16
Yorum
5
Beğeni
0,0
Puan
1882
Okunma
Telaşla dinlenme odasına dalan arkadaşımın yüzüne baktım , gözgöze geldik.
--- Acil ci senmisin dedi..
--- evet , dedim
----bacak amputasyonu var…
Bacak mı ! Amputasyon mu !!
Of ki ne of.. Hiçbir zaman sevmediğim sevemeyeceğim nadir vakalardan biri.. Bir bacağı daha henüz yaşarken bir bedenden ayırmak.. Eyvah ki ey vah …
Keyfim kaçmıştı ,amma iş işti.. Bir şey başınıza geldikten sonra ahlayıp vahlamak kadar aptalca bir şey olamaz. Madem öyle; vardır bir hikmet demeli ve sabırla beklemeli idi..
Ben de öyle yaptım.. Beraber ameliyata gireceğim arkadaşıma da seslenerek ameliyathaneye doğru ilerledim.. Bir yandan da ortopedi doktoru gelmiş mi diye etrafı kolaçan ediyordum. Kafamda ise bir insana yıllarca yol arkadaşlığı eden bir uzva güle güle demenin zorluğunu canlandırıyordum . Hastanın ameliyat masasına bütün olarak uzattığı bedeninin benim için kısım kısım ölmek diye tabir ettiğim bir biçimde, mezara gidişine tanıklık etmenin ruhumda yaratacağı hasarın hesabını yapmaktaydım. Ya Rabbi imtihanımızı kolaylaştır…
Ameliyat salonundayım. Hastayı görmem lazım , tam tahmin ettiğim gibi.. yaklaşık seksen yaşlarında bir pir-i fani.. Lakin ne önemi var ki.. Ona sorsan kendini kırk yaşlarında hissediyor. Kim kendini kırkından sonra bile kırktan fazla hisseder ki.. Beden yıpranmış saç ağırmış, yüz kırışmış , göz görmüyor , kimin umurunda..
Olayın vehameti hastayı gördüğümde daha da ağırlaşıyor bende..
Maskem ve bonemi düzeltiyorum. İnşallah ağlamam diye düşünüyorum ..Gözlüklerim buhar yapmasa bari.. Ama nafile.. Hastanın yaşlı olması bir yana nerdeyse üflesen uçacak kadarda zayıf olması beni perişan ediyor .. Ve sırf bu durum için bile bir saat aralıksız ağlama kapasitem olduğunu bilmem beni hepten gerginleştiriyor. Ameliyat için gerekli malzemeler hazır mı diye kontrol ediyorum . Arkadaşımın da benden duygusal bazda çok farkı yok .. Tek farkımız onun belki göreceği ikinci amputasyon vakası.. Ben ise sayısını hatırlamıyorum..
Tüm bunlar olup biterken arada bir aklıma takılan kelime araf ..
Araf ! Araf ! Durup durup aklıma geliyor .Geçiştirmeye çalışıyorum.
Belli ki ameliyatın özelliğinden. Sezaryan vakası değil ki mubarek..
Onda bir canlıdan başka bir canlı çıkarırsınız. Protez ameliyatı değil ki ondada cansız bir metali canlı bedene nakledersiniz. Otopsi hiç değil .Oda olsa olsa ölüden ölü çıkarmaktır .. Ki zaten ölen birini ameliyat etmek , sanıldığı kadarda vahim değildir..
Araf araf .. Beynimdeki ses susmuyor ki . Bu vaka tam olarak diride diri olanı dörtte bir öldürmek.. Çok mu matematiksel oldu bence dramatik.. Bu yüzden araf..
Anestezinin sözlerine kulak kabartıyorum .Hastanın demans hali olduğundan söz ediyorlar .. Duyduklarım bende sevinç yaratıyor..
Yaşlı hastam beyin fonksiyonları düzenli çalışmadığı için çok da bilinçli değil.. Başına ne geldiğinin çok farkında değil yani benim araf
dediğim hali bilincinde de yaşıyor..Ne mutlu ne mutlu..
