- 768 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Ayak yiyen canavarlar
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Pencerem mi açık kalmış ,saçlarımı tarayan bu ayaz. Bu gece olmaz başım ağrıyor. Hatta sen, geceleri uğrama artık başucuma.
Şimdilerde korkmuyorum artık karanlıktan, canavarlar sarkan ayağımı yerler diye sıkı sıkı sarınmayıda bıraktım yorganlara. Hem perdenin arkasından gizli gizli de seyretmiyorum artık insanları. Çünkü hepsinin yakasına ilişmişsin.
Kıskanmadım,
hergece kapı kapı gezdiğini biliyordum.Sadece sürekli kapımı çalmandan yoruldum. - "evde yokum ". Komşular görmüş seni, 9 numaradaki teyzelere girerken. O yaşlılardan ne istersin hiç anlamam. Dünyanın bütün şekerlerini versek doymazsın dimi.
Onada gitme artık. Durup durup sokma beni aklına, izin ver azad etsin son kalan parçamıda. Kirlettiğin duvarlarımı maviye boyadım. Bulutlarla, gökyüzünü karıştırıp kat kat sürdüm, üstüne kim bilir kaç astar çekilmiş tuğlalara. Artık elin deyse izi kalır, yaklaşıp soğutamazsın küçük odamı. Sen yanımdayken giydiğim tüm kıyafetleri kırpıp kesip attım çöpe. Bulsada giyemesin kimse diye.
Hala burdasın,
saklanma boşuna. Sağ kulağımın arkasında nefesin. Bu sefer seni değil, senin deyemediğin şarkıları dolduruyorum zihnime. Gel otur karşıma, aslında çok yalnızsın, sırtında çuval çuval taşıdıklarını boşalt, kötü değilsindir belkide. Basma halıya, kirli ayaklarından daha yeni arındı yerlerim. Havada uçuşanlar sadece silgi tozları, senden eser bile kalmadı burda.
Sadece şu gözlerimin etrafındaki çizgilere, kuru toprağın rengine dönen göz kapaklarıma dizdiğim salatalıkların bir faydasını görmedim daha. Sırt ağrılarımda geçmedi. Üstelik yüzüm arabanın bile geçmediği o sokağa döşenen koca kavisler gibi bir bakış sonrası annemin iki tırnağı arasında sıkım sıkım. Dokunduğun her yer kaşınıp yara dökmekte hala. ilacı basınca nasılda batırıyorsun iğnelerini meret. O kutularada dokunamadım hala, öyle sarıp sarmalamışsın. Sallanıp sallanıp düşüyorlar bazı akşamlar. Boşuna çırpınma çıkarmam seni ordan. Annemin çeyizlerimi sardığı bohçalara sarıp vereyim diyorum seni namussuzun birine. O bile almaz ya seni.
Sen açtın dimi penceremi, kalkıp kapatırken tekrar o perdenin arkasından seyredeyim diye insanları. Esen hava dudağıma bir sigara yaktırsında, dumanından içime süzül diye. Bu gece üşümüyorum. Uyumaya bile üşenen bedenimi sana koşturmaya hiç mi hiç niyetimde yok. Uğraşma artık, uğraşma bu sefer değil. Çoraplarım bile renkli artık. Hem odada küçük sığamıyoruz ikimiz buraya. Can çekişiyorsun biliyorum. Umudum,tebessümüm kurşun gibi delip geçiyor seni. Dudaklarımın kenarındaki çizgiler güldükçe yer yaptı yüzümde, görmek ister misin.
Bugün ki hikayen güzelmiş, ama beni masallarla kandıramazsın artık. Betimleme yapamıyorlar, sevmiyorum. İstediğinin koynuna girebilirsin bu gece, inan kıskanmıyorum. Hatta iyice sokul, iyice işle içine çünkü en sonunda onunda seni kovacağını biliyorum artık. Bütün kitaplardan, şiirlerden, banklardan, duvarlardan hüzün kelimesini sildim. Beyaz tebeşirlerle boyadım üstünü adının. Yani artık seni terk ediyorum. İnan sorun sende değil, bende. Sen daha kötülerine layıksın.
Hadi git artık,
he giderken ışıkları kapat,
çünkü ben artık, korkmuyorum karanlıktan.
YORUMLAR
aşk güzel şey,değil mi? birinin gözünde değerli olmak.yüz kaslarının gevşemesine yani gülümsemeye neden olan şey. insanın kendini aşk hamuruna yoğrulmuş bir şekilde değerli hissettiğinizde yüzünün aldığı şekli diyorum evet. kaç kez hisseder insan bunu? bir mi! on mu! yüz belki de! ya da aklın değeri ne kadar sürer, düşünen var mı hiç? aşkı elde ettiğinizde mi? her aşk bir filmdir aslında ve her aşk filmi taban tabana aynıdır esasen : delikanlı , o kızı elde etmek için gecelerce düşünür.şeytanın bile isyan ettiği buluşlardı vardır mesela, sadece onu bir kez öpebilmek için. ve elde ettiğinde sihri kaçmıştır hani aşkın! belki de atipik şizofreniye yönelip duvarlarda onun gezdiğini bile görmüştür delikanlı , günlerce! rakı kadehleri...ağlama nöbetleri..ve sonra insanı her zaman anne şefkati ile kucaklayan alış veriş merkezleri..
‘ben böyle bir şey yapmam!’ mı diyen mi var yoksa! polyanna ile karşılaştıysa itirazım yok buna.ama şu da var ki ; canlılar evreninde duygu manifestosunu eline alıp felsefe yapan,aşkı bulduğunda kendi yeminin üzerine yalan enjekte eden ve o aşkı kaybettiğinde drakula edasıyla sahneye çıkan canlı,insandır!
..
Kaleminize sağlık.
Saygılarımla..
Meltem Kılıç
Yorumunuza teşekkürler.