- 1553 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
KİMSESİZLER LİMANINDA SESLENİYORUM; KİMSE YOK MU?
DENEYİMSiZ DENEME (1)
KİMSESİZLER LİMANINDA SESLENİYORUM; KİMSE YOK MU?
Yüzümü ayrılığa döndüm,gidiyorum.Kimse,ben de dahil bilmiyor nereye gittiğimi,yalnızlık yaklaşıyor her adımda,ciğerlerime doluyor ne kadar toplumsal sorun varsa.Bir karanfil tak ben öldüğümde sol kulağına,yas tutma,doğduğum günkü gibi,yani seni tanıdığım günkü gibi sevin,neşe saç etrafına.Yıldızlar yanıp sönerken gecelerde,yıldızın olup kayacağım günlerine,hiçbir sevda tükenmeyecek,sen uzayıp gideceksin yer yüzüne,yaşamak diye bir şey olduğunun farkına varacaksın,hiç olmadığın kadar sevdaya batacaksın ve ben daha çok dua edeceğim sevdalarda ömrünü tüketmen dileğiyle.
Her nerde ve kiminle olursan ol,benim olacağını bileceğim,rahat uykular çekeceğim,sonra,sonra benim iki gözüm sen gireceksin uykuma,rüyalarımın baş rol oyuncusu,gözüm kapalı seveceğim seni,gözlerinde dünyayı dolaşacağım seksen günde.Bir masal perisi kadar yalan olacaksın gün gelecek,ben seni ilhamlarla gerçek tutacağım,ilham perisi kadar gerçek ve güzel olacaksın,her zamankinden farklı olacak sevinçlerin,nefesini tutarken uykunda denizi hayal edeceksin,bense denizi hayal etmek için gözlerini düşüneceğim,ayaklarım takılacak düşüncelere ve derin gözlerinde boğulacağım,sonra,sonra benim iki gözüm canhıraş sarılacağım hayatın kollarına,nefes almak gibi seveceğim seni,yeni doğan bir bebeğin ağlama sesi gibi değerlisin ki bu bahiste yanılgı baş gösterecek,yeni doğan bebeğin ağlama sesi değil o,ciğerlerine dolan hayatın sesi,yaşamak kadar değerli kılacak seni yaşanan ve yaşanmak üzere olanlar.Battı yalanlar yan gider,yalansız riyâsız kâh durgun kâh köpük köpük dalgalı gözlerin ve anlam dolu,duygu dolu bakışların düşecek hatırıma,anılar seninle güzel,yaşamak seninle anlamlı,sen benim yanımdayken güzelsin,ben yine aynı benim işte…
Önüm arkam,sağım solum bir karış hayat.Doğu batı enlemindeki karmaşalık,ortanın doğusunda kana dönüşüyor,avazı çıktığı kadar sessiz kalıyor bebeler,insan iniltisi ve bomba sesi arasında geçmiyor günler.
Yüzümü her düşünceden sonra sana dönüyorum,sen güneşsin ben gün doğdu çiçeğiyim,sana dönüyorum yüzümü her vakit,sen kaybolunca evrenimden,boynumu büküyorum başım toprağa düşüyor,nehirler akıyor gözlerimden,senin gözlerine dökülüyor seller.
Seni seviyorken salkım saçak akşamlarda,bir pembe hayal peşine düşmüşken rüyalarım.Seni görmek üzereyken,aniden perde iniyor düşüncelerime,göremiyorum.Hiç kimse için yanmamıştım ve küllerimi savurmamıştım gidenin arkasından,gittiğin yollara adını yazdım yalnızlık koydum bu aşkın adını.Geliş gidiş istikametindeki hislerim,sevmeye takılır hiç olmadık bir zamanda,tövbeyle bitiririm aşklarımı yeminlerle başlarım yenilerine.
Kamyon çarpsın ki seni çok seviyorum derken dilim,bir ayağımı kaldırırım gökyüzüne ve edilen her yeminden sonra dilimi ısırırım.Saklanan samanların zamanına daha var saklanan sevdaların zamanı şimdi,sandığın en dibinden çıkartılır aşklar,kırışıktır biraz idare et ve naftalin kokar küf yapmasın diye…
Şair edebiyat parçalamaya meyilliyken,parçalanmış edebiyatın kime,ne faydası var diyebilir biri,şair aldırmaz.Bıraksalar sabahtan başlayıp akşama kadar edebiyat parçalayabilir.Selvi boylu,saçları belikli bir kızı hayal ederken,gözlerini düşünür ilk seven adam…
Bazen bir atasözüne milyonlarca anlam yükleyesim gelir,bilirim ki kaç tane yüklenirse yüklensin onun anlamı bir tanedir.”Komşu komşunun külüne muhtaçtır” al komşum bu küller seven bir adamın son kalıntılarıdır…
Ateş bacayı sarar kimi zaman,itfaiye çağırır her şeye maydanoz olan,bilmez aşkın ateşini,yakmamış ki adamın bedenini,şarap içer sabahtan başlar akşam olur ara vermez illaki yine sabah olur hala içer,neden içtiğini bilmeyen,şaşkolozun önde gidenidir,aşk şarabını tatmamış,şarabi bir renkle sevmemiş,gözü kör olasıca…
Sonra,sonra benim iki gözüm, “üzüm üzüme baka baka renkten renge girer” gökkuşağı gıpta eder bu ilişkiye,bakışmadaki niyet sevdanın alametedir,anlamaz bunu sabahtan akşama ve yine sabaha kadar içen adam.
Bitmek bilmez masallar,yalanbaçlı dolanbaçlı laflarla uzar gider,her masal uydurmadır,masal prensesisin sen.
İlham perisi derim ve anlam katarım varlığına,tüküresim gelir yuttuğum bütün çirkinlikleri,kıyamam sonra onca çirkinliği dünyaya salmaya,varsın içimde kalsın dünya kirlenmesin,sonra,sonra benim iki gözüm seni severim,gökkuşağının bütün renkleriyle.Gökkuşağından başına taç yapar sana vermeye çekinirim,kıskanırım güzelliğinden.
“to be or not to be” derken biri,olmanın aslında olmamak olduğunu yani bizim dilimizdeki karşılığı “ha varsın ha yoksun” olduğunu anlarım.
Anlamanın verdiği bahtiyarlık seninle yıldızlara ulaşır.Saçmalamak bazen içteki düşünceleri dışa vurmaktır.Hiç saçmalamadan doğru bulunur mu? Koşar adım saçmalayacaksın ki,yürürken düşmeyesin.
Sonra,tencere yuvarlanır kapak onu bekler,kavuşurlar,mutlu sonlara bayılırım.
Kimsesizler limanında kimseleri arayan bir şaşkınım işte.Bir ses duyulur atalarımızdan,hiçbir aşk,bitmek için başlamaz ve yaşanmaz hiçbir aşk bitmesi için.
Terzi kendi söküğünü dikemezmiş ya,şairde kendi sevdasını yazamıyor işte…