- 7144 Okunma
- 9 Yorum
- 1 Beğeni
GÖLGESİNDEN BİLE KORKUP BAĞIRAN ÖDLEK (!)
-25 Şubat yaklaşıyor.
-Eee ne olmuş 25 Şubat yaklaşıyorsa, bize doğum gününü hatırlatmaya mı çalışıyorsun.
-Yok yahu..Tamam ben 25 Şubatta doğdum. O tarihte de altmış yaşına girmiş olacağım ama konu o değil.
-Ne peki konu?
-25 Şubat 1996 da gazete ve televizyonlarda okuduğumuz/gördüğümüz bir haber.
-Nasıl yani?
-Aynen şöyle:
’’İstanbul Okmeydanı’ndaki Dar’ul Acezede asılı bulunan II. Abdülhamit’in posterine dün öğle saatlerinde saldırı düzenlendi. 1896 da II. Abdülhamit Tarafından kurdurulmuş olan Darul Aceze önüne gelen bir grup ellerinde ’’ Osmanlı öldü, yaşasın Cumhuriyet.’’ ’’Osmanlı’ya geçit yok’’ ’’ Kahrolsun İstibdat’’ ’’Cumhuriyetle yıktık, baş tacı ettirmeyiz’’ ’’ Hüriyetin, aydınların düşmanı Abdülhamit’’ pankartları olduğu halde II. Abdülhamit’in posterine yumurta ve boya fırlattılar.’’
Evet dostlar bu günkü yazımızın konusu işte bu...Yani II. Abdülhamit.
II. Abdülhamite atılan ilk şey değildir boya ya da yumurta...Bu ülkenin kahraman(!), aydın (!), vatansever (!) hürriyet aşığı(!), özgürlük sevdalısı (!) evlatları ona neler atmamışlardır ki..Hatta bomba bile atmıştır kahraman (!) ve vatansever (!) Ermeniler ve o bomba atan elleri alkışlamıştır hürriyet ve vatan severlikle lebaleb dolu (!) eller.
Mehmet Akif Ersoy’un II. Abdülhamit’i kast ederek yazdığı pek çok hakaret dolu şiirden sadece birinin bir mısraının konunun başlığı yaptıktan sonra girelim bakalım konun derinlilerine.
Evet...Konumuz II. Abdülhamit olsun bu gün ama öyle ’’ Abdülhamit Ulu Hakandı ya da Kızıl Sultandı’’ Konusuna girmeyeceğim. Pek çoğumuzun oldukça yakından tanıdığımız bazı şahsiyetlerin II. Abdülhamit’in tahtta olduğu 1876-1909 yılları arasındaki otuz üç yıl boyunca onun hakkında yazdıkları, söyledikleri ile yine aynı kişilerin II.Abdülhamit tahttan indirildikten sonra yazdıklarını karşılaştıracağım.Yorum ve değerlendirme okuyucuya ait olacak.
Mehmet Akif dedik madem o halde onunla başlayalım ve bakalım II. Abdülhamit aleyhine neler söylemiş o tahtta iken:
a) Gölgesinden bile korkup bağıran ödlek
Otuz üç yıl korkuttu bizi ’’şeriat ’’ Diyerek
b) Ah efendim o herif yok mu kızıl kâfirdi.
c) ”Düşürdün milletin en kahraman evladını ye’se
Ne mel’unsun ki rahmetler okuttun ruh-i İblis’e”
Ortalık şöyle fena böyle müzebzep işler
Ah o Yıldız’daki baykuş ölüvermezse eğer
d) Çoktan beridir vardı benim bir derdim
Gideyim zalimi ikaz edeyim isterdim
Kafes ardında hanımlar gibi saklıydı Hamid
Âl-i Osmandan bu korkaklık edilmezdi ümid
Aynı Mehmet Akif, II. Abdülhamit tahttan indirildikten sonra gelen hürriyeti(!) görünce ise şunları yazıyor:
Giden semerciyi, derler, bulur muyuz şimdi?
