- 654 Okunma
- 3 Yorum
- 1 Beğeni
Anlayamıyorum
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Kalbinizin sızladığını hissettiğiniz anlar oluyor mu?
Düşünün biraz, zaman ayırın kendinize ve gözden geçiriniz yaşadıklarınızı. Kısa bir süre dahi olsa incittiğiniz kalpleri hatırlayınız. Elinizi vicdanınıza koyunuz, yüreğinizin sesine kulak veriniz. Anlayamadığım o kadar çok şey var ki bu hayatta. Gün içerisinde çevremdeki herhangi bir insanın kalbini kırdığımı hissetsem, gece yatağıma yatıp başımı yastığa koyduğumda vicdanımın sesi beni rahat bırakmıyor ve uyuyamıyorum. Gözlerimi kapadığım anda aklıma geliyor o an ve sözlerimin, davranışlarımın karşı tarafta yapabileceği tahribatı düşünüyorum. Sabaha kadar uykusuz kalıyorum, ertesi gün olsun ve o insanın gönlünü alabileyim diye sabahı sabah ediyorum. Yanlış anlama yaratmışsam aklında, üzmüşsem ya da kalbini kırmışsam en kısa zamanda o insanın yüzünde tebessüm yaratabilmek için yüreğim, zihnim savaş veriyor. Yaşamda kimseyi üzmek gibi bir lükse sahip olmadığımı çok iyi biliyorum. Bu nedenle de çaba harcıyorum. Söyleyeceğim her kelimeyi iki kez düşünür ve konuşurum ki çevremdeki kimsenin kalbini kırmayayım ve gururunu incitmeyeyim. Hayat çok kısa. Doğuyoruz, büyüyoruz ve öleceğiz.
Her yaşadığım günü son günümmüş gibi yaşıyorum. Ne vakit ölüm gelir beni bulur bilemiyorum. Bildiğim tek bir şey var vicdanım çok rahat. Şu an ölüm gelip bulsa da beni, ne dargın olduğum birisi var ne de gönlünü kırıp yaşamında çok büyük tahribatlar yarattığım birisi var. Yatağıma yattığımda zihnim kalbini kırdıklarımla değil benim gönlümde yara açan vicdansızlarla mücadele ediyor. Merak ediyorum, onlar da uyumak için yataklarına uzandıklarında düşünüyorlar mı tüm bunları. Çevresindeki insanları kandıran, aldatan ve yalan söyleyen canlıların nasıl yaşayabildiklerini merak ediyorum. Vicdanları rahatsız olmuyor mu! Nasıl etrafındaki insanların yüzüne bakabiliyorlar. İçlerinde kötü niyet olan ve bir insanı üzmek için hareket edebilen canlıları anlamaya çalışıyorum. Bu şekilde olmayı nasıl başarabiliyorlar. Düşünmeden konuşan insanları da çok merak ediyorum. Nasıl bir ruha sahip olduklarını bilmek isterdim! Ya da bu canlıların böyle olabilmesinin temeli nedir...
Aslında yanıtsız kalan ve cevap bulamadığım birçok söz ve davranış var yaşamda. Hayatta çoğunlukla tüm insanlar mutlu, huzurlu, sağlıklı ve başarılı olmak isterler. Davranışlara ve sözlere baktığımızda ise bu çoğunluğun istekleriyle, isteklerine giden yolda verdikleri mücadele çelişkilidir.
