- 1300 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
AYLARDAN ŞUBAT VE EROS'UN OKLARINDAN ÇOK , OK VAR ORTALIKTA
Aylardan Şubat , günlerden Cuma . İzleyiciyiz bazı anlar daha çok hayatta. Ve taraflar görüyoruz muhtelif zamanlarda. Üstünlük sağlama telaşının en yoğun olduğu dönem oluyor birden bazı günler.
Bugün de onlardan biri.
Bir taraf almış eline eleştiri oklarını , 14 şubatta neymiş , kanmayın bunlara sevginin günü mü olurmuş deyip kendi düşüncesini savuruyor ortaya. Bir taraf alışveriş tuzağına düşmüş , güller ,hediyeler ,süprizler hazırlama telaşında. Çoğunluğu sevgilisinden tepki görmemek adına.’ Bir gün için tüm seneyi ziyan ederim şimdi. İyisi mi istediğini vereyim de mutlu olsun. Yoksa dinler dururum’ demekte. Bu planın bir parçası olarak hazırlık içine girmekte.
Kimilerinin rutin alışkanlığı olmuş , bugün eşine sevgilisine bir başka gülümsemekte. Çiçekçinin numarası bugün için kolayda tutulmakta.
Sevginin gösterilmesi gerektiğini tam olarak bilemediğimiz bu boyutta , azıcık da olsa eyleme geçilen bir gün olmakta , bir başka açıdan bakılırsa.
Kimi aşk deyince bizim gibi her şeye ve her şeyin yüce yaratıcısına olanı hatırlamakta. Beşeri olanın ebedi olanla bağını düşünmekte.
Kimi bir gün bile olsa hatırlanacak olmasından mutlu .Sosyolojik açıdan bir çok şey söylene bilir elbet bu konuda. Sevgiyi söylemek için beklemek ne kadar doğru ola bilir sizce? Ucu açık bir konunun en can alıcı yeri burası beklide.
Ama bizim dikkatimiz bu ara eleştirinin dozunu kaçıranlarda.
Kaç zamandır izliyoruz. Eleştiri okları olmadan yaşayamayan bir toplum haline geldik. Eros’un oklarından çok , eleştiri oku uçuşuyor ortalıkta. İnandığımız doğrular elbette olacak ,lakin senden farklı düşünene nedir bu öfken güzel can! Gülümseyip geçemediğin sürece inandığına ters gelene, henüz alamadığın dersler var demektir.
Tabi ki düzeltilir yanlış olan . Lakin anlaşılır olmak için yeterli değildir bu. Karşı ok her daim hazırdır saldırmaya. Yol yöntemdir bizce doğru olanı gösterirken asıl önemli olan.
Bu sebeptendir ki bizler , bugün ya da yaşadığımız her gün için şunu diye biliriz. İçimizde olan ne ise onu veririz ve onu hayata geçiririz. İçimize ,DNA mıza yerleştirilen bu AŞK tohumları beslediğimiz yönde büyür .
Sizin içinizde nasıl bir aşk varsa , o çıksın ortaya. Onu gösterin eleştirmek yerine. Çiçeğe aşıksanız onu haykırın coşkuyla. Gün geldi diye değil . Sizin duruşunuzu , eleştiriden değil , sevgiden alkışlasınlar.
‘Sizin gibi , bizim gibi düşünen kaç kişi var , kaç kişi katılıyor bana , bakalım kim benden yana’ düşünceleri , gitgide zehirli bir hal almakta.
Dikkat deriz biz, kendimiz de dahil hepimizedir sözümüz. Öz olandan uzaklarda dolaşmak nafile bir çabadır çoğu zaman ,yolu bir yere ulaşmayan. Bu sebepten , sevginin bize veriliş nedenlerini düşünmek ve bu yol üzere olmak en sağlıklısıdır diye düşünüyoruz. Ve öz olanın çok da söze ihtiyacı yoktur aslında.
Zihin durmadan bir başka fikirle çatışma halinde olunca unutulur ana gaye. Ve son söz özün özüdür deriz.
Her daim yaratılanı severiz , yaratandan ötürü. Sevgiyle kalın efendim.