- 1450 Okunma
- 14 Yorum
- 1 Beğeni
EN EDEPLİSİNDEN AŞK HİKAYELERİ -1-
’’ EN EDEPLİSİNDEN AŞK HİKAYELERİ’’Dedik de hangisinden başlasak ki?
Öncelikle böyle bir yazı nereden doğdu ondan başlayayım.
Efendim vatandaşın biri bir bayan arkadaşımızın şiirine yorum yapmış ve demiş ki ’’ Hanımefendi kadın kısmısı öyle zırt pırt aşk şiiri yazmaz. Erkek kısmısı bir kadına aşk şiiri yazar ama kadın kısmısı bir erkeğe aşk şiiri yazarsa bu edepsizlik olur’’ Hatta bir de edebe erkâna davet etmiş bayan arkadaşı.
Aman aman..Peşin peşin belirteyim bu olayın bir facebook muhabbeti olduğunu da sitede bir maraza çıkmasın yine...Olayın sitemizle uzak yakın bir ilgisi yok.
İşte bu vatandaşın iş bu yorumu üzerine ben de bizim klasik aşk hikayelerini ele alayım ve bu hikayelerdeki edepsiz unsurları temizleyerek onları edepli hale getireyim dedim.
Neyse başlayalım bakalım ama yine peşin peşin yazayım: ’’Zurnada peşrev olmaz, ne çıkarsa bahtınıza’’
Efendim vakti zamanın birinde Acem Diyarında bir papaz varmış...Şimdi ’’ Papazın Acem Diyarında ne işi varmış’’ Diyererek daha işin başında germeyin beni. Papaz bu, nerede ve ne zaman zuhur edeceği belli mi oluyor heriflerin.
Efendim bu papaz öyle başı gözü oynayan bir papaz olduğu için memleketin Şahı Recep Han ’’ Bu kavası evlendirelim, yoksa bu herif benim hareme de sarkacak ’’ Diyerekten ve dahi papaz efendi iyice papazı bulsun diye onu dünya evine sokmaya karar vermiş.
Bu papazın karısı daha ilk günden kalmış mı hamile? Dokuz ay, on gün sonrasında da kadın bir kız çocuğu dünyaya getirmiş. Getirmesine getirmiş de papaz efendiyi almış bir telaş: ’’ Bu kızın adını ne koyayım’’ Kara cüppeli kara papaz başlamış kara kara düşünmeye...Sonunda sırf gıcıklık olsun diye o kadar gavur ismi dururken kıza Aslı adını vermiş.
Şimdi sorulabilir ’’Gıcıklık ne alaka? ’’ Diye...Anlatayım:
Efendim bu papazın ülkenin şahı Recep Han’ın karısı Nuray Sultan’a acayip gıcıklığı varmış. Çünkü Nuray Sultan’ı bir manastıra kapatmak ve de bir hristiyan azizesi yapmak için o kadar uğraştığı halde Nuray Sultan tam tersini yapıp Mekke’ye giderek hacı olunca papaz efendi küplere binmiş...İşte o kızgınlığının eseri olarak da kızına Aslı adını koymuş...Çünkü Nuray Sultan’ın büyük kızının adı da Aslı’ymış. Yani anlayacağınız papaz sırf Nuray Sultan’a gıcıklık olsun diye bir gavur kızına Aslı diye isim koymuş. Yoksa elin gavuru ne diye kızına Aslı ismi koysun ki di mi ama?
Papaz efendi Aslı doğar doğmaz, daha göbek bağı bile kesilmeden onu hemen bir manastıra kapatmış ki edepli, hanım hanımcık bir kız olsun. Elin erkekleriyle face booklarda, internetlerde kırıştırmasın... Kızcağız daha doğduğu günden itibaren erkek denilen milletten tamamen soyutlanmış. Hatta papaz efendi bile kızını manastıra kapattıktan sonra onu görmeye gittiğinde bir kafes arkasından görüyormuş kızıni ki kızı erkek milletinden uzak tam bir edep ve terbiye içinde yetişsin.