Hastaya tekrar bir göz atıyorum .. Allah’ım sen kimseleri bu kadar uzun yaşatma, Allah’ım kimseleri elden ayaktan düşürme.. El .. ayak .. araf.. Allah’ım bir an önce başlasa ve bitse.. Avuçlarım terliyor bu kadar soğukken bile salon.. Midemde de tuhaf haller var.. hadi hayırlısı..
Aletler tam mı ? Nerde bu Fuat efendi ..
---- Törpüyü unutmayalım. Seti hazırla.. Bol pens olan bir sette yedekte olsun .. Bol pens lazım çok kanar biliyorsun bu vaka..
Çok kanarım bende.. Hastam kanadıkça kanarım , nasıl kanamayayım bak başladım bile.. Ah güzel Allah’ım neden ben , neden bu gün !. Cevap daha ben sorarken geliyor. Sonra öğreneceksin.. Yaşarken bilemezsin. Sonra öğreniyorum.. Hep öğrenmedeyim.. hep öğreneceğim.. Araf Araf.. neden hala gitmedi beynimden bu kelime.. Bu oda sıcak mı oldu ne!
Yeni tayin olan arkadaşımda bana katılıyor. Ameliyat için el yıkamaya başlıyoruz. Göz ucuyla ona bakıyorum. Daha önce girmiştin dimi .. evet diyor evet ama her an fenalaşabilirim. Tam tahmin ettiğim gibi o da benden. Sanırım mide bulantıma baş dönmesi de eklendi.
Her şey hazır mı Fuat ! Cerrah nerde? ..
Ortopedi doktoru Hasan bey .. Beni görünce gülümsüyor.
Görünmüyorsun iki haftadır nerelerdesin diyor.. Zor çıkan sesimle artık hariciye vakalarına giriyorum doktor bey diyorum bu gün şans işte acilci ekibe dahil olmuştum.. Allah tan yüzümdeki darmadağınık ifadem maskemde saklı. Çalan telefonu konuşmamızı bölüyor. Uzun zamandır tanıyorum onu. Son derece nazik merhametli munis bir kişilik. Karıncayı incitmekten korkar. Ve yapacağı ameliyatla hastanın hayatını kurtaracak olmanın mutluluğu daha şimdiden yüzünden okunuyor.. Keşke bende biraz sevinebilsem . O da ellerini yıkayıp geliyor , hastanın bacağını boyuyor. O anda fark ediyorum ..
Anestezi hastayı uyutmamış. Spinal denen bir yöntemle, belinden hastaya iğne yaparak sadece belden altının uyuşmasını sağlamışlar.
İçimden yükselen araf sesi bambaşka bir boyut daha kazanıyor..
Yaşlı hastamın artık vücudunun yarısı duyulara tepkili yarısı tepkisiz.
Şakamı bu !. Bir insan bu kadar çok hali bir anda yaşayabilir mi ?
Neden bu vakaya benim girmiş olduğumu yavaş yavaş anlamaya başlıyorum.
Yeşil kompresleri örttük. Ameliyat başladı. Çok seri hareketlerle çalışıyor doktor .. Hastanın göğüs kısmında bir paravan gerili . O bizi görmese de arada bir kafamızı çevirip hastayı görmemiz hatta onla konuşmamız mümkün. Radyoda Türk rock tarzı bir şarkı çalıyor. Gitar notaları parçalıyor sanki.. Bisturi dört bir yandan eti etten ayırıyor . Artık göz yaşlarıma hakim olmak için bir neden yok. Tek sorun gözlüklerim buğu yapacak..Yaparsa yapsın diyorum . Arada bir yaşlı hastamın sesini duyuyorum anestezi teknisyeni ne dediğini anlamaya çalışıyor. Gitar notaları parçalıyor.
Göz yaşlarım maskemin içinden geçmiş çenemi ıslatıyor. Doktor bey şarkının nakaratına eşlik ediyor. Arkadaşımın her an bayılma ihtimali , buğu yapan gözlüklerim ve sanki illa da göz pınarlarıma eşlik etmesi mecburi burnum beni hepten gerginleştiriyor. Gözümün önünde bir bacak kesiliyor ,ben buna yardım ediyorum ve fakat neden hastam tüm bunlar olup biterken konuşmalara eşlik ediyor.
