1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
620
Okunma
Cahil Azarlanmaktan Anlar
Bana diyorlar ki; "Bazı insanları neden azarlıyorsun!" Bakınız çoğu insanın kişiliği kalmamış; ya dini önderine kurban, ya köy ağasına yanaşma, ya şehir eşkıyasına yancı, ya siyasetçiye çanakçı, ya da cahilliğini saklamak için ideolojik, dinsel, ırksal alanda ezbere taraftarlık yapıyor! Bu kişiliksiz insanı, eğer yüceltirsen sen alçalırsın! Zaten onları yüceltirsen ilk fırsatta seni alçaltmayı deneyecektir; başarır ya da başaramaz, dener! Gerçekler çıplaktır. Cahil azardan anlar.
Gerçekleri görmeye dayanamaz silik, şahsiyetsizler. Ya abartılı duygusallık peşinde koşarlar ya da popüler yemlerle oyalanırlar. Onların bu aşağılık halini bilenler çok iyi yönlendirir onları; ya kutsallarla, ya ideolojilerle ya da bildik insani ilişkilerle. Aklı bilmem nesinde olanların, bu zaafını kullanmak için bazı kutsal ya da ideolojik gayeleri öne çıkararak yönetmek gibi.
Yılanla tilki dost olmuş! Bir dereden karşıya geçmek icap edince yılanın aklına bir hainlik gelmiş; "Dostum tilki, ben sudan korkarım boynuna dolansam da karşıya geçirsen beni!" demiş. Tilki kabul etmiş ve dereyi geçerken derenin tam ortasında yılan tilkinin boğazını sıkmaya başlamış. Tilki işi anlamış ama bir kurnazlık gelmiş aklına. "Dostum yılan bana bir fenalık geldi ölüyorum galiba, uzat başını da ölmeden bir yüzünü göreyim. Yılan, kurnaz tilkinin niyetini sezememiş ve başını uzatınca tilki yılanın başını ağzına alıp yılanı öldürmüş, dere kenarına da uzunca boylu boyunca uzatıp şöyle söylemiş; "Dost dediğin işte böyle dosdoğru olur!" Ne dersiniz şimdiki dostlar da böyle yapıyor olmasın...
Ahmet Bektaş