BU KIŞ BİZE KÜSTÜ MÜ?
BU KIŞ BİZE KÜSTÜ MÜ?
Eskiden dereler gürül gürül akardı,
İnsanlar bu güzelliğe sevinçle bakardı.
Çocuklar kendini dereye atar yıkardı.
Hani bu dereler nerede kaldı?
Dağlar beyaz gelinliğe hasret kaldı.
Ağaçlar için yağacak olan kar, baldı.
Yeşerecek sevinecek olan ağaçtı, daldı.
Hani lapa lapa yağan kar nerede kaldı?
Üşüşen kuşlar pencereme konmaz oldu.
Güzel havadan sokaklar çocuklarla doldu.
Yeşeren ekinler, otlar sararıp soldu.
Hani sağanak yağmurlar yağmaz oldu.
Bulut var mı diye gözlerim havaya bakar?
Her türlü pisliği düşen yağmurlar yıkar.
İnşallah dereler gürül gürül yine akar.
Canlılara faydalıdır işte yağmur ve kar.
Canlılar hasret kaldı yağmura ve kara,
İnsanlar düşünmeye başladı kara kara,
Göller çekildi, gördüğün her yer kara.
İnşallah yağmur, kar düşer bu topraklara.
Allah’ım ne olur hayat kaynağı suyu indir,
Her türlü nimetler biz insanlar içindir.
Yağmurla, karla tüm doğayı sevindir.
Ne olur akacak olan gözyaşlarını dindir.
Kış mevsimi deyince aklınıza ne gelir?Kış gerçek yüzünü gösterdi mi?
Evet…Kış mevsimindeyiz, ama bahardan kalma günleri yaşıyoruz.Güneş kollarını iyice açmış,bizlere sıcak sıcak bakıyor, bizleri altına çağırıyor.Güneş de bizleri bağrına basıyor.
Kış deyince aklımıza;kar,yağmur,Şemsiye,Gök gürültüsü,buz,buz sarkıtları,uzun geceler, masal, bomboş kalmış sokaklar,gelinlik giymiş dağlar,odalara hapsolmuş insanlar, evde sıkılan çocuklar, bomboş parklar,çay keyfi, çatırdayan kestaneler,soyunmuş ağaçlar,üşüşen kuşlar, yem arayan hayvanlar…gelir.
Bunların bir çoğuna şahit olduk,yaşadık,doya doya yaşıyoruz da…Ara sıra buz tutmuş sulara,uzun gecelere,çay keyfine, patlayan kestanelere,çıplak kalmış ağaçlara,dağların az da olsa gelinlik giydiğine şahit olduk ama;
Sanki bu yıl kış bizlere küstü…Hani nerede geçen yıl ve daha önce aralıksız yağan yağmurlar, dağların hepsinin gelinlik giymesi, başıboş sokaklar…Gerçekten bu yıl kış mevsimini arar olduk.
Şemsiyeler evlerde bir kenara atılı kaldı, çocukların kar hevesi sadece lafta hayalde kaldı.Daha önce sırılsıklam olduğumuz yağmurları göremedik, pencerelere üşüşen, yem arayan kuşları göremedik.İnanın kışa, yağmurlara, kara, soğuğa hasret aldık.Gözlerimiz gökyüzünde bulutlarda, ellerimiz yağmur için dua için havada.Allah’ım ne olur bu ellerimizi boş çevirme.Geçen yıl ve önceki yıllar ıslandığımız gibi yine doya doya ıslanmak istiyor gönüllerimiz.Topraklar bile hasret kaldı yağacak olan sağanak yağmurlara. Önceki yıl bir ay güneşi göremez olmuş idik, aralıksız bir ay yağmur yağmıştı.O zaman da Güneş küstü mü bizlere, bulutların arkasına mı saklandı demiştik.Bu yıl Güneş bizleri çok seviyor, ışığını doya doya bizlere gönderiyor, bu yıl da yağmurlar, kış bizlere küstü mü ne diyoruz…
Görev yerim uzakta ,Gaziantep İslahiye AİHL…30 km uzaklıktaki bu yere dolmuşlar ile geliş gidiş yapıyorum.Her gün yol kenarındaki derelere bakıyorum, bomboş.Eskiden, geçen yıl gürül gürül akan bu dereler kurumuş suya hasret kalmış.Derelerde eski sevinç, eski heyecan hiç yok…Nasıl olsun ki?Yağmur yağmazsa, dağlar gelinliğini giymezse bu dereler akar mı?Çocukluğumda bu derelere Mayıs ve Haziran aylarında gider hem balık tutar hem de doya doya yüzerdik.Hani nerede kaldı o günler… Şubat, Mart ayında akmayan dereler Mayıs ayına Haziran ayına kalır mı?Siz düşünün…
Hele son üç yıl içinde islahiye çıkışındaki yağmur suları ile dolu olan gölet bomboş tarla sahipleri bu yıl da su ile dolacak diye ekim yapmamışlar. Şimdi ise kupkuru halde, gelen geçenlere selam ediyor, dört gözle bekliyor yağacak olan yağmurları…Bu kış mevsiminde böyle ise önümüzdeki ilkbaharda ve Yaz mevsiminde yaşayacağımız susuzluğu siz düşünün.Ama bizler ümidimizi yitirmeden Allah’a şükrediyor, o bereketli yağmurlardan göndermesini niyaz ediyoruz.Allah her şeyin iyisini bilir.
12.02 2014
Hasan KAYA
Eğitimci-Şair-Yazar