Aslının manastırda çile doldurduğu yıllarda manastırın dışında da bir hayat devam etmekteymiş tabii ki. İşte bu hayatın içinde de bir vali ve oğlu varmış. Zavallı vali, oğlunu en güzel ve pahalı okullara gönderiyormuş okusun da tabip olsun diye ama oğlu tutturmuş ille de röntgen uzmanı olacağım diye...Vali baba o kadar dayak atmış, büyücülere, falcılara götürmüş, hatta rehberlik ve psikolojik danışma servislerine bile gitmişler ama nafile...Çocuğu röntgencilikten bir türlü vazgeçirememişler.
Tabi o zamanlarda erkek çocuklar bir kahramanlık yapmadıkça ya da başlarından çok ilginç bir olay geçmedikçe onlara isim konmadığından henüz adı yok.
Neyse Efendim...Çocuk bir gün bu manastırı kafaya takmış...İlle orayı röntgenliyecek. Bir yolunu bulmuş ve tam da Aslı’nın odasının olduğu pencereye dayamış gözünü başlamış içeriyi röntgenlemeye...Gözleri loş ışığa alıştıktan sonra bir de ne görse iyi...Simsiyah rahibe kıyafetleri içinde ay parçası gibi bir kız burnu... Fena şekilde elektrik almaya başlamış...Meğer tırmandığı korkuluklara elektrik veriliyormuş.
Zavallı çocuk tüm kılları havalanmış vaziyette yere çakılınca Aslı önce ana rahibeye seslenmiş.
-Rahibe Anna...Rahibe ana...Koş koşşş...Acayip bir yaratık fena halde elektrik aldı yere yapıştı.
Ana rahibe Anna koşarak bahçeye indiğinde bir çığlık atmış. ’’ Oh My God, Yani Aman Allah’ım...Bu bir erkek’’
Aslı da koşarak inmiş bahçeye ve erkek denen bu garip yaratığı yakından görmüş ilk kez. Görmesine görmüş ama daha sonrasında ’’ Vay sen misin bir erkeğe bakan’’ Diye bir ton sopa yemiş Rahibe Anna’dan.
Bizim delikanlı halen baygın...Diğer rahibeler onu ayılması için almış manastırın mereğine götürmüşler. Yani samanlığa...Çocuk merekte yatarken o meşhur ak sakallı dede görünmüş ona...Dedenin elinde bir sürahi ve bir tas varmış...Uzatmış tası delikanlıya.
-Al iç bunu.
-Ya hocam fena halde başım ağrıyor...Kafayı fena vurduk sanırım. Bu verdiğin ne? Başağrısına iyi gelir mi?
-İç bunu...Buna aşk şarabı derler.
-Aman hocam ne etin sen? Peder alkol aldığımı duyarsa keser beni valla.
-Lan oğlum bu aşk şarabı diyorum sana...Alchoool free dir bunlar.
-İyi madem..İçelim...Doldur bi tane...Sek olsun.
-Lan namussuz. Sen beni barmen mi sandın? Sek olsunmuş...Al iç şunu da şu Aslı denen kıza aşık ol bakalım.
Delikanlı bir tas aşk şarabını fondip yapmış. Kesmeyince tüm sürahiyi boca etmiş. Ak sakallı dede daha sonra cübbesinin içinden bir saz çıkarmış ve delikanlıya uzatmış.
-Sen şimdi aşık oldun. Bundan böyle artık aşkını bu saz ile dile getireceksin.
-Ya hoca biraz gitar dersi almıştım ama saz çalmaktan anlamam ben.
-Hele bir başla gör bak neler döktüreceksin.
Çocuk almış sazı eline, vurmuş teline ve başlamış söylemeye
Merekte sarı saman heyyy..Merekte sarı saman heeyyy
Aman efendim aman, ninnariii, ninnaarrii, ninnarriiii.