Mutluluğu ele alalım. Çoğu insan sevgi, saygı, güven ve sadakat çerçevesinde bir beraberlik arar. Mutlu bir yuva kurabilmesi için bu değerlerin öncelikli olduğunu düşünür. Sevgi dolu bir eş ister yanında, kendisine saygılı olmasını ve güven vermesini arzu eder. Huzuru ve mutluluğu bu şekilde uzun süreli yakalayabileceğini düşünür. Yanılıyor da olabilirim. Belki mutlu olabilmek için bu yazdıklarımdan başka istekleri olanlar da olabilir. Bununla beraber isteği mutlu olmak olan bireyler görürüz ki çok farklı davranışlarda bulunabiliyorlar. Sevgiden bahsederken dahi ayrılalım diyebiliyorlar, ya da evlenmekten bahsederken başka bireylerle ilişki kurup aldatabiliyorlar. İnsanoğlunu anlayamıyorum. Yaşadıklarını ve yaptıklarını düşünüyorlar mı merak ediyorum. Ya da tüm bunlar vicdanlarında fırtınaya neden olmuyor mu. Tek bir kelimemle dahi birini üzdüğümü düşünsem uyuyamıyorum. Üzülüyorum incittiğim için. Vicdanımın sesi beni rahat bırakmıyor.
Huzuru ele alalım. Çoğu birey huzurlu olmaktan bahseder. Huzurlu olabilmek için az öz konuşmak ve sakin davranmak gerekir. Oysa çevreme bakıyorum herkeste bir öfke var. Sevildikçe, değer gördükçe hırçınlaşan yüzsüzleşen canlılar var dünyada. Anlam veremiyorum. İnsan kendi eliyle mutluluğunu ve huzurunu bozmak için düşünmeden davranabilir mi, düşünmeden konuşarak sevdiklerini üzmek ister mi! Yazık ki böyle davranan binlerce, yüzbinlerce canlı var çevremizde.
Sağlıklı olmak için tüm hayat boyu mücadele veren bireyler var. Eli felçli olup da tüm hayat boyu tek isteği elini havaya kaldırabilmek olan ya da ayağı felçli olup da tek isteği havaya zıplamak amacı olan insanlar var. Peki siz eli ayağı sağlam olan bireyler size sesleniyorum şu an elinizi vicdanınıza koyunuz hızlı araba sürüp kaza yapıp felçli kalınca ya da bir başkasını felçli bırakınca vicdanınız sızlamıyor mu!
Nasıl başınızı yastığa koyup uyuyabiliyorsunuz!
Başarı ne güzel bir duygudur. Yaptığımız işlerde saygı duyulan birisi olabilmek insana ne büyük bir haz verir. Takdir görmek çalışmalarımıza olan ilgimizi artırır. Peki çevrenize bir bakınız. Düşününüz biraz, başarılı bulduğunuz bireylere nasıl davranıyorsunuz.
Takdir edip, onların başarılarıyla mutlu olabiliyor musunuz. Yoksa hırslarınıza yenik düşüp o insanlarla fikir paylaşımına girmeden onları incitmeyi mi seçiyorsunuz. Vicdanınıza kulak veriniz!
Bir yerlerde birilerini öldürenler, aldatıp kandıranlar var ve bu canlılar çevremizde bizim aramızda yaşıyorlar. Yüzümüze bakıyorlar çekinmeden. Kendilerinde hak görüyorlar konuşmaya incitmeye doymadan, yaşıyorlar kahpece! Bu nasıl bir düzen, nasıl bir dünya, nasıl bir yaşamdır anlayamıyorum! Tek istediğim sevgi dolu, temiz kalpli, içten, samimi ve güven veren yürekleri kucaklamak yaşamımda. İnsanlık nerede diye soruyorum sizlere. Elinizi vicdanınıza koyunuz ve bu gece düşününüz. Çevrenizdeki insanlara nasıl davranıyorsunuz. Bugün yaşadığınız olayları ve söylediğiniz sözleri düşününüz. Kimlere neden ve neler anlattınız! Nasıl davrandınız çevrenizdeki bireylere. Kırdığınız bir kalp ya da hor gördüğünüz bir insan şu an ne hissediyor. Sizi bir kez daha gördüğünde ne hissedecek. Tüm bunları düşününüz ve vicdanınızın sesine kulak veriniz...