Ya böyle kalfa değil, basbayağı muallimdi.
Nasılda kadrini vaktiyle bilemedik, tuhaf iş;
Semer değilmiş o rahmetlininki devletmiş!
Mısır’dayken, saygı duyduğu yakın dostlarından Yozgatlı Mehmet Efendi’ye söylediği sözler : "Ölmez de iyileşebilirsem hatıralarımı yazmak istiyorum. Hatıralarımda Sultan II. Abdülhamid’e karşı itizar (özür dileme) ve itiraflarım olacak."
Miladi takvimle 13 Nisan 1909 da cereyan eden 31 Mart Olayını -daha sonra - ’’ Tertipliyenlerin başında bizzat ben vardım.’’ diye itiraf eden Rıza Tevfik ( Bölükbaşı ) ise İttihat ve Terakkicilerin yani bizzat kendisinin getirdiği hürriyeti (!) görünce şu şiiri yazar:
Nerdesin şevketlim, Sultan Hamid Han?
Feryâdım varır mı bârigâhına?
Ölüm uykusundan bir lâhza uyan,
Şu nankör milletin bak günahına.
Târihler ismini andığı zaman,
Sana hak verecek, ey koca Sultan;
Bizdik utanmadan iftara atan,
Asrın en siyâsî Padişâhına.
"Pâdişah hem zâlim, hem deli" dedik,
İhtilâle kıyam etmeli dedik;
Şeytan ne dediyse, biz "beli" dedik;
Çalıştık fitnenin intibahına.
Dîvâne sen değil, meğer bizmişiz,
Bir çürük ipliğe hülyâ dizmişiz.
Sade deli değil, edepsizmişiz.
Tükürdük atalar kıblegâhına.
Sonra cinsi bozuk, ahlâkı fena,
Bir sürü türedi, girdi meydana.
Nerden çıktı bunca veled-i zinâ?
Yuh olsun bunların ham ervâhına!
Bunlar halkı didik didik ettiler,
Katliâma kadar sürüp gittiler.
Saçak öpmeyenler secde ettiler.
Tükürün onların pis külâhına.
Haddi yok, açlıkla derde girenin,
Sehpâ-yı kazâya boyun verenin.
Lanetle anılan cebâbirenin
Bu, rahmet okuttu en küstahına.
Çok kişiye şimdi vatan mezardır,
Herkesin belâdan nasîbi vardır,
Selâmetle eren pek bahtiyardır,
Harab büldânın şen sabahına.
Milliyet dâvâsı fıska büründü,
Ridâ-yı diyanet yerde süründü,
Türkün ruhu zorla âsi göründü,
Hem Peygamberine, hem Allâh’ına.
Lâkin sen sultânım gavs-ı ekbersin
Âhiretten bile himmet eylersin,
Çok çekti şu millet murada ersin
Şefâat kıl şâhım mededhâhına.
II. Abdülhamit’in en önemli muhaliflerinden olan Süleyman Nazif bizzat kendi elleriyle getirdikleri hürriyetin (!) acı meyvelerini yemeye başlayınca duyduğu pişmanlığı şu dizelerle dile getirir:
"Padişahım gelmemişken yada biz,
İşte geldik senden istimdada biz,
Öldürürler başlasak feryada biz,
Hasret olduk eski istibdada biz.
Dem-bedem coşmakta fakr u ihtiyaç,
Her ocak sönmüş ve susmuş, millet aç.
Memleket matemde, öksüz taht u taç,
Hasret olduk eski istibdada biz."
Tabii ki herkes şiir yazamıyor. O yüzden de bazı şahsiyetler düz bir hatıra yazısıyla anlatıyorlar bazı şeyleri.