Eller düğün yapıyor heeeyyy...Eller düğün yapıyor heeeyy.
Bizim düğün ne zaman, ninnariii, ninnaarrii, ninnarriiii.
Neyse efendim rahibeler atmışlar çocuğu dışarı. O da doğru eve gelmiş ve hep aynı türküyü söylüyor: Merekte sarı saman.
Artık babasının da anasının da canına yetmiş bu merek...Merek, merek, merek...Derken çocuğa konacak isim bulunmuş. Merek’i ters çevirmişler ve çocuğa Kerem adını koymuşlar.
Kerem içti ya aşk şarabını artık kim tutar onu. Habire çalıp çığırıyor. Bu arada da Aslı’nın o muhteşem burnu aklından hiç ama hiç çıkmıyor...
Sonunda dayanamamış Kerem. Almış sazını doğruca Manastırın kapısına dayanmış. Pencerenin altında sazıyla serenat yapmaya başlamış Aslı’ya.
et aldım dirhem ile, beri bak yavrum beri bak
öldürdün verem ile, dön bi yol da bana bak
tutsam saçın telinden, beri bak yavrum beri bak
giden mi benim ile, dön bi yol da bana bak bana bak
Aslı dayanamamış bu feryat figan bağırtıya. Perdeyi siper yapıp kendisini iyice bir gizledikten sonra gayet edep ve terbiye içinde Kerem’e seslenmiş.
-Rica ederim beyefendi...Lütfen pencerenin önünden çekilir misiniz? Çok ayıp oluyor...Ben sizin bildiğiniz kızlardan değilim...Hoş sizin bildiğiniz kızlar nasıldır onu da bilmiyorum ama...
Kerem bu billur gibi sesi duyunca aşkı resmen tavan yapmış. ’’ Ama ak sakalıı dede bana senin aşkının şarabını sundu ’’ Diyebilmiş ancak.
Cevap vermiş Aslı:
-Olabilir...O ak sakallı dede ile senin sorunun. Ben masum bir bakireyim...Bana öyle bir şarap sunan olmadı. Hem kızlar erkeklere aşık olmazlarmış...Şimdi rica etsem ikileseniz de ense traşınızı görsek ha?
Zavallı Kerem ’’ Ulan bu işte bi terslik var..Bu hikaye böyle olmamalıydı ’’ dese de Aslı bir daha ağzını açıp da tek kelime etmemiş. Çünkü kız kısmının bir erkekle o kadar uzun süre konuşması bile çok büyük bir edepsizlikmiş. Büyük bir utanç ve pişmanlıkla içeri çekilmiş Aslı.
Kerem bakmış ki kız kararlı...’’Evlenmeden asla ’’ cılardan...Çaresiz kızın papaz babasının huzuruna varmış ve demiş ki?
-Papaz efendi..Ben kızınız Aslı’nın dest-i izdivacına talibim.
Papaz kıllanmış tabii ki.
-Sen Aslı’yı nereden tanırsın...Lan oğlum ben bile nasıl bir şeye benzediğini bilmiyorum. Sen nerde gördün de testisine, mizacına talip oluyorsun?
-O kısmı karıştırma papaz efendi. Sen şimdi efendi efendi verecek misin kızı onu söyle.
-Yahu eninde sonunda birine vereceğiz kızı ama öyle her önümüze gelene de kız veremeyiz değil mi? Öncelikle sen hangi millettensin onu öğrenelim.
-Ben mi? Ben abazayım.
Papaz efendinin gözleri iri iri açılmış, rengi kıpkırmızı olmuş...Öfkeyle ayağa kalkmış ve Kerem’e kapıyı göstermiş.
-Def ol...Benim bir abazaya verecek kızım yok.
