- 1171 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
KAYS İLE LEYLA
Kays: Bana neden Kays diyorsun?
Leyla: Çünkü henüz Mecnun olamayacak kadar toysun.
K.: Peki sen neden her zaman Leyla’sın?
L.: Leyla olmak alnımda bir yazı.Ahh... Keşke Leyla doğmasaydım bu kara gecede de, gökyüzünde parlayan bir yıldız olsaydım yalnızca.Bu kadar acımasaydı kendini sana ait kılmış şu zavallı kalbim.
.........................
L.: Sana hayır diyemiyorum, niçin?
K.: Hayır dersen yaşayamam, bunu biliyorsun çünkü.
L.: Bundan sonra hep sen mi olacaksın merkezinde hayatımın?
K.: Dünyada tutunacak tek dalımsın sen Leyla.
L.: Hayır! Sana yakışmıyor bu bağımlılık dolu cümleler.Sen özgürlüğün bayrağına çizilen sembolsün.Sana sevmekten daha çok aittir sevilmek. Sevmek senin eylemin olmamalı.Maşuk olarak geçmeli kayıtlara senin adın.Sevilmenin en çoğul ve kayda değer halini yaşamalı...
........................
L.: Haber yollamışsın kervanla. Kervanı gözlüyorum şimdi. Yine neden bahsettin kim bilir? Bu kaçıncı tekdir senden aldığım? Senden olan hiç bir şeye doyamıyorum,tekdir de olsa takdir de.
..................
K.: Sen gelmeseydin ben de gelmezdim
L.: Sahi bu kadar basit mi karar alışın daima? Ve önemsemiyorum aslında bu geliş yada gidişi.
K.: Gidersen kalamam
L.: Kalırsan gidemem
K.: Yolum yolun olsa?
L.: Yolun yolum değil
K.: Seni bu kadar katı yapan kuralları neden umursuyorsun?
L.: Keşke sen de umursasan.
K.: Ben senin için üzülüyor muyum,aklını hurafelerle dolduruyor diye?
L.: Senin için üzülüyorum.
K.: Üzülme
L.: Seni önemsiyorum.Elimi tutsan, yanımda olsa yürüyüşün. Sesimi unutma mesela.
K.: Ne kazancım olacak?
L.:Sana sonsuzu vaad ediyorum
K.: Ya yoksa
L.: Ya varsa ki her hücremle inanıyorum bu varoluşa.
K.: Yine yaptın işte
L.: Neyi?
K.: Seni değiştirmeye niyetim yok diyorsun, ama her konuşmamızın sonu buraya varıyor
L.: Seni çok seviyorum.Sen mecnun olamazsın ama, ben doğuştan taşıyorum Leyla olmanın azabını.Yolumuz bir olsun istiyorum.
K.: Üzgünüm
L.: Üzgünüm.
.........................
L.: Dönmüşsün
K.:Sen de gitmişsin yine.
L.: Gideceğimi bile bile döndün
K.: Kalırsın belki bu kez dedim
L.: Gelmemeni umuyordum.Oysa, iyi ki geldin.
K.: Gelişimin seninle ilgisi olmasa bile mi?
L.: Olmasa bile...
L.: Kays...
K.: Efendim.
L.: İyi ki döndün .Özlem içinde boğuluyordum gün gün.
K.: Leyla
L.: Efendim
K.: Biliyor musun? En az senin kadar sana hasretim.
L.: Biliyorum
K.: Nereden biliyorsun bunu?
L.: Ben Leyla’yım. Sana dair ne varsa önce benim içimde yaşıyor da ondan.
.....................
L.: Hem sen niçin benim başımın üstündeki göğü terk edip gidiyorsun durmadan
L.: Ve niçin aldırmaz görünüyor ufuklara dayalı şu başın?
L.: Ve sen acımasız bir öfkenin kolları sarmalamışken beni, nasıl bu kadar rahatsın, hem umarsız?
L.: Hem sen nasıl başarabiliyorsun Kays kalmayı? Mecnun olmadan nasıl nefes alabiliyorsun? Nasıl hayatta kalıyorsun durmadan ölümler icat ederken ben kendi ölümüme? Kaçmayı nasıl?... Bütün iğreti yanlarım sana öykünüyor, sefana, şimdi... Yarım yamalak seviyorsun, öyle üstün körü. Kör kütük değilsin benim gibi. Ve hasabını veremeyeceğin sorular edinmiyorsun kendine.Kendini somut buluyorsun bu hayatta nasıl? Sevmek nasıl dayanılmaz ağrılar saplamıyor şakaklarına, nasıl gömülmüyor başın geçmişin zindanına? Yaraların tırmalamıyor beynini nasıl , ve nasıl her sabah güneş tam da pencerenin karşısında konuşlanıyor?Nasıl oluyor da hala sen, sen olarak kalabiliyorsun, onca yitirirken kendimi ben sende? Nasıl? Nasıl? Nasıl yazılıyor kelimeler sesleri çıkmamacasına?..
K.: Leyla!
L.: Nasıl?
K.: Leyla!
L.: Kelimelerin gazabına uğruyorum böyle her defasında.Üzgünüm.
K.: Üzgünüm ve geçecek bir gün bunlar da, biliyorum. Üzgünüm , iyileşeceksin maalesef bir gün sen de. İstemesen de.
L.: İyileşmek değil muradım.
K.: Biliyorum kelimeler ...