Bana bu yazıyı yazdıran kalbimi derinden inciten bir varlıkla karşılaşmam oldu. İnsan diyemiyorum! Benim nazarımda vicdanına kulak vermeyen her canlı sadece bedenden ibarettir. Bu varlığı gördüğüm anda bana konuştuğu yalan sözler ve beni kandırmak için anlattığı hikayeler aklıma geldi. Sevmediği halde yalandan dünyasında benim sevgimi, hayallerimi kullanan, güvenimi sarsan bu varlık halen etrafta dolanabiliyor ve üzerinde de benim ona hediye ettiğim gömleği giyiyor.
Hayat ne garip! Beni sevmedi, sevgimi kullandı. Önce sevgimi kazanmak için yalandan başka bir kişiliğe büründü, farklı şekilde davrandı. Aylar sonra tüm sevgi sözcüklerini geride bırakarak vicdansız şekilde davrandı ve sözleriyle mutluluğa hançer sapladı. Şu an ise kalbini kırdığı, üzdüğü, incittiği bir insanın kendisine aldığı gömleği giyiyor üzerine. Bu nasıl bir vicdan ki o gömlek üzerinde ağırlık yapmıyor kendisine. Nasıl o gömleği üzerine giyebiliyor ve kendisine yakıştırabiliyor. Aklına gelmiyor mu yüz ifadem!
Vicdanı rahatsız olmuyor mu beni hatırlayınca. Bilemiyorum ve anlayamıyorum. Bu yazıma zaman ayırıp, okuduğunuz için teşekkür ederim. Sadece elinizi vicdanınıza koyunuz ve bu gece yatmadan önce birkaç salise olsun düşününüz...
Sevgilerimle,
YORUMLAR
Size kötülüğü olmamış insanları sevmemek neden ? ya da herkes herkesi sevmek zorunda değil,evet.Peki onun mutsuzluğuna sevinmek, bizim onun mutsuzluğundan çıkarımımız ne olabilir ? Bu soruları dönem dönem sorduğum olmuştur.Yaşadıkçada hala olmakta ama cevabını bulduğumu söyleyemeyeceğim.Siz kendi nisanlık pencerenizden bakıp yazmışsınız onların penceresinden bakma şansın)m)ız yok ki onların düşünce sistemeni çözebilelim.Tahmin edebiliriz insani zaaflarımızın kimimizde ne kadar da baskın olduğunu düşünerek.Kimi insan aşırı hırslıdır.Tek başarılı insan,ilgi odağı insan ben olayım ister.Kimi sevgisizdir.Sevgi dolu,mutlu,iyimser insanlara tahammülü yoktur.Kimi insanın kötücül bir ruhu vardır.Kötülükle beslenir vb.Anlamayı bırakmak gerek ama bu insanlar etrafımızda, yaşamımızın içinde, hayatın bir noktasında karşımıza çıkabiliyor.Herkesi kendimiz gibi sanmamak sınırlı bir güven ve mesafe bırakmak gerek.Kalbimizi kaptırırken bile kalbimin hepsi senindir demeyi hak edecek bir insan var mıdır ? Böyle bir dünyada yüzde yüz kimsenin sizi kırmayacağına güvenemezsiniz.Hepimizin yaşadığı kırgınlıklar oldu.O kırgınlıklardan çıkarttığım derse göre fazla hassas, karşı tarafı düşünerek, insanları kırmamayı düşünerek yaşadığınızda kırılanın siz olma ihtimali çok yüksek.Biraz daha normal ama mesafeli ama daha az hassas bir insan olmaya çalışmak.Daha az incinmek için en azından...Sevgi ve selamlarımla güne gelen anlamlı yazınızı kutlarım...
Verilmek istenen mesaj aşikar zaten. Bunu diğer paragraflarda bir daha anlatmak yazıya güç kazandırmak yerine; yazıdaki anlamı boğar, okuyucuyu sıkar, yazının estetik görüntüsüne zarar verir, diye düşünüyorum. Daha güzel eserlere imza atmanız dileğiyle tebrikler...