sevgi-liler günü anısına..
nihayetinde insanız ve bazen hayallerimiz en uc noktaya sıçrar ve nedensiz arzularımızda boğuluruz ve hayallerinimizin gerçekleşmesi adına kendimizi hayata zor-larız... halbuki arzu ettiklerimiz illâ ki hayatî bir ihtiyaç değil diye gec fark ederiz..
bu “özel“ günlerin nedeni pek de önemli olmamakla beraber... her ne kadar bazılarına ticari ve kişisel fayda sağlanmış olsada,, hayatı boyu haşır neşir olunması gereken SEVGİ gerçeği herkesin ömür boyu ihtiyaçıdır.. o halde,, senenin 365 günü doyasıya yaşamak varken bir güne terk etmek niye?
evli veya nişanlı.. yada sadece seven (taraf) olalım fark etmez... senede bir güne ötelenen SEVGİ,, birikimden dolayı olacak sonsuz BEKLENTİ ve BENCİLliklere sebep olur..
ama biliyoruz ki bencillik GURURdandır ve gurur kişilerin EMPATİ kurmalarını engellemekle beraber negatif duyguların yaşanmasına sebeptir.. en sağlam bilinen ilişkiler dahi bir ANda hiç yaşanmamış gibi askıya alınır...
allah eşittir sevgi... nasıl ki allahın cinsiyeti yoktur,, sevgininde yoktur.. dolayısıyla cümle evren tek bir SEVGİnin (Onun) eseridir ki; zengin fakir demeden.. türk kürt ayırımı yapmadan.. cinsiyete bakmadan sevemelbilmek esastır... başta sevgi olmak üzre herkesin diyerinde hakkı vardır ki,, ertelenmemesi gerekir...
ve yaradanın kullarını “sevgi“ adına farklı ruh ve beden yapısı (esma terkibi) ile işlediği hepimizce bilinir.. dolayısıyla sevgi dilide İNSAN sayısıncadır ve görmek isteyene her yerdedir..
velhasır varoluş gayesi sevgi adına olunca “sevgililer günü“ nün sadece eşler ve sevgililer arasında yaşanması da sevgiye haksızlıktır... halbuki sevmesini başarabilen her insan sevdiği herkesin (her şeyin) SEVGİLİsidir...
sevgi ve dahası...
çoğumuzun tefekkürden uzak (ezber) yaşayışından olacak şiddet deyince “ilk“ akla dayak geliyor ama şiddetin ’sadece’ dayak olmadığınıda fark etmek gerek... ama bilinmeli ki sorun erkekden ziyade kadınlarımızın yeterince kendini eğitmemesinden kaynaklıdır... çünkü nihayetinde dayak atan erkekde kadın olan bir ANNEnin hakimiyetinde yetişmektedir.... çünkü hayat ezelden ebede ve cümle evrenin birlikrteliğinde sebep sonuc ilişkisi ile yaşanmaktadır... güzelliklerde olduğu gibi kötülüklerde de herkes diyerine zorunlu olduğu gibi birlikte olduğu herkesten sorumludur....
küçük şey yoktur.. bilakis hayat ayrıntılardadır.. kim nerde.. nasıl.. hangi yaş ve cinsiyet grubunda veya konumda (anne-baba’da olsan fark etmez) olursa olsun,, karşı tarafa israr edilen her SÖZ ve HAL kişiliğe ve hakka tecavüz.. birer ŞİDDETtir... ve kim ki diyerine kendi isteklerini diretiyor ve onu olduğu gibi sevemiyorsa,, < o > şiddetin KENDİsidir..
son olarak... cümle ilişkilerde samimiyet esastır sevgide dahi.... ve her türlü şiddetten uzak yaşamak isteyene illâ-da SEVGİ tavsiye ediyorum.. ama makbul olanı “rağmen“ sevgidir... eğer kişi azda olsa kendini sorgularsa o vakit karşıdakini her şeye ’rağmen’ zaten sevecektir..
dolayısıyla hayatı daha kaliteli yaşayabilmek adına; allahın emri resulü muhammed“in tavsiyesi üzre sevgimizi sık sık hatırlamalı ve hayata yansıtmalıyız.. ve herkes kendine dilediği kişi “kendi“ olmalıdır... sevgimizi doyasıya ve hakkıyla yaşayabileceğimiz bir ömür temenisi ile hepimizin “sevgi-günü“nü kutluyorum ♥
Şahinde Hülya Kahraman 13şubat2014
YORUMLAR
Hoş geldin Sevgili Şahinde...
Epey zaman oldu görüşemedik buralarda. Güzel, düşündüren bir yazıyla gelmişiniz, sefalar getirdiniz
Ben 14 ŞUBAT GÜNÜ, bir güne dair sevgilimi, sevenlerimi sevmeme günü olarak ilan ettim.
Selam ve saygılarımla
Deman Ronahi tarafından 2/13/2014 6:57:43 PM zamanında düzenlenmiştir.
gülüm_se
buda bir düşünce tarzı elbette.. nasıl rahat ediyorsan öyle davran ..
görüşmek üzre,, selam ve sevgilerimle..