Kerem eşekten düşmüş karpuz misali doğru manastır’a koşmuş yine ama Aslı’yı görmesi asla mümkün değilmiş. Aslı da için için Kerem’e karşı bir ilgi duyuyormuş belki ama bunu bilmemizin kesinlikle imkanı yok çünkü edepli kızlar asla ve asla aşklarını belli edecek en küçük bir işarette dahi bulunmazlarmış. Aslı adeta kaplumbağanın kabuğuna çekildiği gibi kabuğuna çekilmiş ve ağzından bir daha tek kelime çıkmadığı gibi artık burnunu da bir daha göstermemiş Kerem’e.
Kerem on altı cilt ansiklopedi hacminde şiir yazmış Aslı için ama Aslı bir tek kelimeyle olsun cevap vermemiş. Zalimlikten ya da Kerem’i sevmediğinden değil.Bu kadar şiir, bu kadar besteden sonra o da Kerem’e aşık olmuş ama aşkını dile getiremezmiş ki. Çünkü çok mu çok ayıpmış kız kısmısının öyle zart zurt aşktan bahsetmesi.
Üffff..Amma da uzatmışız ha...Neyse bu ilk bölüm böyle oldu..Az daha sabır.
Kerem sonunda vali olan babasını devreye soktu ise de papaz efendi valiyi sallamadı. Vali de çaresiz Recep Han’a müracaat etmeye karar verdi. Lakin Recep Han güzellik uykusunda olduğu için son çare Nuray Sultan’ın huzuruna çıkmaya karar verdi.
Nuray Sultan kıldığı kaza namazlarının yüz seksen sekizinci rekatından sonra sağa sola selam verdi. Tesbih çekip duasını da okuduktan sonra bir paravanın arkasına konuşlanmış olan vali ile konuşmaya başladı.
-Nedir derdin ey Vali?
-Sultanım..Papaz efendi kızı Aslı’yı benim oğlana vermiyor.
-Allah Allah..Niçin vermiyormuş ki? Biz bile bu ülkenin sultanı olduğumuz halde kızımız Aslı’yı damadımız Ahmet’e verme konusunda bu kadar nazlanmamışken o kim oluyor da benim valimin oğluna kız vermiyor?
-Aman sultanım..Senin damatla benim oğlum bir mi? Benim oğlan tazı gibi bir şey. Senin damat maşallah tosun...
Nuray Sultan gayrı ihtiyari bir kahkaha attı.
-Hay sen çok yaşa sayın valim...Senin oğlan bak ne güzel şiirler yazıyor...Benim damat ise zamanında kızım Aslı’ya bir çiçek göndermişti ve çiçeğe not olarak ancak iki satır yazabilmişti: ’’ Bunu yazan Tosun..Okuyan okusun ’’ Neyse...Sen merak etme...Ben alırım kızı o papazdan.
Nuray Sultan ’’ Sen merak etme...Ben alırım kızı o papazdan.’’ Demişti ama daha sonra papaz efendi huzuruna çıktığında durumun o kadar da kolay olmadığını anlamıştı. Çünkü papaz açık açık söylemişti
-Sultanım...Azeri, Çerkes, Arnavut, Boşnak, hatta Pomak bile olsa verirdim ama abazaya kız vermem ben.
-Bi bis krem versem?
-Olmaz sultanım...Masrafını kurtarmaz. Kurtarsa bile abazaya verecek kız yok bende.
Nuray Sultan dayanamadı artık. Yumruğunu masaya indirdi.
-Olacak ulan.
O anda Recep Han girdi içeriye.
-Ne oluyor yahu...Şurada biraz uyuyalım dedik. Ne bu gürültü?
Nuray Sultan papazı gösterdi.
-Aslı’yı Kerem’e vermiyor bu?
-Ulan hatun. Yaşlandıkça sapıttın iyice...Aslı’yı Ahmet’e vermedik mi biz? Kerem de kim?
-Yahu bizim Aslı’yı demiyorum...Bu papazın bir kızı var Aslı diye onu diyorum.
Recep Han öfkeyle papazın sakallarına yapıştı.