Derken doktor bey aniden eşlik ettiği şarkıyı yarıda kesip bana soruyor ?
---- Bu tür vakaları sever misin B … ?
Sorusunda son derece yüksek voltajlı bir doğallık var. Misafirliğe gittiğiniz evin sahibinin size şekerli mi seversiniz kahveyi diye sorması kadar doğal ..
Kendimi gülmeye zorlayarak cevap veriyorum.
------- tabi ki sevmem , ben tırnak çekimine dahi bakamam.
On sekiz yıldır hemşirelik yapmış olmam şu an bayılmama engel değil.. Tabi ki bu son cümlemi ona diyemiyorum.
Burnumu habire çekiyo olmam dan son derece rahatsız olmuştum ki doktor bey tekrar söze giriyor.
---- Sigarayı bırakınca sekresyonun arttı di mi B….. ?
---- Yok canım ne alakası var sigarayı bırakalı aylar oldu. Ağlıyorum doktor bey o yüzden burnumu çekip duruyorum.. Artan bir sekresyon varsa bu tamamen zırlıyor olmamdan ..
Son cümleyi gene içimden söylemişim. Zaten bir öncekini de duymamış .. yoksa duydu mu ! Duydu da belki şaşırmadı .. bana duymadı gibi geldi.. fakat !
Birden eski anıları canlanmış olmalı ki anlatmaya başladı. Sıcak savaşa katıldığı yıllarda bir günde kaç defa bu işlemi yapmak zorunda kaldığını anlatmaya başladı .. Belli belirsiz sesi titredi sanki.. yüreği titredi.. Eli hiç titremezdi.. İşine devam etti… Tırtıklı telin iki ucuna iki pens takıp teli kemiğin altına koydu ileri geri hareket ettirerek kemiği kesmeye başladı. Burnuma dolan yanık kemik kokusu midemi bir kere daha altüst etti. Yan gözle arkadaşıma baktım alet masasını düzeltmeye çalışıyor. Mümkünse bu anı görmek istemiyordu. Artık işlem yarı yarıya tamamlanmıştı. Kesik bacak tıbbi atık torbalarından birine kondu. Ve doktor , Fuat efendi yi her ihtimale karşı uyardı.
---- Aman ha dikkat edin yanlışlıkla çöpe gitmesin. Gömülecek o ..
Gözünü seveyim..
Çöpe giderse gelişecek olayları hayal ettim.. Kendimi çöpü karıştıran bir çingenenin yerine koydum.. Ne talihsiz bir an.. Hadi ondan geçtim , ardından gelişecek olaylar ; bacağın geri kalanını arama çabaları, polisler vs. vs. senaryo yazmak isteyene malzeme çok!
Ameliyat devam ediyor. Kanamalar tutulup koterize ediliyor.
Rock müzik hala devam ederken Araf Araflığı bana öğretiyor.
Seksenlik pir-i fani ara sıra bilincini kaybediyor. Bilincini kaybettiği başka bir aleme daldığı rahmet anları beni sevindiriyor. Saçma sapan konuşması beni mutlu ediyor.. Bedeni, yarı beline kadar her türlü uyarana açık , belinden aşağıya inildikçe hissizleşiyor. Hiç bir şey hissetmiyor. O hissetmiyor diye ben mutlu oluyorum . Vücudunun hastalıklı kısmı olan sol bacağı kesiliyor giden bacak geriye sağlık bağışlıyor. Ben kalan sağlıklı bedene bakıp mutlu oluyorum .. Üç ayrı ARAF ı aynı anda yaşayan bir asırlık çınar bana beni öğretiyor, bana hayatı öğretiyor, beni benden alıp gidiyor, beni kendime getiriyor.
--- Törpüyü kullanmadıysak yıkamana gerek yok ..
Tırnak törpüsü değil bu Fuat efendi .. Kemik törpüsü..
Oje değil tırnağımdaki.. Delinen eldivenimden bulaşan kan..!
Kanıyorum , kanıyorum , lakin maskem var görünmüyorum..
Yaşanmış ölümler yaşıyorum, ancak gömülmüyorum ..
Kaç araflar yaşıyorum, asla bilinmiyorum..
ahirzamanmelegi