- 1645 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
SEVGİLİ...
Bugün saymayı bıraktım. Kaç gün geçti ayrılığın ardından? Hasretlik ne kadar da zormuş. Bir hafta mı, bir ay mı, bir yıl mı, yoksa bir asır mı? Her şeye dayanılır da sensizliğe dayanmak ne kadar da zormuş. Sırt sırta verip birlikte çatışmış, birlikte direnmiştik. Direnmek moda değil gereklilikti o zamanlar, öyle değil mi? Biz farklı olmalıydık. Yaşamla barış içinde ve zorluklara karşı umarsızlığa kapılmadan ayakta durma savaşımı vermek Ve verdik de. Herkesin ellerinde neredeyse bir araba parası kadar ederi olan telefonlar var iken biz bir telefonla idare ediyorduk. Bir hafta sende, bir hafta bende kalıyordu telefon. Alo demek yetip de artıyordu bile. Sonra sınıfsal kavganın içinde olmakla insanın karabasanlarından kurtulup karanlığa güneş gibi doğacak olmanın muştusunu hissetmek…
Senle her şey inan ki çok güzeldi sevgili. Güzeldi ne kelime?
Kendimi dünyayı tersine döndürecek kadar güçlü ve gözü kara!.. Ama şimdi? Aldığım havanın bileşenlerindeki karbon sayısı iki katına fırlamış gibi nefes almakta zorlanıyor, günden güne eriyip gidiyorum. Seninle olunca barikatları uzun atlayıcılar gibi zıplar, tomaların sularına kalkan olurdum. Ama şimdi? Gazı yiyen ben, yerlerde sürüklenen ben, dayağı yiyen ben. Sırtımdaki copların sayısını bile unuttum.
Buraları soracak olursan sevgili, sokaklar curcunaya boğulmuş durumda. Kimin eli kimin cebinde belli değil. Afişler, havalarda uçuşmaktalar. Siyasiler, oy derdinde. Hani senin çok beğendin Asiye var ya. İşkence odalarında direnen “abla” dediğin Asiye. Muhtar adayı. Mahalleli olarak onu destekleyeceğiz.
Bir gün tırnaklarımla tünel açıp seni kurtaracağım o zindandan sevgili. Sen yokken hiçbir şeyin tadı tuzu kalmadı. Kendimi kırlara attım. Henüz bahar gelmedi ama papatyalar aradım gözümün alabildiği yerlerde. Göremedim. Eğer bulsaydım seviyor-sevmiyor oynayacaktım taç yapraklarından; tek tek saymak suretiyle. Adım gibi biliyorum ki; her zaman olduğu gibi “seviyorum” çıkacaktı.