de koyun saymayı ihmal etme. Uyuma konusunda daha etkilidir.)))
Selam ve sevgilerimle.