- 977 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Anne Kıvamı
Kadının yüzünde, şimdiden tükenmiş bir gün… Oysa kahvaltı hazırlığında elleri kolları… Güneş de ufuktan kaldırmış başını, “Şaşırdın mı sen?!” diyor sanki. “Hadi geri sar zamanı. Sabahı sabah gibi karşıla... Yeni güne selam ver.”
Çocuk her çocuk gibi, neyse o olarak karşılıyor her şeyi. Sabahsa sabah, soğuksa soğuk… Kendi içinde ayrı bir dünya kurmamış henüz büyükler gibi… Dışındaki dünya içinde de aynı şekilde sürmekte hükmünü…
Ama annesi pek o havada değil, görüyor çocuk. Anlamasa da seziyor içindeki bilge aracılığıyla. “Yine o günlerden biri…” diyor içinden. “Annem surat yapıp duracak. Duymayacak bile beni.”
Dışarıda hayat bir çocuk kadar gerçeğe saygılı, tıkır tıkır işlemeye devam ediyor. Güneşin ufukta yükselme oranı doğrultusunda bir şeyler yer değiştiriyor, birileri bir yerden bir yere gidiyor. Kadın mutfak penceresinden hayran hayran seyrediyor o insanları. Buradan bakınca ne kadar kusursuz bir ahenkte ilerliyor hayat. Sanki dönüp duruyor dev bir çark. Dişlilerden teki bile aksamadan… Duyguları araya katmadan, bir dişliye dönüşebilen insanlardan mamul…
Yoksa bunu beceremediğinden mi oğlu ona böyle sitemkâr bakışlar fırlatıyor şimdi? Bir şeylere dönüşmeyi beceremediği için… Tam anlamıyla kendisi olmayı erteleyemediği; her saat, her dakika kendisi kalmakta bu kadar ısrarcı olduğu için…
Bu kaldırımlarda koşturan kadınlar da bilmez mi “Ben burada olmak istemiyorum. Evimde olup çay keyfi yapmak, TV’nin karşısında tembel tembel düşüncelere dalmak… Sürekli koşturma içinde inemediğim derinliklere inmek oturduğum o koltukta…” demeyi?.. Ya da evlerinde koşturan kadınlar, kocalarının gözlerindeki uzaklığı çözmek için çocukmuş, kahvaltıymış bir kenara bırakmayı… Bir köşeye çekilip varlığı bile meçhul ‘o kadın’ın gölgeleriyle doldurmayı her yeri…
Hayır, onlar bu kadar bencil olamıyor bir türlü. Yapılması gereken işler var çünkü. Doyurmaları gereken mideler ve ruhlar… Çocuklar gülümsemeli yeni bir günü karşılarken… Onlar güldükçe hayat da güler onlara, daha o yaştan öğretmeli.
Peki kendisi nasıl bir hayat vaat ediyor oğluna? İçinde kaybolduğu dünyanın karmaşası arasından arasıra gözlerini ona yönelttiğinde tek gördüğü, kendisinden ona nereye gideceğini söylemesini bekleyen bir çocuk… Çay demlendi çoktan. Çaydanlıktan dumanlar tütüyor. Sucuklu yumurta tam kıvamında görünümüyle gülümseyen bir anneye benziyor sanki. Çünkü böyle mükemmel bir kıvamı ancak iyi anneler tutturabilir.
Sesine de yumurtadaki anne kıvamını verebilir mi? Tavadaki gülümseyen şefkati kendi yüzüne de geçirerek… Deneyip görecek az sonra. Beceremezse yeniden yeniden deneyecek. Bu sefer kararlı çünkü, gülümseyen bir dünyaya uğurlayacak oğlunu. En azından bir sucuklu yumurta kadar becerecek anneliği.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.