Mesela II. Abdülhamit’i Tahttan indiren fetvayı hazırlayanlar içinde bulunan ve pek çoğumuzun evinde tefsir kitapları olan Elmalılı Hamdi ( Yazır ) Bakalım ne demiş: II. Abdülhamit tahttan indirildikten sonra...Evet evet, kendisinin de dahil olduğu ’’ Halli şer’an caizdir ’’ Fetvasını hazırlayan Elmalılı Küçük Hamdi bakalım neler söylemiş:
’’Hayatımda bu kadar ağır bir vicdan azabı çekmedim. Başıma ne geldiyse bunun manevî sillesidir. Gençlik saikasıyla bir iştir işledim. Allah beni affetsin!’’
Meşhur Enver Paşa bakalım neler diyor:
Bütün ef’alimin(eylemlerimin) hesabını vermeye hazırım. Biz Turan yapmak istedik , viran olduk. Bizim asıl mes’uliyetimiz(Sorumluluğumuz) , Sultan Hamid’i anlamamak ve Siyonizme alet olmaklığımızdır.Acıdır , fakat hakikiat bu "
II. Abdülhamit’in yönetimine şiddetle karşı olan ancak daha sonra Cumhuriyet tarihimizin tek partili demokratik (!)yönetimini de görerek bizzat yaşayan Said-i Nursi de daha sonraları konuşmuş ve kendi kendisine demiştir ki:
"Ey Keçeli Said , sen şefkatli bir padişaha müstebit ( Dikdatör) diye itiraz etmiştin.Onun cezası olarak şu dehşetli istibdadın cezasını çek bakalım "
Fakat buraya kadar yazdıklarımın hepsinden daha önemli bir şahsiyet ve onun şiirleri vardır ki II. Abdülhamitin saltanat döneminde ve tahttan indirilişinin hemen sonrasında yazdıkları tam bir ibret vesikasıdır:
Bu şahsiyet Tevfik Fikret’tir.
Bakın II. Abdülhamit’e Ermeni komitacılar tarafından düzenlenen fakat padişahın kıl payı kurtulduğu o meşhur suikast girişiminden hemen sonra nasıl bir dörtlük yazmış:
Ey şanlı avcı, damını beyhude kurmadın,
Attın, fakat yazık ki, yazıklar ki, vurmadın.
Dursaydı bir dakikacağız devr-i bi-sukun
Bir hayır olurdu, misli asırlara geçmemiş."
Bir Ermeni komitacıya ’’ Şanlı avcı ’’ Diyebilecek kadar Abdülhamit düşmanı olan bu şair, Abdülhamit tahttan indirilip de Selanik’e sürgün gönderildikten iki gün sonra gerçekleşen Yıldız Sarayı yağmalanmasına nasıl isyan etmiş gelin bir de ona bakalım.
Evet günümüzde okumadan, araştırmadan alim kesilen zât-ı muhteremlerin II.Abdülhamit aleyhine, onun yolsuzlukları ve yiyiciliği üzerine yazıldığını zannettikleri, bu yüzden de günümüzdeki yolsuzluklar üzerine aynı adla nazireler yazdıkları lakin aslında Yıldız Sarayı yağmalanması üzerine yazılmış olan bu şiiri bir kez daha okurken en büyük Abdülhamit düşmanı Tevfik Fikret’in bile bu yağmaya nasıl isyan ettiğini hep beraber bir kez daha görelim ve Tevfik Fikret’in açıktan açığa olmasa da dolaylı pişmanlığına tanık olalım.
HAN-I YAĞMA
“Bu sofracık, efendiler - ki iltikaama muntazır
Huzurunuzda titriyor - şu milletin hayatıdır;
Şu milletin ki mustarip, şu milletin ki muhtazır!
Fakat sakın çekinmeyin, yiyin, yutun hapır hapır...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Efendiler pek açsınız, bu çehrenizde bellidir
Yiyin, yemezseniz bugün, yarın kalır mı kim bilir?
Şu nadi-i niam, bakın kudumunuzla müftehir!
Bu hakkıdır gazanızın, evet, o hak da elde bir...