-Ulan oğlum bela mısın sen? Bu memleklette o kadar isim varken ne diye benim kızın adını kendi kızına veriyorsun? Hiç yakışık alıyor mu bir papaz kızına Aslı adı? Ulan Lahey Adalet Divanı ve Kopenhag Kriterleri filan olmasa alacam kelleni de dua et sen onlara...O kızını da Kerem’e verme de göreyim seni. Şimdi defol gözüm görmesin seni.
’’ Beni bir daha uykumdan uyandıranı çengele asarım ulannnn’’ Diye bağırarak tekrar kanepesine kıvrıldı Recep Han...Nuray Sultan ’’ Uykucu ayı’’ dedi Recep Han’ın arkasından.Daha sonra hatırladı yaptığının gıybet olduğunu ve yirmi beş kere ’’Estağfirullah’’ çekti...Papaz ise saraydan çıkar çıkmaz hemen manastıra koştu ve kızı Aslı’yı aldığı gibi ver elini Amasya...
AMASYA NE ALAKA DEMEYİN...oLAYI BAŞKA TÜRLÜ NASIL fERHAT İLE şİRİN’E BAĞLAYACAĞIZ.?
YORUMLAR
sami biberoğulları
Selalm ve sevgilerimle.
Sami hocam yazınızı kahkahalarla okudum.Gönül ferman dinlemez yazacaksa yazar,sevecekse sever.Anlamadığım eski köye yeni adet mi geldi kim emrivaki bayanlar aşk şiiri yazamaz demiş.Bal gibi de yazılır.Yazmak için birine mi danışacağız .Eskiden sofrada haşlanmış yumurta olurmuş erkeklere verir ,kızlara vermezlermiş .Neymiş efendim kızlar yumurta yemez ne alakaysa .Onların gönlü ,nefsi yok mu sevemez ve yazamazlar mı .Edep kadınlara zimmetli mi sevdiğini söylemek ne zaman dan beri suç oldu ? sevmesini bilmeyen yürek hiç bir konuda yazamaz efendim.Erkek ne yaparsa suç değil,kadın yapınca ayıp ve suç.Kim demişse nane yemiş taş devrinde yaşıyor bu kişiler.Kime yasak gelmişse alsın kalemi eline başlasın yazmaya ..yazı çok güzeldi kutlarım kaleminizi saygı ve selamlarımla hocam.
sami biberoğulları
Kerem ile Aslı, Ferhat ile Şirin, Leyla ile Mecnun, Tahir ile Zühre, Mem ve Zin, Yusuf İle Züleyha, Saba Melikesi Belkıs ve Süleyman...Say sayabildiğin kadar...Bu aşkların hiç birisinde kadın kısmısı ağzını bile açmadı, konuşan, yazan, şiirleri besteleyenler hep erkekler mi oldu yani
Söylenecek aslında o kadar çok şey var ki. İşin cılkını çıkaran kadınlar, işin cılkını çıkaran erkekler de yok değil hani...
Neyse...Uzun konular bunlar.
Hikayemizin diğer bölümlerinde tanıdığımız diğer aşkları da tam anlamıyla arap saçına döndüreceğiz.
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Hikayemizin diğer bölümlerinde tanıdığımız diğer aşkları da tam anlamıyla arap saçına döndüreceğiz.))))))
Selam ve sevgilerimle.
İlginç bir hikaye.
Yorgunluktan mıdır, nedir,
nüfus edemedik olaya.
Ama,
akşam akşam tebessümler yolladı yine cümlelerin dudaklarımıza hocam.
Sağ ol.
sami biberoğulları
Sabah dinlenmiş kafaylla bir daha oku istersen...Hikaye gayet açık aslında)))))))))))))
Selam ve sevgilerimle.
bak şimdi.... böylemiydiki.... ama kalemin bu aşkı çok hareketlendirecek gibi.... ilahi hocam ömürsün vallahi...sevgilerimle
sami biberoğulları
Ben tarihi bazı gerçekleri ilk kez su yüzüne çıkarıyorum...O hikayelerin aslı astarı böyle..Bu günlatılan versiyonlarına inanma sen..Görna kadar a bak ileride daha ne acı gerçeklerle karşılaşacaksın.