L.: Kelimeler Kays. Korkuyorum. Bir gün onlar da terk edecekler beni. Belki de hiç benim olmamışlar gibi.Tıpkı... Senin gibi...
...........................
L.: Oysa sesini özlemiştim yalnızca
L.: Kelimeleri dişleyen ağzını... Göğsünde şişen nefesin tınısını.Kalbinin atışınıYüzündeki her tüy tanesini, Saçlarında uçuşan kelebeklerin nefesini.Yemek yemeni, su içmeni,kalem tutmanı, öfkeni, üşümeni, sonra aniden alnında biriken terlemeni, ellerini açıp kaparken henüz, dua eder gibi açıp kaparken, dua ediyor olma ihtimalini. Ayaklarını sürüyüşünü... Gözlerini. Okyanuslara dalan derin bakışlarını özledim. Hepsi bu...
K.: Ben de...
..............................
L.: Hiç söze başlamıyorsun
L.: Kendine ait cümleler kurgulamıyorsun. Kays olmak da mı ağır geliyor yoksa sana?
K.: Kelimeler çıkınımı sana sunmak istemiyorum, çünkü elimi bohçama her götürüşümde senin bohçana bastırdıkların darmadağın üzerime doluyor. Kelimelerim senden kıymetsizler benim için.
L.: Seni seviyorum. Kelimelerime sahip çıktığın için değil yalnızca...
K.: Biliyorum Leyla. Sus şimdi. Gözlerinin söylediği yetiyor şimdi bana.
L.: Ağlıyorsun.
K.: Ağlıyoruz.
L.:Yakışıyor ağlamak suratlarımıza.
....................
L.: Kays...
K.:.........
L.:Kays?
K.:.......
L.: Sen de mi gittin yoksa? Gidenlerin ardından el bile sallayamadan kalışlarım yığılıyor kollarıma şimdi. Gidiyorsun ve yalnızlık sarmalıyor yine beni her zaman olduğu gibi. Başarısız bir bekleyenim." Bir daha asla" diye başlayan cümleler sarmalında bulamıyorum cümlelerimin başlangıç kelimelerini. Seni sevmeyi yadsımıyor sözlerim. Sen, senden önce de vardın, içimde yoğurduğum fizik ötesi bütün etkileşimlerim sanaydı. Nefesimin altında yeşeren bir teneffüs adacığı. Selametle çıkılması, gidilip, dönülmesi gereken yollara dönüyordum ben. Seçtiğim her şey sana ait. Sana daha yakın olmak için dolaştım sokakları. Sen Kays. Bütün varışlarım sana ulaşmak için.
K.: Leyla...
L.:......
K.:Leyla... Artık beni dinlemiyorsun. Kollarım kendimi sarıyor yalnızca. İnsanın kendine sarılması nasıl bir ironidir, bilir misin? Sesine yalnız kendi sesinin yanıt vermesi.Sesim tırmalıyor zihnimi Leyla. Duy artık ne olur beni.
L.: Burada mısın?
K.: Oradayım.
L.: Şükürler olsun. Seni görebilmek için kaçıncı kez baktım aynalara, bilmiyorum.Kaç ayna eskittim, parçaladım,koridorlarımda.
L.: Geldin mi?
K.: Geldim.
L.: Ne iyi ettin...
..............................
L.: Bana küstüğünü hissediyorum şimdiden ben. Bana küskünlüğün eksiltiyor mu sendeki beni? Sana ne zaman ahu zar etsem- ki bilirsin ahu zarıma uğramaz isminin hiç bir hecesi- sensizlik dolu uykularla döner dururum her gece. Her gece sana ilenç dolu kabuslar böler uykusuzluğumu, çünkü, bilirsin uyuyamam kalbim kırıkken ben. Bana küstün. Biliyorum. Ne yapsam affetmem kendimi bu yüzden.
K.: Bunalıma girmişsin ben yokken yine?
L.: Tevbe suresinin ağırlığı olsa gerek üstümdeki. Sen hep başka bir yolda yürürken görüyor olmam seni... affettin mi bana rağmen yine de beni?
K.: Küsemedim ki!
.........
L.: Sana seni soramam ki...
L.: Sana herşeyimi bırakıp gitmek geçiyorken içimden hiçbirşeyimin olmayışı gidişimden alıkoyuyor beni. Seni sevmekten başka vazgeçebileceğim hiçbir şeye sahip değilim oysa ben.
........................
L.:Kays duyuyor musun kuşlar uçuyor üstümüzden. hem görüyor musun kanat sesleri ne hoş. Kirpiklerimin altında yağmur birikiyor şimdi. Sen de ıslandın mı yeteri kadar, benim gibi... Ağlayabilmenin bir nimet olduğunu düşünmüşümdür hep. Ağlamaya bahane bulabilmenin. Hayata dair hüzünlü bahaneler istifliyorum uzun süredir. günün birinde eğer ağlayabilirsem, eğer başarabilirsem bir gün tüm sisteme inat ağlayabilmeyi, sorguculara bunları diyeceğim. Elime tutuşturdukları ifade kağıdına yazacağım ,hem de hepsini. Israr ederlerse göz bebeklerimin içine bakmak için yalvaracağım bu kez, beni yalnız bırakmaları için. Biliyor musun, niçin bu kadar çok yalnız kalmak istiyorum ağlarken? İçimde yaşadığından haberi yok henüz kimsenin. Seninle ağlayabilme lüksüne kavuşacağım işte o zaman ben. Ama şimdi evvela ağlayabilmeliyim, biliyorum.
Foto: İlknur Memiş