- 802 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Kahrolası Para
Yıllardır paraya hücum ediliyor. İki manasıyla ne hücum: Hem onu kazanmak, hem de ortadan kaldırmak için. Para kazanmak hırsının tarihi eskidir. Fakat asırlardan beri tahtında oturan bu kral yaşlandıkça baskısını arttırdı. Onun izni olmadan hiçbir kıymete sahip olmak mümkün değil: Sıhhat, fikir, sanat, aşk, aile sevgisi gibi, vaktiyle paranın hükümranlık sınırları dışında kalan kıymetlerin hepsi de artık onun emrindedir.
Para bir değişme vasıtasından başka bir şey değilken bütün faaliyetlerimizin gayesi haline geldi. Para için bütün mukaddesler, bütün ahlak kıymetleri bazen hayat bile feda ediliyor. Fakat bu hırs, yirmi birinci asrın insanını Frikya kralı Midas’ın misaline uğratmıştır. Yeni iktisatçıların dillerinden düşmeyen bu efsaneyi hatırlarsınız: Midas altına aşıktır. Elinin dokunduğu her maddeyi altına çevirmek, tılsımlı bir kudrete sahip olmak ister ve şarap tanrısı Bachus’a müracaat eder. Dileği yerine getirilince altın delisi kralın eliyle dokunduğu her şey, yiyeceğine ve içeceğine kadar her şey birdenbire altın kesili vermiştir. Midas dört bir yanını kaplayan bu altın dünyası içinde, açlığa muhtaç olduğunu görünce, eski haline dönmek için Tanrıya yalvarır.
Yirmi birinci asrın insanı da parayı sembollendiren bu altın denizinde boğulacağını hissedince, kendisini huzur ve selamet kıyısına atmak için savaşıyor.
Paraya karşı hücum iki türlüdür: Kimi onu yeryüzünden tamamen kaldırmak için yapılan teşebbüsler(yani bu sabit kralı öldürmek için yapılan suikastlar) boşa çıkmıştır. Onu tahtından indirmek dururken öldürmek şart mı ? Milletler arasında yeni bir değişme sistemi kurulabilirse, paranın rolünü sadece bir ölçü haline indirmek mümkündür. Nitekim yıllardır memleketler arasında para ile yalnız ölçüsü tayin edilen mal değiş tokuşları yapılıyor. Bu ’’troc’’ sistemine göre, bir memleketin öbüründen mal satın alabilmesi için para vermeye ihtiyacı yoktur; emeğinin mahsulü olan malı vermesi yeterlidir. Mala karşı mal. Böylece en büyük kıymet ’’para’’ değil ’’emek’’ olmaya başlamıştır. Çünkü her mal emek mahsulüdür. Siz bahçenizdeki üretiğiniz elmayı vererek bahçenizde çıkmayan fasulyeyi alıyorsunuz. Parayı mübadele ya dadeğişme vasıtası olarak kullanmaya mecbur değilsiniz. Yalnız elma ve fasulyenin kıymetini tayin için para nazari bir ölçü halinde kalıyor.
Fakat bu misal, henüz bir misaldir. Fakat fertler arasında aynı ’’ayni mübadele’’ akıcı değildir. Yalnız batı medeniyetleri arasında ve bazı mallara özel’’ Klearing ’’ ilişkisi vardır. Belki bu sistemin fertler arasındaki tatbiki hiç mümkün olmayacaktır; fakat lazım da olmayacaktır. Çünkü iktisadî zaruretler büyük kazançların sınırını gerektirecektir; mülkiyet tamamen ortadan kalkmamak beraber, kâr sınırı belirleyecek, zenginin kazancı genelin menfaatini baltalayacak derecede ve alabildiğine yükselmeyecektir.
Haşmetli para hazretleri tahtından inmek üzeredir. İşte insanın hakikî hürriyeti o zaman mümkün olacak: Çünkü paranın baskısı devam ederken , Brütüs’ün fazilet için söylediği gibi, hürriyet de kuru bir kelimeden başka bir şey değildir.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.