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
GÜLDESTE
sami biberoğulları
Böyle bir Kerem ile Aslı hikayesi henüz yayınlanmadı şimdiye kadar..Tarihte ilk...Eh biliyorsunuz artık benim tarihte ilşklerin adamı olduğumu.
Selam ve sevgilerimle.
sami Kardeşim,
Yine tutku ile okuduğum bu yazı için seni kutlarım
Selam ve sevgilerimle
sami biberoğulları
Çok çok sağ olasın, var olasın
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
Çok güzel okudum ve aklıma geldikçe de güldüm. Allah'tan uygunsuz yerlerde aklıma gelip gülmedim :)))))))))))))))
Nurah hana çok güldüm. Diğer bölümünü merakla bekliorum.
Selam ve sevgiler
sami biberoğulları
Nuray Sultan var.
Sonuna gelince...Ben de merakla bekliyorum.
Selam ve sevgilerimle.
İçimdeki son romantizm kalesinide yıktın be abi ne diim.Ben zaten mantık insanıydım ama esaslı bir aşk hikayesinide pek ala bir kova göz yaşını helalinden akıtmayıda biliriz ama bu kerem ve aslı hikayesi için hangi duygusal akıma kapılacağımı pek kestiremedim en iyisimi absürd komedi misali absürd aşk başlığına alıp hikayenin devamınıda bekleyip sonra saçımızı başımızı yolalım.Ana rahibe annanın ismine, papazın prensiplerine, keremin kargaları kaçırtan serenadınada ayrıca bayıldım.Emeğine,esprili kalemine sağlık gülümsettin yineeeeeeeeee.Sevgi ve saygılarımla.
sami biberoğulları
Sadece Kerem ile Aslı'yla kalmayacak ki hikaye...O baklımdan şimdiden hazırla kendini diğer yanlış bildiğin (!) aşk hikayelerine
Daha ne prensipler, ne karakterler tanıyacaksın bir bilsen)))))))))))))
Selam ve sevgilerimle.
Oooyyy oyy bu ithamlar bana bir yerden tanıdık geldiydi de üstadım! Güldüm güldüm de aşkı bulamadım. çocukken tütün dizerken halam bize böyle anlatmıyordu Kerem ile Aslı'yı? Çöz kerem çöz düğmelerimi diye şiiri vardı. vallahi.! Sihirli gelinlik diktiriyorlar aslıya sırtından aşağı 40 düğmeli imiş. Kerem çözüyo çözüyo tam kırkıncıya geliyor düğmeler tıııırt yeniden otomatik ilikleniyodu. Sabahı sabah etmişlerdi sonla fazla elektrikten tutuşup kül oluyorlardı. halamın da densizliği! Çocuk kısmına böyle masal anlatılır mı hiç! Aşk bilinaltıma yer etmiş! Şu masalı güzelinde yazsaydın ağam okuyasım geldi, ağlayasım geldi asşk için...
sami biberoğulları
Başımıza ne geliyorsa zaten tarihimizi ve tarihteki kahramanlarımızı tanımamaktan geliyor.Ama artık bu sıkıntı sona erdi. Çünkü bundan böyle ben varım bu alanda.
Selam ve sevgilerimle.
Bir solukta okudum, merakla bekliyorum bakalım n'olcek :))
Selam ve sevgilerimle..
sami biberoğulları
İlham Perileri de gelmiyorlar artık. Onlar bile erkek kısmısının yanında ne işimiz var diyorlarmış.
Velhasılı kelam işim zor. Bakalım nasıl bağlayacağız konuyu.
Selam ve sevgilerimle.