Yiyin efendiler yiyin, bu zi-safa sizin
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Bütün bu nazlı beylerin ne varsa ortalıkta say
Haseb, neseb, şeref, oyun, düğün, konak, saray
Bütün sizin, efendiler, konak, saray, gelin, alay
Bütün sizin, bütün sizin, hazır hazır, kolay kolay...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Büyüklüğün biraz ağır da olsa hazmı yok zarar
Gurur-ı ihtişamı var, sürur-ı intikaamı var.
Bu sofra iltifatınızdan işte ab ü tab umar.
Sizin bu baş, beyin, ciğer, bütün şu kanlı lokmalar...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı can-feza sizin
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin
Verir zavallı memleket, verir ne varsa, malini
Vücudunu, hayatını, ümidini, hayalini
Bütün ferağ-ı halini, olanca şevk-i balini
Hemen yutun düşünmeyin haramını, helalini...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin
Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak
Yarın bakarsınız söner bugün çıtırdayan ocak
Bugünkü mideler kavi, bugünkü çorbalar sıcak
Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı pür-neva sizin
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin.”
-Bitti mi yazacakların?
-Bitti.
-Eee..Ne anlatmaya çalıştın sen şimdi?
-Anlayana sivrsinek saz, anlamayana davul zurna az.
NOT: Resim II. Abdülhamit’e tahttan indirildiğinin tebliğ edimesi ile ilgilidir. Bu dört kişilik heyette bulunanlar şunlardır: Yahudi Emanuel Karaso –ki bir İtalyan casusu olup sonradan İtalya’ya kaçmış bir haindir- , Ermeni Aram Efendi, Arnavut jandarma paşası Esad Toptani Paşa ve senatör bahriye feriki Gürcü Arif Hikmet Paşa
Bilmem başka söze gerek var mı?
YORUMLAR
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
Güzel bir konu.
Bu 2.Abdülhamit olayını detaylı incelemem gerek.
Bu konuda biraz cahil kaldığımı itiraf etmeliyim.
Konu gerçekten ilgi çekiciydi.
İki yıl kadar Medine'de yaşadım.
Orası,
2.Abdülhamit tarafından yaptırılan Hicaz demiryolunun son noktasıdır.
Hurda lokomotifler, yanmış vagonlar, yıkılmış bir bakım atölyesi, oldukça güzel yapılmış bir tren istasyonu ve yanı başında Osmanlı mimarisinin güzel bir örneğini teşkil eden bir cami ile, atalarımızın ayak izlerini gururla inceledim.
Sadece gördüğüm bu manzara bile, .Abdülhamit'i sevmeme yeter.
sami biberoğulları
Osmanlı Padişahlarının neredeyse tamamı pek çok haksızlıklara uğramışlardır ancak bunlar içinde en çok haksızlık yapılanı II. Abdülhamit olmuştur. Evet iyice araştırmak lazım II. Abdülhamit'i
Onun Petrol haritalarını mesela..O zaman sanırım daha da seveceksin.
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Zaman zaman böyle konular da yazıyorum işte.
Selam ve sevgilerimle.
Sultan Abdulhamid Han...
Gözümden akmamış son damla, vicdanımda hafif bir sızı, kimi zaman hasretle ve her zaman dua ile andığım insan evladı... Ulu Hakan...
Haksız satırlarda anılan Haklı Adam...
Heybetini, zekasını ve nezaketini göremeyen nice gözler var! Ne yazık onlara...
Vee ben gibi görüpte ismi şahanesine olan hayranlığını gizleyemeyen nice yürekler... Allah varlıklarını daim etsin inşAllah...
Hayatımda zırhlarımı kuşanıp koruduğum bir kaç isim vardır. Sultan Abdulhamid Han onlardan biri şüphesiz. İşte o isimlere haksız yere dil uzatılınca canım yanar, oturur ağlarım. Hiç de utanmam. Ağlatanlar utansın.
