- 539 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Telepati
Telepati
Bireysel olarak, beyinden beyine; evrensel olarak da bireyden evrene bir iletişim var!
Evreni okuyan aslında kendini bilendir! Kendini okuyan evreni de okuyabilir! Bu yeteneğin kişide gelişmesi telepatiyi geliştirir! Geleceğin iletişimi telepatiyle olacak! Telepatinin verimli ve kesintisizliği ise samimiyetle olur! Size bir sır veriyim ben insanların sakladıkları pek çok şeyi kendi ağızlarından dinleyebildim. Bu bir yetenek olduğu kadar güven meselesi!
Sır şurada; yalancı değilseniz yalanı hissedersiniz, sahtekar değilseniz de sahte olanı bilirsiniz yani sizin elinizde. Ahmaklardan sakının çünkü ahmaklık kişinin kendini ele vermesidir!
Kendi yaptığı şeyin aynısını başkası yapıca ayıplamak da şudur; kişi kendini ihbar ediyor... Dini literatürde bu var! “Diller, eller ve ayakların kişi aleyhinde şahitliği” konusu.
Ahmaklık kişinin kendini aldatmasıdır aslen bu yüzden ahmaklar devamlı "Aldandım" der durur!
Geleceğin iletişimi “Telepati” olacak elbet ama önce eski iletişim hesaplaşması yaşanmalı.
Ben bir örnek vereceğim; ben siyasetçi değilim! Ama nurları okudum… “Euzübillahimine şeytane siyaset” (Şeytan ve siyasetten Allah’a sığındım) şeklinde, nurcularda bir düstur vardır! Bu durumda Sait Nursi’nin Menderes’e açıktan oy vermesi ve desteklemesi bu düsturu bozar! Bakın sonuç nasıl olur; nurcular sıkı takibe alınır ve mahkemelerde sürünür! Muhalif oldukları İsmet İnönü döneminde bile görmedikleri sıkıntıları Menderes döneminde yaşarlar. Bunu ben şöyle anlıyorum; kendi öğretisine iyi niyetle de olsa, öğretiye fayda gelir ümidiyle muhalefet edenler, bunun evrensel sonucunu yaşar! Sait Nursi’nin öğretisinde gayri meşru muhabbetin sonucu zıddıyla karşılık görmektir! Onlar da o karşılığı gördüler! “Risaleler, maddi manevi hiçbir menfaate alet edilemez!” düsturunun da bedeli olacaktır! Yeniler de görür, görecektir… Sonraları Menderes döneminde Ankara’ya sokulmayan Sait Nursi ve arkadaşları Gölbaşı’ndan geri dönerken Menderes’e de beddua edilmiş. Hatta asılması dini koruma kalkanının kakmasına işaret sayılmış… Bu beddua konusu, manidar değil mi?
Eski dönemlerde haberleşme imkanları günümüzde olduğu gibi cep telefonlarıyla olmuyordu. Onun yerine mahir kişiler beyin dalgalarının kullanıyordu! Hatta zaman ve mekanda yolculuk yapma iddiaları bile bu nedenle ortaya atılmış! Zamanda ve mekanda yolculuğun mevcut boyutta mevcut beden ile olamayacağını bir yazımda ayrıntılı yazdım. Burada sadece şunu söyleyebilirim; zaman doğrusal değil mekan ise sabit değil; madde ise entropiye (eskime olarak düşünelim buradaki entropiyi) tabidir! Bu yüzden zaman ve mekanda yolculuk, bedenen mümkün olamaz! Ruhen olabilir! Bu da “Astral seyahat” konusuna girer! Yani kişi hayalinde ruhen gezer! Buna bir itiraz şimdilik yok! Beyin dalgalarının haberleşmede kullanılması ise hep vardı, gelecekte de daha yoğun kullanılabilir!
İnsanın iki yönü var! Birisi soyut ruhsal yazılımı ve manevi düşünce alanı, diğeri somut olarak bu mananın, maddi boyuttaki yansıması! Soyuttan somuta bir seyir var. Tersine seyir ise somuttan soyuta doğru olacaktır buna da çok geniş “Miraç” denebilir. Yani insanın aslına ulaşması! Bu asıla yani somuttan soyuta olan sürecin de pek çok aşaması olacaktır! Hakikat asıldır ve soyuttur! Görünen ise aslın yansımasıdır ve somuttur! Yani nasıl ki bilgisayar ekranındaki somut görüntüyü ve sesi oluşturan bir data var, bilgi var ise bir bilgi deposu aracılığıyla monitörde görüntü oluşuyor hoparlörden ses geliyor ise somut evrendeki yansımaların da ruhsal alemde datası var! Buna da “Levh-i Mahfuz” denebilir! Yani bir somut var ise o bir soyuta dayanır. Uzatmayım evrende her ne işliyor ise onun soyutta bir datası vardır bu data da tercihlere göreceli oluşmuştur yansımalar ise ondandır! Daha ileri bir söylemle her şey O’ndandır! Olanda hayır vardır; çünkü olanlar zaten onaydan çıkanlardır! Allah’ın izni olmadan bir şey olmuşsa Allah, müdahale edememiş değil, izin vermiştir!
Son tahlilde; toplumsal alanda çetecilik, bazı Firavun gibi önderlerle bazı da din adamlarıyla özellikle Orta Çağ döneminde yapıldı! Günümüze bunların esintileri kaldı. Onlar da hesaplaşıp ortalık temizlenecektir…
Selametle,
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.