Urgan
Sağ kolum sol bacağımın altında. Tıpkı burnumun diz kapağımın altında olduğu gibi. Silüetler dans ediyor parmak uçlarımda. Kurbağalar tükürüyor eskimiş pabuçlarıma. Duygularım yükseliyor yeşil gecekondunun arkasından. Yağmur sesleniyor sebepsiz. Saat üçü yetmiş dört geçerken, kadınlar koşturuyor evimin önünden. Bukowski yatıyor masamda. Ayracın terkinden sonra üzgün. Evimin sakinleri tıklatıyor odanın duvarını. Gökkuşağı yükseliyor elmacık kemiğimden. Eskimo’lar beliriyor tek renklik gökkuşağında. Olumsuz düşünüyor sandalye. Beni görmüyor kadın. Yavaşça giriyor odaya. Kusuyor dün akşam yediklerini. Küfür ediyor dün akşam yediklerine. Ona bakıyor dün akşam yedikleri, o ise bana. Tabureyi çekiyor ortaya ve urganı geçiriyor nazikçe boynuna. Son kez basıyorum daktilonun yazısı kazınmış tuşuna.
Suaygırları dövüşüyor evimin bahçesinde. Genelde çitlerin oraya sıçıyorlar. Merdivenler ağlıyor su aygırları yüzünden. Hüzün akıyor simsiyah apartmanın yirmi dördüncü katından. Daire numarası yirmi sekiz. Yirmiler boğuşuyor odamın köşesinde. Bulutlar veda ediyor solmuş gülün paralanmış yaprağına. El sallıyorum, sol elim havadayken. Sollarım kekeliyor un değirmeninin çarkında. Ritüel yapıyorlar salonda. Kapının deliğinden görüyorum onları. ‘’Dur’’ diyemiyorum onlara. Onlar da bana. Tinerciler kaloriferin başından gülümsüyor. Bende eğiyorum başımı onlara. Açlar. Dolap dolu. Ama onlar dolabın kapısını açmaktan aciz. Bende ‘’Aç’’ demekten acizim. Güne merhaba diyorum son kez. Pırasalarda bana.
Sağım güçsüz, Solumdan size selam olsun.
hasanbaysan.blogspot.com
twitter.com/hbaysan
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.