Dilerim herkes Sultan Abdulhamid Han'ı gerçekten tanıma şerefine nail olabilir.
sami biberoğulları
Yorumunuza cevap vermekte geç kaldığım için özürlerimin kabulünü diliyorum.
Sayfama şeref verip benim için anlamlı olan bu yorumunuz bıraktığınız için çok çok teşekkür ediyorum.
Selam ve sevgilerimle.
Yazı aklımı karıştırdı.
Bu güne baktım ister istemez.
İkinci Abdülhamit ülkeyi o zaman nasıl yönetti de tepki aldı,
onu yerenler sonra neden pişman oldular bilgim yok.
Gelen gideni aratmış.
Tebrikler,
inşaallah bundan sonra böyle olmaz.
Kimseye güvenim yok.
selâm ve sevgilerimle..
sami biberoğulları
Önce II. Abdülhamit ülkeyi nasıl yöttetti ki bunca tepki aldı sorusu başlı başına apayrı bir yazının konusu olur mutlaka..Yani öyle iki satır cümle ile izah etmek oldukça zor ama her şeyin özünü ve özetini Enver Paşa söylemiş...Enver Paşa'nın söylediklerini iyi değerlendirmek lazım.
Selam vce sevgilerimle.
Erdemliktir hatasını anlayıp da onu belirtene.Atatürk'e hakaret edip de tek kelime yazmayanlara..
Tebrik ederim hocam saygılarımla.
sami biberoğulları
Bizdeki yanlış zaten şudur: II.Abdülhamit'i sevmek Atatürk'e hakaret etmeyi gerektirmez; Atatürk'ü sevmek de II.Abdülhamit'e ve diğer padişahlara hakaret etmeyi gerektirmez. Bunu milletin kafasına yerleştirmeye çalışıyoruz işte.
Selam ve sevgilerimle.
Cennetmekan Abdulhamid Han'ın ismini bile görünce duygularım kabarıyor, gözlerim yaşarıyor, çok şey söylemek istiyorum, ama kelimelerin kifayetsiz kalacağını biliyorum. Tek bir şey söyleyeyim hocam, şu anda Mısır'dan, Fas'tan, Endonezya'dan, Türkî cumhuriyetlerden ve Suriye'den arkadaşlarımın tanımadıkları halde hala dua ettikleri (Efendimiz asm haricinde) tek kişi Abdulhamid Han'dır. Bunu biri bana söylese abartı derdim ama bizzat görünce, ne kadar zamanının ötesinde, cihanşûmûl ve gayb-aşîna bir insan olduğunu bir kez daha anlamış oldum. Allah mekanını cennet etsin, bizlere de onlara layık evlatlar olmayı nasip etsin..
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
Bugün ayın 21 yani doğum gününe 4 gün kalmış hediyeler güzel olsun diye 4 gün önceden hatırlatıyrsun demek ki :))))))))))))
Gelen gideni aratır derler. Osmanlıda isyan çıkarmak padişahı tahtan indirmek kolay ama isyancılar padişah gittikten sonra ne yapacağını bilememişler. Yani hayalleri, emelleri, planları padişah gidene kadar sonrası yok.
Benimde dikkat ettiğim terakkiciler cumhuriyetten sonra paye almaları ama sonrasında ise bu seferde cumhurüyetçilerle ters düşmeleri. Beklentileri başka buldukları başka olduğundandır belki.
Geçen akşam Abdülhamitle ilgili bir program izlemiştim. Oradan yazdıklarına hakimim ))))))))))
Selam ve sevgiler
sami biberoğulları
IV.Murat'a taht yollarını açmak için II.Osman ( Genç Osman ) Yedikule zındanlarında boğdurulur. Lakin IV.Murat tahta oturup da yerini sağlamlaştırdıktan sonra ilk işi ağabeyisini boğduran heyetin başındaki Topal Recep Paşa'nın kellesini almak olur. Hay Allah yine Recep paşa)))))))))))))) ama bu seferki sanal değil gerçek)))))))
Selam ve sevgilerimle.