- 518 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Adanalı
ADANALI
Bir türküdür söylenir Adanalı. Oyun havası gaydasındadır. Şıkır şıkır, fıkır fıkırdır. Bir kıtasını bağlantı bölümüyle birlikte alıntılayalım:
“Adana’nın yolları taştan
Sen çıkardın beni baştan
Hem anadan hem kardaştan
Ağam Adanalı paşam Adanalı
Evde duramıyom sana dadanalı
Sebebim sen oldun şişman delikanlı
Hey güllü hele hele güllü
Kız güllü hele hele güllü
Peştemalı püsküllü, peştemalı sümbüllü”
.
Anlatımızdaki Adanalı biraz farklı. Bu Adanalı(lar)Cafer Avcı’nın başının belaları. “Bu da neyin nesi?” demeyin hemen. Sabredin anlatacağız cancağızım.
Cafer Avcı Belörenli. Güleç yüzlü,şirin sözlü biri. Öyle bir konuşur ki bulunduğu meclislerde kahkahanın ardı arkası kesilmez. Tam bir meddah. Anlatırken yaşar,yaşatır. Tek başına bir tiyatrodur. Kılıktan kılığa girer. Hemen ayak üstü,şıpın işi...Öyle nazlanma,kendini ağırdan alma gibi huyları yoktur. Büyükle büyük,küçükle küçük.
Belören’deyiz. Cafer Avcı’nın evinin önünde ayaküstü söyleşiyoruz. Kalabalık. Cafer Avcı formunda. Anlatıyor. Bire bin katarak...Ama tuzunu,biberini öylesine karar koyuyor ki can kulağıyla dinletiyor kendini.
Biri dedi ki:
“Cafer emmi! Hani askerde Adanalı’dan yidiğin dayağı anlatsana...”
“Aman gadanızı alıyım. Onu hiç sormayın. Derdimi depreştirmeyin benim.”
“Anlat Cafer emmi!” dediler ısrarla. Cafer Avcı ta askerlik günlerine gitti. Cafer Onbaşı oldu.
Cafer Onbaşı nöbetçi. Erzak getirmeye gidecekler. Bindiler reoya. Bir de yardımcı aldılar. Arabada araç komutanı Cafer Onbaşı,şoför bir de yardımcı. Yardımcı Adanalı. Geldiler depoya. Erzak yüklendi reoya. Ne olduysa oldu. Lafları karşılaştı Adanalı’yla. Sözün bittiği yerde sille tokat girdiler. Hani kavgada yumruk sayılmaz. Şoför aralayamadı. Adanalı, Cafer Onbaşı’ya üstün geldi. Çalınca altına aldı. Ver allah ver...Sağdan soldan gelenler araladı bunları.
Anlatıyor Cafer Avcı. Bir yandan da yere nasıl yıkıldığını gösteriyor. Attığı yumruğu neysede yediği sumsaları da canlı canlı servis yapıyor. Seyirciler gülme krizindeler. Gözlerden yaş geliyor.
Bir de Cafer Avcı ekin biçtirecek. Biçerdöver arızalanmış. Parça bekliyor usta. Tarlada biçerin gölgesinde oturuyorlar.
Cafer Avcı sordu ustaya:
“Usta nerelisin?”
“Adanalı’yım emmi.”
“Aman gadanı alıyım benden uzak dur Adanalı...”
“Niye ki emmi?”
“Adanalılar’la başım hoş deal. Askerde Adanalı birinden dayak yidim. Hala sızısı içimde.”
“Aman emmi. Her Adanalı bir olur mu?”
Usta ufak tefek biri. Söz döndü dolaştı güreşe geldi. “Ne alaka?” dediğinizi duyar gibiyim. Boşlukta,laf kıtlığında olur böyle şeyler.
Usta dedi ki:
“Ben pehlivanım. Karakucak güreşirim. Daha sırtım yere gelmedi.”
Cafer Avcı bir kendine baktı, bir de ustaya. Aklı kesti. Ustayla güreşecek. Hem ustayı yenerse Adanalı’dan yediği dayağın acısını çıkaracak. Öyle düşündü. Hemen yer açtılar. İki yiğit çıktı meydane. İkisi de birbirinden merdane. Kapıştılar. Yumruk kadar cüssesiyle biçer ustası Cafer Avcı’yı terletti. Bir yakalasa Cafer Avcı bırakmayacak. Ama usta civa gibi. Cafer Avcı yoruldu. Usta da bunu bekliyor zaten. Paça kasnakla aldı mı Cafer Avcı’yı altına. Sürüyor. Eli yüzü firezli tarlada toprağa belenmiş. Cafer Avcı güreştiğine de güreşeceğine de bin pişman. Lakin iş işten geçti.
Cafer Avcı güreşi canlandırırken terin suyun içinde kaldı. Bizde de gülmekten can kalmadı.
Bu olaydan sonra Cafer Avcı nerde Adanalı lafını duydu. Hemen o meclisten uzaklaşır oldu: “Ne olur,ne olmaz...Gine Adanalı’ya çarpılırım.”endişesiyle.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.